Flaş... Flaş... Tüm yurdu etkisi altına alan kar yağışıyla beraber kar topu savaşları da hız kazandı!.. Ünlü tarih uzmanı Fidayda Fiitarih, halkımızı bu kadim savaşlar konusunda aydınlattı:
“Efem, ilk kar topu savaşı, kutuplarda kız meselesi yüzünden birbirine giren iki Eskimo klanı arasında yaşanmıştır. Taş yok sopa yok, buz dağı atmak da külfetli, adamlar avuçlamış karı; sıkmış, top yapmış, patlatmış!.. Pislik yapılmadığı sürece kansız geçen bu savaş türü, zamanla tüm dünyaya yayılmış, yayılırken de eğlenceye dönüşmüştür... Hele hele de İstanbul gibi nadiren kar gören şehirlerde...”
Kar topu savaşları keyiflidir, zevklidir, her kar yağdığında yapılabilir. Soğuğun eğlenceyle mutlu kombinasyonudur!.. Yaş sınırı yoktur; anaokuluna giden bebelerden emekli tiplere kadar herkes katılabilir. Mahalle çaplı bu savaşlar, Osmanlı torunlarının yakın mesafe, uzun menzil, parça tesirli atış, mancınık ve güreş alanındaki içgüdüsel yeteneklerini ortaya serer. Savaş esnasında beyaz giyinmek kamuflaj sağlar, kalın giyinmek darbeleri yumuşatır.
Ama dikkat; evden kar topu getirmek yasaktır! Kar topunun içine taş, çakıl, buz, nükleer başlık gibi edevatlar koymak da kar topu savaşı kurallarına aykırıdır. Ayıptır, diş hekimleri de onaylamaz!
Her şey bir yana kar topu savaşlarının insanlığa en büyük katkısı; 'kişileri tanıma' fırsatı sunmasıdır. Sevdiceğinizi, eşinizi, dostunuzu, masum ifadeli komşunuzu... Tüm gücüyle kar topu atan dengesiz insanları, elinden gelse üzerinize çığ düşürecek kadar hırsa kapılanları, narin nazenin olup da kar topu oynarken canavarlaşan bayanları...
En basitinden; sen karşındakine soğan kadar bir kar topu atarsın, o döner sana karpuz büyüklüğünde bir kar topuyla karşılık verir. Yahu insan hiç mi düşünmez 'gözüne, kulağına gelir, bir sakatlık çıkar' diye ibiş! Böylelerine kardan adam atılmalıdır ki bu, savaşı bitirecek hamledir derim.
Evet, kabul, iyi değilim. Üşütmüş olabilirim. Dedim ya, kar yağdı. Kar topu savaşında da maalesef yenildim... Eve geldim, kulak, burun boğazdaki ve ceplerimdeki karları temizledim. İlkbahara kadar da dışarı çıkmayacağım!..
Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...
Yazılarınızı keyifle okuyorum.İyiki varsınız...