Yeni neslin TV'si?!..

A -
A +

Dünya kültür profiline göre Türkiye 30 ülke arasında televizyon karşısında en çok vakit geçiren (vakit öldüren demek daha doğru olur) 4. ülkeymiş. Yapılan araştırmalara göre, dünya genelinde 1 haftada ortalama 16.6, Türkiye' de ise 20.2 saat geçiriliyor. Bu da günde ortalama 3 saat eder. Şayet haftanın bir ya da iki gününü şu veya bu şekilde televizyon dışındaki bir şeyle geçirmişsek, bunun acısını diğer günler çok daha uzun bir süre TV seyrederek çıkartmıyor muyuz?... Sonuç; maalesef kitap okumuyor, bolca TV seyrediyoruz... Ülkemizde radyo televizyon denilince birçok konuda olduğu gibi söz dönüyor dolaşıyor geçmişteki yayın ve programlara geliyor; gelen gideni aratır misâli. Bugün otuz beş-kırk yaş üzeri kesime "Hangi programları izler ve etkisinde kalırdınız?" diye sorduğumuzda, çoğunun vereceği cevap bellidir: Radyo için Arkası Yarın, Radyo Tiyatrosu, televizyon içinse, çizgi filmlerden Şeker Kız Candy, Haydi, Taş Devri, yabancı dizilerden Küçük Ev, Uzay Yolu, yerli dizilerden Kaynanalar ilk akla gelen yapımlar değil mi? 'Günümüz radyo ve televizyon yayınları daha cazip ya da renkli' diyenler olabilir. Özellikle genç kesim, bir zamanlar büyük şehirlerdeki bahçelerde dalından kopardığı dutu, inciri, kirazı ve eriği âfiyetle yiyen ve mahallelerde güle eğlene oynayıp deşarj olan babaları ve anneleri gibi şanslı olmadığı için, dört duvar arasına kapanıp vaktini popülist programları seyretmekle öldürmüyor mu?.. Çizgi roman bilmeyen, klasikleri okumayan, Kemâlettin Tuğcu, Sait Faik Abasıyanık, Peyami Safâ'yı tanımayan bir neslin geleceğinin ve iletişiminin akıbeti ne ola dersiniz?!.. Aydınlık geleceğimiz için özellikle TV yayınlarından çok daha fazla nitelik beklemek en doğal hakkımız değil mi?...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.