Altyazı

A -
A +

Pentagon'dan şifre kırma uzmanına gerek yok. Alt yazıları ya da satır aralarını okuyabilseydiniz bizim de şifreye ihtiyacımız olmayacaktı. Kollarınızı da yüreğinizi de kocaman kocaman açsaydınız, yüreğinizi dilinizde, sevginizi gözlerinizde tutsaydınız, karnabahar gibi kat kat sarılsaydınız, oturduğunuz yerden çıtaları yükseltip çitlerin arkasına saklanmasaydınız yormadan yorulmadan demek istediğimizi derdik. Anlamıyorsunuz değil mi? Ne dersin şişmanlamış mıyım?= Bana ince ve güzel olduğumu söyle. Yemeğin tuzu nasıl olmuş? = Bana çok güzel yemek yaptığımı söyle. Bu etek nasıl durdu üstümde? = Bana giydiğim her şeyin yakıştığını söyle. Ne düşünüyorsun?.. = İşte burada mantıklı bir şeyler de. Pariteyi, golü kaçıran oyuncuya iyi dileklerini, tamircinin yıllık bakımı layıkıyla yapıp yapmadığına dair endişelerini söyleme! Yalan söyle! Ama iyi bir şeyler söyle. "Seni..." de. Bir şey olmaz. "Seni ne kadar sevdiğimi" de... Ben de sana şifreleri söyleyeyim. *** Bu ilişki nereye gidiyor?= Al alacaksan, gönder milleti isteteceksen, yoksa bitsin be! Hımm, düşünmem lazım, çok ani oldu = Teklifini kabul edeceğim de... Hemen atlamış olmayayım diye şey ettim... Hah! Ben mi? Kesinlikle kıskanmıyorum = Evet kıskanıyorum!! Seni kıskanıyorum = İlk defa bir erkeği elde ettim, kaybetmek istemiyorum. Özgürsün = Git de göreyim. Psikopatın kralı burada bekler seni. *** Ayy, çok şekeer! = Bunu bana alsana. Ne kadar hoşmuş değil mi?=Bunu da alsana. Hayır hayatım, masraf etmeye ne gerek var? = Bununla geçiştirebileceğini sanma. Beni seviyor musun? = Bir şey isteyeceğim. Beni seviyor musun hayatımmm? = Pahalı bir şey isteyeceğim. Beni ne kadar seviyorsun?= Hoşuna gitmeyecek bir şey yaptım/aldım da... Nasıl dillendireceğim?.. *** İletişim kuramıyoruz = Neden her dediğimi onaylamıyorsun ki? Konuşmamız gerekiyor = Şikayet edeceğim iki dakika otursana. Ne düşünüyorsun? (usulca) = Sıkıldım. İki yorum iki analiz yap, espri bi şey yap. Ne düşünüyorsun? (yere bakarak) = Hadisene yaa. Amma uzattın. Aşk olsun (Ağız büzerek en şirininden) = Biraz daha uğraşacağım. Bir şeyim yok = Biraz daha ilgilen. Ya, gerçekten bir şeyim yok = Biraz daha uğraş. Hep aynı şeyler işte = Açtırma benim ağzımı! *** Bir ses duydun mu? = Yoksa uyukluyor musun? Sen beni dinliyor musun? = Çok geç! Öldün sen. Bağırmıyorum = Bağırıyorum çünkü bu çok önemli bir nokta. *** Öff, bu mutfak çok küçük = Yeni bir eve taşınma zamanı geldi. Yeni perde alalım diyorum = Yeni bir perde, halı, mobilya, yüz ovalini sıkılaştırıcı krem, bir düz bir topuklu ayakkabı, bir de o laleli eflatun nevresim takımını almak istiyorum. Neredesin? = Kiminlesin *** Olur= Bi düşüneyim. Bakarız = Hiç umutlanma Bilmem.. = Olmaz! Bilmiyorum (Tek nefeste) = Söylemeyeceğim, sorma! Bilmiyorum (Tek kaş kalkık) = Seni uyuz etmeye kararlıyım. Bilmiyorum ( Vurgulayarak) = Aklıma söyleyecek bir palavra gelmedi, daha sonra tekrar sor. Nasıl biliyorsan öyle yap= Göreceğim ben seni! Pekala! = (Tartışma sonunda) Bunu sana ödetmeden önce uzun ve detaylı düşünmeye ihtiyacım var, müsaadenle. Evet = Hayır, Hayır= Evet, Evet= Evet Hayır = Evet.. hayır.. bilmiyorum ya! Ve... Bir kadın "Seni seviyorum" diyorsa, gerçekte "Kalbime bir çizik attın ve bunun için seni öldürebilirim" diyordur. > Ninem diyor ki: Gül bitirmek için toprak olmak gerek. Profesör Mualla: Açık bir el, sıkılmış bir yumruktan daha güçlüdür. Halime Gürbüz --------------------------------------- DİYET savaşı nasıl kazanılır? DİYETE başlıyor, bir süre uyguladıktan sonra "Amaaan zaten diyet işe yaramaz" diyor, vazgeçiyorsanız, yaptığınız