Ülkemizdeki TV yayınlarıyla ilgili olarak güzel şeyleri yazabilmeyi ne kadar çok arzulardım bir bilseniz; güzel, doğru, yerinde, zamanında ve dozunda bir yayıncılık anlayışını hep örnek gösterebilmeyi!.. Ve maalesef o türdeki örnekler günümüzde yok denecek kadar az; "ehven-i şer" misâli!... Gönlüm diyor ki "Bekle, sabret, önce 27-28 Nisan tarihlerindeki frekans ihâleleri bir gerçekleşsin!.." Peki lisanslar, ihaleleri kazanan TV kanallarının ellerine verilince her şey güzel mi olacak?!... Belki herşey güzel olmayacak ama, en azından herşey derli toplu olacak, bundan eminim!... Çünkü herşeyin başı usûldür. "Usûlsüz vusûl (kavuşma) olmaz!..." Ve bir söz daha: "Sanatların hepsi güzeldir, ama en güzeli 'Âdap'tır!..." Usûl ve âdabı çiğnediniz mi, ne güzellik kalır, ne doğruluk ne de bir fayda!!... Usûl ve âdap oldu mu, daha iyiye, daha güzele ve daha faydalıya yönlendirilebilirsiniz!... İşte gönül diliyor ki; inşallah 27-28 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek olan TV frekans ihâlelerinin ardından yepyeni ve pırıl pırıl sayfalar açılır TV dünyamız için!... Sonra yöresel-bölgesel televizyonlarımız, daha sonra da ülkemizde hâlihazırda yayın yapan 2000 küsur radyo kanallarımız için!... En azından bu vesileyle, Radyo ve TV dünyamıza "Yaşayan Türkçemiz" geri döner ümid ediyorum!... "Sertifikalı Spiker ve Sunucu" dönemi başlar diye temennî ediyorum!... "Rant ve Reyting Kaygısı"ndan uzak bir yayıncılık anlayışının hüküm sürmesini bekliyorum artık!... Güzel ülkemizin, güzel insanına lâyık, nitelikli program ve haberlerin yer almasını bekliyorum en azından artık!... 27-28 Nisan tarihlerinden sonraki o "Ümit var" günlere -isteseniz de istemeseniz de- şimdiden kendinizi hazırlayın Radyo ve TV kanalları!!...