Üçüncüsü ne?!..

Ah şu ünlülerin, özel hayatları da olmasa ne basında tiraj, ne de televizyon kanallarında reyting kalır?... Paparazzi programlarının bolluğunda herhâlde dünya birincisiyiz!. Gün olmuyor ki -ana bültenleri dâhil olmak üzere- bir ünlünün özel hayatı gündem dışı kalmasın!.. Rant ve reyting sarhoşluğu varolduğu sürece, paparazzi programları da elini-eteğini, TV kanalları ve yayınlarından çekmeyecek!.. Yayınların ağırlık noktası, bu aralar ünlülerin özel yaşantıları üzerine... Yıllar boyu süren evlilik ya da birlikteliklerin ardından şu veya bu sebepten dolayı yaşanan ayrılıklar, kavgalar, hüzünler, dedikodular ve arada kalan çocuklar?!.. Oysa o ünlülerin konserlerine giden izleyiciler, kendilerinden geçerek onlarla bütünleşiyor!.. Ve özellikle gençler, kendi özel ilişkilerini ve yaşantılarını onların nağmeleriyle bir hayat modeli hâline dönüştürebiliyor!.. Sahnedeki o muhteşem coşkuyu paylaşan aynı birey, o ünlünün özel yaşantısındaki mutsuzlukları ve detayları, bir de TV ekranı ve paparazzi programları aracılığıyla da gözlemleyince bıngıldağı ters dönüyor!.. Bu durumda birbirine zıt iki tablo ortaya çıkıyor: 1. Hem izleyici memnun, hem de ünlü. (Çünkü reklâm, reyting ve şöhret, yolunda gidiyor) 2. Hem izleyici mutsuz, hem de ünlü. (Bu durumda da, TV kanallarının reytingi, reklâmı gene yolunda!..) Bir üçüncüsünü de dilerseniz siz düşünün; "Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan" misâli?!.. ..........