diyet muhtemelen hayat tarzınıza ve beslenme şeklinize uymuyor demektir. Peki hangi diyetler yürümez? Diyet savaşı nasıl kazanılır? İşe yaramayan diyet değil, onları uygulayanların diyete sadık kalamamasıdır. Kalorisi azaltılmış sağlıklı bir beslenme programı kilo kaybıyla sonuçlanır. Önemli olan diyeti sonuna kadar uygulayabilmektir. Ancak maalesef çoğu diyetin kendi içinde hataları vardır ki, bu da diyet yapanı soğutur. Diyet eğer çok kısıtlayıcıysa, işe yaramaz. Standart diyetlerin çoğunda alınan kaloriler büyük ölçüde azaltılır ki, kilo kaybı sağlansın. Yiyeceklerin türü değişiyorsa, diyet işe yaramaz Bu diyetler şu basit fikre dayanır: Kilo vermek için daha az yemelisiniz... Bu her ne kadar doğru da olsa, fazla miktarda kilo vermek isteyenlerin günlük aldıkları kalori miktarını 1000-2000'e düşürmeleri can sıkıcı ve bunaltıcı bir durumdur. Bu sebeple bu diyetçiler daha diyete başlamadan, bir şeylerden mahrum kaldıklarını hissetmeye başlarlar. Az miktarda kilo vermesi gerekenler için bile, günlük 2200-2500 kaloriden 1200 kalori civarına düşmek, sistemi şoke edecektir. Diyet yapan kişinin yediği yiyeceklerin türü değişiyorsa, o diyet işe yaramaz. Çoğu kişi alışkanlıklarına bağlıdır ve genelde alışkın olduğu besinleri tüketmeye devam eder. Kilolu kimseler yanlış besinleri fazla miktarlarda tüketir. Ama bazı diyetler de sağlıklı besinlerin tüketimini sağlamak adına diyet yapan kişinin alışık olmadığı tarzda, egzotik, zor bulunur ya da sıkıcı besinler içeriyorsa, o diyetin yürümesi zordur. Uğraşı isteyen besinler varsa... çoğu diyet listesi taze besinler içerir. Bu da yemek alışverişi ve hazırlanması için daha çok zaman gerektirir. Eğer yalnız yaşıyor ve çalışıyorsanız, evde yemekle uğraşmak çok cazip gelmeyebilir. Listedeki yemeği dışarıda bulmanız da zor olabilir. Bu durumda diyet uzun ömürlü olmaz. Yani diyet, yapılması uğraşı isteyen besinler içeriyorsa, işe yaramaz. Ceza gibi görüyorsanız... Diyet demek, normalde yediğinizden az yiyip, sevdiğiniz bazı besinleri kesmeniz demektir. Ayrıca bazı yeni besinleri sevmeyi öğrenmeniz ve yemek hazırlamakta daha çok zaman harcamanız gerekir. Bu da diyet yapan kişide sanki cezaya kalmış gibi bir düşünce uyandırabilir. Öte yandan insanların genel yaklaşımı şudur: "Bu diyeti şu kadar kilo verene kadar yapıp nasılsa bırakacağım". İşte bu da insanların diyette başarısız olduğu noktadır. Çünkü diyetle yeni edindiğiniz beslenme alışkanlıklarını devam ettirmezseniz, verdiğiniz kilolar aynen geri döner. Hataları tekrarlıyorsanız... Ne zaman diyet yapan kişi işleyişi bozarsa, diyeti hepten bırakıp eski alışkanlıklarına geri döner. Bu da bir sonraki denemesinde gene başarısız olacağının göstergesidir. Böylece diyet yapan kişinin olumlu sonuç alması pek mümkün değildir. Tarak mı fırça mı? çok eski zamanlarda, fildişi ya da balina kemiğinden yapılan taraklar oldukça pahalı ve kıymetli eşyalardı. Neyse ki bugün karışmayan, düğümlenmeyen saçlara sahip olmak için gereken taraklar o kadar da lüks değil. Fildişi ya da balina kemiği olmasa oldukça kaliteli olanları mevcut. Tavsiyemiz, plastik yerine metal ya da ahşap olan tipte tarakları tercih etmeniz. Böylece saçlarınızın elektriklenmesini ve kabarmasını önleyebilirsiniz. Saçlarınız ıslakken, banyodan sonra tarak kullanmanız en ideali. Tarak seçerken... Eğer saçlarınız kısa ya da orta uzunluktaysa, yaklaşık 25 santimetre boyunda, klasik bir tarak işinizi görecektir. Eğer uzun saçlara sahipseniz tarağınızın dişlerinin klasik bir tarağa göre daha aralıklı ve seyrek olmasına dikkat etmeniz