Bugün İki bin on iki'nin ikinci günü... Bu yıl iyice eğlenin, kendinize gerçekten vakit ayırın, çakraları makraları boş verin doğaya açılın, karların üzerinde yuvarlanın, kardan adamın burnunu yiyin... Sırıtın... Perhizi bırakın... Metroda turnikenin üzerinden atlayın... Cep telefonunuzu kapatın... Yağmur yağarken şemsiyenizi evde bırakın... Konsere biletsiz girin... Balığa limon sıkmayın... Bir sabahı da köprü altında karşılayın... "Hayır" deyin... "Hayır" demeyi öğrenin... Gözlüklerinizi, lenslerinizi atın... İki ayağınıza farklı çoraplar giyin, ayakkabılarınızla tekrarlayın... Ütüyü fişte bırakın... Çatı katındaki eskileri komşunun balkonuna atın... Şikâyet ederse halıları da tepesine silkeleyin... Kredi kartınızla taksit maksit atlatmaya kalkmayın... Vasıflarınızı ilk vestiyere bırakın, numarayı atın... Dişçi randevularınızı iptal edin... Omuz silkin... Silkelenin... İlaçlarınızı renklerine göre ayırın, "hangisi suda daha çabuk eriyor?"culuk oynayın... Köpeğinizi azat edin, yine gelecektir... Kedinizi salamazsınız ama tersi doğrudur... Sahilde yürüyüş yapın, vapurlara öpücük yollayın... Hemen bir tren yolculuğuna çıkın... Stresi makyaj çantanıza koyun, selüloitleri dolaba kilitleyin, anahtarını kaynatın, suyunu için: Depresyona birebirdir... Pişman olacağınız şeyleri yapmaktan çekinmeyin... Doğru bildiğiniz yoldan sapın, doğru yol yoktur, kısa ve uzun yollar vardır... Kestirmeden gitmeyin... Hiçbir yol sizi hızlandıramaz... Kendi hızınıza kulak verin... Âşık olun, içinizi yeniden pır pır ettirin. Kendinizi sevin, sizi sevmeyenlere nanik yapın!!.. Yeni dostlar edinin, eskileri bırakın... Gerçek dostlarınızsa zaten arkanızdan geleceklerdir... Kimsenin ardından koşmayın, kimseyi de peşinize takmayın... Başkalarının misafiri olmayı, başkalarının aracını sürmeyi bırakın... Artık kendi yolculuğunuza çıkın... Bunu hak ediyorsunuz... Yürümekle varılmaz, ama varanlar yürüyenlerdir! Unutmayın; Her ne yaparsanız yapın, "sevmeye" devam edin... > Ninem diyor ki; Örtülü pazar, dostluğu bozar.