Uyusun da büyüsün, ninni!!...

TV yayınlarımızın birkaç kanal dışında, artık pek tadı-tuzu kalmadı. Tekrar edilen diziler, filmler, kendini bir türlü yenileyemeyen yarışmalar, açık oturumlar... Eğlence, bilim, ekonomi; hattâ sanat dünyasından ekrana yansıyan, o hep aynı üç-beş simâ.. Yani hep bir kısır döngü... Ve huzurlarınızda, yozlaşmış bir TV yayıncılığı... Ekranda arz-ı endam eyleyen "Spiker mukallidi" gençlerin Türkçeleri bozuk, üslûp sıradan ve yayınlar niteliksiz.. Huzur ve keyifle TV yayınlarını takip edeceğimiz yerde âsâbımız bozuluyor... Yerli yapımların çoğunda bir ses ve görüntü kirliliğidir, gidiyor... Nereye kadar?!... Bir yanda RTÜK yasası, diğer yanda yasayla ilgili olarak son günlerde çeşitli kurumlarca gerçekleştirilen panel ve konferanslar!... Bir türlü, nitelikli bir seviyeye ulaşamayan ve doğru-dürüst bir kimlikle seyircisine güven veremeyen bir TV yayıncılık anlayışı?!... Saygı yok, âdap yok, içerik yok, kültür ve eğitim ise hiç yok!... Varsa yoksa reyting, kızıştırma ve şiddet!... Öte yandan seyirci, ekranda olup-biten bütün bu karmaşadan, lâf salatasından bıktı, usandı ve güvenini yitirdi... Neyse ki, başta TRT dahil olmak üzere birkaç kanalın birkaç yapımıyla, vaziyet, her zamanki gibi idare ediliyor?!... Evet, birkaç yapım, birkaç film ve dizi, birkaç haber program, birkaç sunucu ve spiker, birkaç belgesel, birkaç nostalji ve birkaç dişe, tırnağa dokunur programla, "İdare-i maslahat" uygulanıyor sadece!... Ancak seyirci artık yemiyor!... Önümüz de yaz olduğuna göre, TV dünyamızı, tam bir yaz uykusu bekliyor demektir!... Eh bu durumda bir nebze olsun kıpırdanıp da uyanmak isteyenlere "Günaydın", daha da derin uyuyup da uyutanlara "Uyu da büyü" demekten başka ne kaldı geriye?!...