Sadece; "ya ağlat, ya güldür"

Dizi filmlerde TV kanallarımız altın çağını mı yaşıyor?... Bir gecede on ayrı kanalda on dizi yayınlanırsa seyircinin hâli nice ola?!... Akşamın yorgun bedeni ve hâlet-i ruhiyesiyle eve dönmüşken bir "dizi bombardımanı"yla mı karşı karşıyayız?!... Ama maalesef içimiz dışımız dizi oldu. Zaten hepimizin hayatı inişleri ve çıkışlarıyla birer dizi değil mi?... "Prime Time" denilen yani saât 19.00'dan 23.00'e kadar olan zaman dilimi, seyircilerin TV karşısında geçirdikleri en yoğun saâtlerdir. Elbette ki bu zaman dilimi çoğunluğun evinde olduğu dinlenme saâtleridir de; yemek, sohbet, istirahât vs. Ama nerdeee?... Diziler, "Magic Box" yani "Sihirli Kutu" sayesinde seyirciyi esir almıştır. Oysa sadece TRT'nin var olduğu siyah-beyaz yayın dönemlerinde dahi, sohbet, istirahât ve muhabbet, TV seyredilirken de gerçekleşirdi. Kaldı ki, eğlendirerek eğiten programlar ağırlıktaydı o dönemlerde. Günümüz TV yayıncılık anlayışında ise, "Eğlendirerek Eğiten" program tarzından eser yok. Varsa yoksa, "Vur patlasın çal oynasın!..." Bir başka reyting anlayışı ise kendini çok açık belli ediyor: "YA AĞLAT ya da GÜLDÜR"... Yahu bunun hiç mi ortası yoktur?!... Bizler toplum olarak hep "İfrat ve Tefrit" denizlerinde mi yüzdüreleceğiz?!... Şu vahim tabloya bakın: Kitap okuma alışkanlığı dibe vurmuş, ortalama kelime haznemiz 120 kelime ve görgü kurallarıyla kültür hak getire!... Nereye gidiyoruz biz Allah aşkına?!... RTÜK Başkanı Fatih Karaca geçenlerde son derece haklı olarak feryat ediyor: "Bardak taştı! Bugünkü reyting sisteminden kaynaklanan sorunlar var! TV kanallarında öz denetim yok! Artık bir şeylerin değişmesi için isyanımız var!" diye... Kanaâtimce, daha nice "İletişim kazaları, cinayetleri ve depremleri" yaşar yurdumun insanı bu gidişâtla!... Çünkü, başta aile içi iletişimini tanzim edemeyen birey, sosyal ve mesleki münasebetlerini asla dengeleyemez!!... Daha cicili, bicili ve de dizili günler dileğiyle!...