gerekiyor. Tarağınızı ayda 1 kez her zaman kullandığınız şampuanınızla yıkamayı ihmal etmeyin. Eğer yağlı saçlara sahipseniz bu zaman daha da kısalabilir. Sağlıklı uzayan saçlara fırça Kadınlar bu küçücük eşyanın ne kadar gerekli ve vazgeçilmez olduğunu çok daha iyi bilirler. Sadece sabah kalktıktan sonra mı? Hayır, tüm gün boyunca... Elektriklenen, karışan ve şekli bozulan saçlara eski formunu vermek için birkaç fırça darbesi yeterli olabilir. Saç fırçalamayla ilgili, belki bilmediğiniz ilginç bir gerçek de yorgunluğu giderdiğidir. Bunun sebebi baştaki kan dolaşımın hızlandırması ve masaj görevi görmesidir. Saçlarınızı yıkamadan önce iyice fırçalayarak en iyi sonucu alabilirsiniz. Gür ve uzun saçlar için çok büyük, geniş fırçalar idealdir. Bu fırçaların tellerinin de uzun olması saçların içine işlemesi için gereklidir. Daha ince telli ve kısa saçlar için çok büyük formda olmayan fırçalar tercih edilebilir. Bu tip saçları olanların fırça seçerken dikkat etmesi gereken; fırçanın tel uçlarının, kafa derisini tahriş etmeyecek şekilde yuvarlanmış olmasıdır. Fırça seçerken natürel malzemeden yapılmış, doğal kıllara sahip olanları da tercih edebilirsiniz. Bu tip fırçalar biraz pahalı oluyor ancak saçları asla yıpratmıyor. Saç fırçanızı haftada bir kez üzerinde kalan tüm saçlardan arınacak şekilde temizleyin ve şampuanlı suyun içinde yaklaşık 10 dakika temizlenmeye bırakın ardından iyice çalkalayın. Ters çevirerek kurumaya bırakın. Porselenlerinizin ömrünü uzatın * Porselenlerinizi ateşle direkt temas ettirmeyin. Çünkü ateş porselenin kırılmasına sebep olur. * Porselenlerinizi derin dondurucuya koyabilirsiniz ancak dondurucudan çıkardığınız malzemenizi oda sıcaklığında bir süre bekletmeden fırına koymayın. * Metal çatal ve bıçaklar, porselenin üzerinde iz bırakabilir. * Porselenlerin üzerinde kalan çay ve kahve lekelerini porselen temizleme tozu ya da diş temizleme tozu yardımıyla çıkarabilirsiniz. * Yıkama sırasında sıvı veya krem temizlik ürünleri kullanmayı tercih edin. Çünkü sert temizlik maddeleri ve tel porselenlerinize zarar verir. * Kurumuş yemek artıkları, porselenlerinizin dekorlarının zedelenmesine sebep olabilir. Bu yüzden yıkama işlemini yemek artıkları kurumadan yapın. * Eğer porselenlerinizin desenleri altın rengindeyse bulaşık makinesi yerine elde yıkayın. * Kullandığınız su yüksek oranda kireç içeriyorsa, takımlarınızı kireç önleyici bir deterjanla yıkayın. *Tabak ve fincanlarınızı üst üste koyarken aralarına ince bir kâğıt yerleştirin. Çünkü tabağın altındaki sırsız kenar hamuru, sır ve altın dekorları zedeleyebilir. Kırışık ve çatlaklara mükemmel çözüm kozmetik dünyasında, şimdi "StriVectin-SD" rüzgarı esiyor. 2003 yılında, konsantre çatlak onarıcı olarak piyasaya sürülen StriVectin-SD, içeriğindeki ana etken maddesi "StriAdril" sayesinde cildin kolajen yapısını güçlendirerek yüzdeki kırışıklıkları, çatlakları ve küçük cilt bozukluklarını onarıyor; cildin yenilenip canlanmasını sağlıyor. Son yıllarda, istenmeyen kırışıklıkların giderilmesinde tıbbi tedavi yöntemlerine alternatif olarak geliştirilen botoks ve kolajen uygulamalarının iğne şeklinde olması, buna dayanamayan binlerce kişiyi rahatsız ediyordu. Bu sebeple, kırışık ve çatlak tedavisindeki etkisi klinik deneylerle de desteklenen "StriVectin-SD" kozmetik dünyasında yeni çağ başlattı. Uzun süre devam eden araştırmaların sonunda; kırışık ve çatlakların tedavisi için "StriVectin-SD" kullananların yüzde 93'ünde iyileşme sağlandığı tesbit edildi. Hem de, iğnesiz, acısız ve risksiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.