TV'de tarafsızlık ve adalet?!..

Radyo ve TV kanallarından dinlediğimiz ve izlediğimiz haberler aracılığıyla gene kahrolduk. Hızlandırılmış tren kazasının acıları hâlâ kapanmamışken ve seferleri o günden bu yana iptal edilmiş olmasına rağmen, Başkent ve Adapazarı Ekspresleri yüz yüze çarpışarak, 9 ölü (İnşallah sayısı artmamıştır) ve 70'ten fazla kişinin yaralanmasına sebep oldu. Bu felaket yetmiyormuşçasına Elazığ'ın merkez üssü Sivrice ilçesinde 5.5 büyüklüğünde deprem oldu ve 9 kişi yaralandı. Dolayısıyla ilçe sakinleri geceyi -Bodrum ve çevresindekilerin aksine- son derece huzursuz geçirdi. TV kanallarının özellikle Televole ve bazı magazin tarzı programlarından gözlemlediğimiz kadarıyla, oralardaki gece hayatı zaten deprem büyüklüğü ölçüsüyle yeterince sarsılıyor!... Muğla ve çevresinin yaşadığı depremi, tren kazalarını, Elazığ depremini; Bodrum'un -8 büyüklüğünde- sarsılan barları bu olanları hiç duyar mı?!... Olsa olsa, İstanbul'un bodrum katında yaşayan bir ailenin çocuklarının yağan şiddetli yağmurlar sonucu boğulmalarıyla geçiştirilebilir belki bu "Paradoks" durum... Özellikle TV kanallarına gene gün doğdu... Vahşet, cinayet, trafik kazaları ve benzerlerinin yanı sıra, afet ve büyük kazalar sayesinde bir hayli malzeme topluyor TV kanallarının haber merkezleri. Peki malzemeyi topluyorsun da, ne derece kamuoyunu yönlendiriyor, moral veriyor ve motive ediyorsun; yaklaşım, sunuş ve en önemlisi üslup tarzınla?!... İstanbul için gündeme oturmuş olan "Güya beklediğimiz deprem" konusunda(!) olduğu gibi -reyting ve rant kaygısı olmaksızın- acaba, şu yaşadığımız felaket ve doğal afetler paralelinde, ne derece bilgilendirici, bilinçli, yönlendirici, tedbir aldırıcı ve en önemlisi, son derece tarafsız bir yayın anlayışımız var?!... Tarafsızlık ve adalet kutsaldır; özellikle bazı TV kanalları ve yayınları bu şaşmaz dengenin dışına çıkmadığı sürece!...