Hemen her gün ve boş olduğum her saâtte, işim gereği bütün TV kanallarındaki yayınları ve programları değerlendirip siz değerli okur ve seyircilerimize aktarabilmek ve duygularınıza tercüman olabilmek için bütün yayınları elden geldiğince takip etmek zorundayım maâlesef. Maâlesef diyorum, çünkü sürekli "TV başında fazla vakit kaybetmeyin ve seçici olun!.." diyen bir TV eleştirmeni olarak benim böyle bir seçeneğim ve lüksüm yok!.. Dolayısıyla bütün TV kanallarındaki gelişmeleri, haberleri, yayınları ve çeşitli programları elden geldiğince izlemek zorundayım. Yani mesleğim gereği, kendi söküğümü dikemez konumundayım. Hâl böyle olunca, âdetâ, TV dünyasından beklenen deprem ve diğer âfetlerin bir habercisi gibi hissediyorum kendimi zaman zaman. Ne yapalım ki bu da, severek ve gönülden icrâ ettiğim bir mesleğim ve de görevim. Sizi değerli okur ve seyircilerin başına geleceklerin bir anlamda radar bekçileriyiz gibi de değerlendirebilirsiniz bizleri. Seve seve aydınlatmaya, bilgilendirmeye ve bilinçlendirmeye çalıştığımız siz değerli seyircilerimizin Allah'tan, sağduyusu ve kadirşinaslığı pek yüksek ki kötü yayınlarla iyi yayınları birbirinden rahatlıkla ayırt edebilecek erdemlere sahipsiniz. "Görünen köy kılavuz istemez" deyişinden yola çıkarsak çoğunlukta olan o bedbaht (talihsiz) ve dahi bedhah (kötülüğü isteyen) programların adlarını buradan vermiş olsam, reytingleri daha da artar, bundan hiç şüpheniz olmasın!.. İyi ki, sizler gibi daim kadirşinas ve sağduyulu seyircilerimiz var, şükürler olsun!.. Üzerine bir de sağlam bir bilinç ve seçicilik eklenmişse söze ne hâcet; onun sonu "Sen sağ, ben selâmet" olur zâten!..