"Kendini bilmek kadar yüce bir irfan olamaz" kelâmından yola çıkarak, şu soruların cevaplarını-özellikle TV ekranında arz-ı endam eden bazı konuk, spiker, sunucu ve ünlülerin-dürüstçe kendilerine sormaları îcap etmez mi?... * Herkesle -elden geldiğince- sağlıklı bir iletişim kurabiliyor muyum?... * Dinleyebiliyor, dinletebiliyor muyum? * Düşünce, duygu ve davranışlarımı "yerinde, zamanında ve dozunda" ifade edebiliyor muyum?... * Bir heyecan uyandırabiliyor ve iknâ edebiliyor muyum?... * Yıkıcı yerine, yapıcı eleştiride bulunabiliyor muyum?... * Kavramları birbirine karıştırıyor muyum? * Ne kadar dikkâtli ve doğalım?... * Beden dilimi, sesimi ve güzelim şiir dili olan Türkçemizi nasıl kullanıyorum?... * Gerçekten beğeniliyor, takdir ediliyor muyum? * Alçak gönüllü müyüm, öz eleştiri yapabiliyor muyum ve empati (karşı tarafın penceresinden bakabilme özelliği) kurabiliyor muyum?... * Ve en önemlisi kendimle ne kadar barışığım?... Bu soruları, özellikle sanat ve TV dünyasında çalışanların, kendilerine sürekli sormaları gerekmiyor mu?... Çünkü gerek kuşak, gerekse magazin programlarında ahkâm kesip de reklâm yapmaya çalışan, ancak maalesef komik ve zavallı duruma düşünleri de seyrediyoruz; televizyon kanalları aracılığıyla... Onlar kendilerini bilirler!!..