Benim ilkokul öğretmenimin saçları gürdü, ne olmuş böyle? Bu haritadaki nehirleri gösterir gibi çizgi çizgi surat... O filinta dayım mı gerçekten? Okul bizim eve ne kadar da yakınmış meğer... Demek ki çocuk adımlarımızmış yolu uzatan... Evet... Üzerinize afiyet, geçmiş yine yapıştı yakamıza... Nostalji mi diyorsunuz; deyin! Ben Vita yağı sürülmüş ekmeğe acıktım! Sonra o teneke kutunun içinde büyümüş sardunya ile misafir odamızın penceresini süslemesine... Ananemin ahşap mobilyalı ve ayak pedalıyla çalışan Singer dikiş makinesini özledim ben... Ne yani, siz hiç dikiş makinesinin direksiyonu ile şoförlük yapmadınız mı? Televizyon arıza yapsın ve ekranda necefli maşrapa dursun istiyorum kardeşim! Arıza hiç giderilmesin ve "Teknik sebeplerle yayınımıza kısa bir süre ara vermek zorunda kaldık" yazısı hiç çıkmasın. Metrobüs filan istemiyorum, boynuzundan elektrik kablosuna asılı olarak yolda kalmış troleybüsü özlüyorum ben... J.R.'ı kim vurdu sahi? Kara Şimşek'in müziği nasıldı? Çelik Bilek'in de saçları döküldü mü, Rodi'nin sesi kalınlaştı mı bunca zamanın üstüne? Foto-romanımı nereye koydunuz anne? Bu gece sokağa çıkma yasağı var mı? Uzun kollu bir "Gırgır" süpürgesi bunca soruyu süpürebilir mi ömür halımızın üzerinden? Tamam tamam biliyoruz; insanlık tarihi boyunca süregelen ütopik "zamanı durdurma" çabası benimki... Biliyoruz; ıspanak yiyeni de zamana direnemedi, "Güç bende artıııık!" diyeni de... *** Doğrudur; "Dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan da ölmeye başlarız." Geçen zaman değil, galiba biziz... > Ninem diyor ki: Dane tükenmeyince, değirmen durmaz. > Profesör Mualla: Gençlikteki gözyaşlarında acı yoktur, yaşlılıktaki acılarda gözyaşı > Halime Gürbüz ------------------- > Hoş geldin bebek * Ailenizin en küçük bireyi nihayet aranıza katıldı. Artık siz bir babasınız ve babalığın tadını çıkarmaya başlayabilirsiniz. Ancak bebeğinizle birlikte başlayan bu yolculuğun keyifli olduğu kadar zor yanlarının da bulunabileceğini gözardı etmeyin. Bu yepyeni hayatta bir baba olarak sizi neler bekliyor dersiniz? Yakın bir geçmişe kadar toplumun aile içinde kadın ve erkeğe yüklediği geleneksel roller gereği babalar, iş ve aile hayatı arasında bocalama durumunu anneler kadar yoğun yaşamıyordu. Çünkü bu toplumsal roller gereği yeni doğan bebeğin bakımı, yeni hayatına sosyal ve fiziksel uyumunun sağlanması, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması gibi sorumlulukları üstlenen ve gerektiğinde işinden fedakarlık yapan büyük ölçüde anne olurken; baba işine öncelik vererek ailesine maddi destek sağlamakla yükümlüydü. Ancak günümüzde çocukların bakım ve yetiştirilmesinde babaların da aktif katılımı gittikçe önem kazanmaktadır. Vakit geçirin Özellikle ebeveynliğin ilk yıllarında anne babanın çocukla beraber vakit geçirmeye özen göstermesi hem çocuğun hem de ebeveynlerin gelişimleri açısından önemlidir. Çocuğun duygusal ve fiziksel olarak anne-babaya ihtiyaç duyduğu heran onun yanında bulunabilmek ebeveynler için full-time bir iş sayılabilir. Bu sebeple de bir baba olarak işinize ayırmanız gereken zamanla çocuğunuza ayırmak istediğiniz zamanı dengelemede zorluklar yaşayabilirsiniz. Bebeğin bakımı Ayrıca bebekle daha fazla vakit geçirdiği için anneyle bebek arasında ilk başlarda oluşan yakınlığa dahil olamama ve anneye göre bebek bakımı hakkında çok daha bilgisiz ve tecrübesiz olma gibi sebepler bir baba olarak başlarda biraz dışlanmış hissine kapılmanıza yol açabilir. Ama bu durum aslında son derece normaldir ve bebeğinizle bir süre vakit geçirip onu tanımaya, onun bakımı ve gelişimi ile ilgili detayları öğrenmeye başladıkça bu dışlanmışlık ve yabancılık duygusu kendiliğinden yok olacaktır. > Ona zaman ayırın İş stresinizi eve mümkün olduğunca az yansıtmak ve işinizle çocuklarınıza ayırdığınız zaman