Aç gözünü, açarlar gözünü!

A -
A +
Rehavete kapılanlar, inatla hırs yapanlar, “yeter ki o gitsin kim gelirse gelsin” diyenler, “bana ne”ciler, büyük resmi göremeyenler okusun!..
 
Hikâye bu ya… Bir çiftliğin ambarında yaşayan fare, bir gün çiftçinin kendisine kapan kurduğunu görür. Hemen horoza gidip, heyecanlı ve endişeli bir sesle, durumu anlatır.
 
“Benim sorunum değil” der. Horoz;
 
“Ben zaten yakalanmam o kapana. Tuzak sana kurulmuş, başının çaresine bak!” diye cevap verir.
Fare, panikler. Yeni yavrulamış koyuna koşar, soluk soluğa;
 
“Çiftçi bana kapan kurdu koyun kardeş…” diye yakınır.
Koyun;
 
“Bana ne ki? Dikkatli ol, kapana yakalanma!” der…
Farecik, ağlamaklıdır. Son bir umutla, öküzün yanına varır, içini döker. Öküz de ilgisiz kalır;
 
“Beni meşgul etme!” diye payladığı fareyi, “Başının çaresine bak” öğüdüyle savar…
 
Fare çaresiz ve üzgün, yuvasına döner…
 
Günlerden bir gün, çiftçinin fare için kurduğu kapana, bir yılan yakalanır. Zehirli mi zehirli türdendir. Çiftçinin oğlu kapanın yanından geçerken, yılan can havliyle oğlanın bacağını ısırır. Çocuk acıyla kıvranarak yere düşer, kaskatı kesilir...
 
Çiftliğe doktor çağrılır. Muayene sonrası gereken ilaçları veren doktor, çıkıp giderken;
 
“Horozu kesip suyuna çorba yapın, hastayı güçlendirir” der.
 
Horozu kesip çorba yaparlar…
 
Çiftlik evine “geçmiş olsun” ziyaretine pek çok gelen olur... Çiftçi konukları ağırlamak için koyunun gözü gibi sevdiği kuzusunu keser. Kebap yapıp ikram eder...
 
Ne var ki çiftçinin oğlunun sağlığı, gün geçtikçe kötüleşir. Sonunda ölür…
 
Çiftçi cenazeyi kaldırır ve bu kez, başsağlığına o kadar çok gelen olur ki onları ağırlamak için öküzü kesip ikram eder!
 
Ninem diyor ki; Tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.