arasında sağlıklı bir denge kurabilmek için size birkaç küçük ipucu: * Patronunuzla öncelikleriniz hakkında konuşmayı deneyin. Aileniz ve çocuklarınızla geçirdiğiniz zamanın sizin için ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışın ve mümkünse iş programınızı aile düzeninize uygun biçimde oluşturmaya çalışın. Patronunuza işinizin sizin için çok önemli olduğunu ancak iş hayatındaki performansınızın da ailenizdeki mutluluğunuzla doğru orantılı olduğunu belirtmeniz de faydalı olabilir. * Stresli bir iş günü sonunda eve dönüyorsanız, eve girmeden önce (ofiste ya da arabanızdayken olabilir) kendinizi rahatlatmak, kafanızı boşaltmak için kısa bir süreyi kendinize ayırın. Böylelikle eve girdiğiniz andan itibaren sizi bekleyen çocuklarınızla paylaşabilecek enerjiyi toplamış olursunuz. * Eşinizle sürekli iletişim halinde olun ve işinizde yaşadığınız stresi, iş ve aile arasında dengeyi kurmada yaşadığınız zorlukları ona, yakınmadan anlatmayı deneyin. Unutmayın ki eşiniz ve siz bir takımsınız. Eğer eşiniz iş hayatınızla ilgili bilgi sahibi olursa size olan desteği ve anlayışı artacak ve size elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışacaktır. (örneğin eve geldiğiniz ilk dakikalarda çocukları biraz oyalayarak bu arada sizin kendinizi toparlamanıza ve iş stresinden sıyrılıp ev ortamına adapte olmanıza zaman verebilir.) * Gün içerisinde ofisten çocuklarınızı arayıp okuldaki imtihanın ya da basketbol maçının nasıl geçtiğini sorun, günlük aktivitelerini yanında olmasanız da takip etmeye çalışın. > Babanın etkisi büyük * Araştırmalar göstermektedir ki babanın yakın ilgisinin, çocuğun sosyal, fiziksel ve duygusal gelişimi üzerinde olumlu etkileri vardır. * İlk aylarda baba tarafından yoğun ilgi ve bakım gören bebeklerin çevreleriyle iletişim kurmada daha istekli olduğu belirtilmektedir. * Babanın çocuğun bakımıyla yakından ilgili olması özellikle erkek çocuklarda, ileriki yaşlarda karşı cinse şiddet uygulama eğilimini düşürmektedir. * Yapılan araştırmalar babalarının yakın ilgisiyle büyüyen çocukların genelde kendilerini ifade etme ve iletişim kurabilme konusunda daha becerikli olduğunu göstermiştir. * Babanın, çocuğun bireyselleşmeyi öğrenmesi üzerinde rolü büyüktür. Çünkü anneler çocuk bakımında çok daha korumacı, denetleyici bir yaklaşım sergilerken babalar çocuğun çevreyi ve hayatı keşfetme aşamasında ona daha fazla özgür alan bırakmayı tercih eder. * Yetişme sürecinde babanın aktif rol oynadığı çocukların içgüdülerini kontrol etmede ve sosyal adaptasyonda daha başarılı oldukları bilinmektedir. http://www.bebegimveben.com/bebegim/bebekliyasam_alt02.asp > Tabağınızı dörde bölerek zayıflayın! Kalori hesaplamaktan, puanları toplamaktan, karbonhidrat veya besin unsurlarının yüzdelerini anlayıp ve çeşitli besin gruplarının detaylarını incelemekten nefret ediyorsanız, yapacağınız şey çok basit! Kolay, akılcı ve sonuç veren bu öneriyi siz de uygulayın. Önce tabağınızı dört eşit bölüme ayırın. Her öğünde, tabağınızın dörtte birini proteinle doldurun. Diğer dörtte birine nişastalı besinlerden birini yerleştirin ve geriye kalan yarısını da sebzeleri veya sebze ve meyveleri koyun. Yediğiniz besinlerin dörtte biri proteinlerden, dörtte biri nişastadan ve geri kalanı (yani yarısı) düşük kalorili, yüksek posalı bitkisel temele dayanan düşük glisemik endekse sahip, sebze ve meyvelerin dahil olduğu besinlerden oluşsun. Bu akılcı yöntemi her öğünde kullanabilirsiniz: Kahvaltınızı sebzeli bir omlet, 1/2 greyfurt ve tam tahıllı kepekli, ince bir dilim ekmekten oluşturabilirsiniz. Öğlenleri balık ızgara, salata (yağı az, sirke ve limonlu) ve haşlanmış pirinç veya makarnadan seçebilirsiniz. Akşam yemeğinizi bir su bardağı yoğurt, zeytinyağlı taze fasulye, haşlanmış sebzeler ve küçük bir haşlanmış patatesle tamamlayabilirsiniz.