An­ne­ler hep ay­nı...

A -
A +

Eşi­nin "ha­nım, sen de abar­tı­yor­sun" la­fı­na içer­le­yen an­ne, hır­sı­nı bö­rek tep­si­si­ni tel­le­ye­rek çı­ka­rı­yor­du. Spi­ral ha­re­ket­le­rin hı­zı, ayak­la­rı­nı bir­den yer­den kes­ti, ha­va­lan­dı­ı, uç­tu, uç­tu, uç­tu­uu... pa­at! Ari­zo­na çö­lü­ne düş­tü... Kı­zıl­de­ri­li çığ­lık­la­rı­nı genç­ler zıl­gıt çe­ki­yor zan­ne­den an­ne, çok geç­me­den an­la­dı ki Apa­çi­le­rin esi­riy­di. Bağ­la­dı­lar, şe­fe gö­tür­dü­ler. "Ulu şef, biz var gök­ten dü­şen to­pa­lak şe­yi ge­tir­mek" de­di bi­ri. Otu­ran bo­ğa ses çı­kar­ma­dı, hat­ta bü­tün ge­ce öy­le­ce ona bak­tı. Gün ışır­ken pös­te­ki­sin­den doğ­rul­du; "Ugh! Biz yüz­mek bu­nun ka­fa de­ri­si!" de­di... "Aa­a, Se­li­me­le­rin dü­ğün var haf­ta­ya, bu ki­min ka­fa­sı­nı yo­lu­yor" hır­sıy­la te­pe­si atan an­ne, kla­sik bir an­ne ref­lek­siy­le "otu­ran bo­ğa mı­sın ne­sin, kalk yat! Ak­şam yat­mak bil­mez sa­bah kalk­mak bil­mez hay­ta­a!" di­ye ba­ğır­dı, en­se­ye de bir şap­lak at­tı! Inı­rı­ının vıy vıy vo­oy... Bü­yük Kan­yon'u ölüm ses­siz­li­ği kap­la­mış­tı. Tüm ka­bi­le şok­tay­dı, bir­den çığ­lık çığ­lı­ğa et­ra­fın­da dön­me­ye baş­la­dı­lar, ar­tık ka­bi­le rei­si 'an­ne'ydi... An­ne, bu kut­sal gö­re­vi "Ka­bi­le gi­ri­şi­ne ser­di­ğim pas­pa­sa aya­ğı­nı sil­me­den ge­çe­nin ba­cak­la­rı­nı kı­ra­rım" ih­ta­rıy­la kut­la­dı. An­ne­nin re­is­li­ği­ne alış­ma­la­rı ko­lay ol­ma­dı. As­lın­da hep­si­ni ev­lat­la­rı ola­rak gö­rü­yor ve o bi­çim­de dav­ra­nı­yor­du. "Bak el âle­me, Ko­man­çi­le­rin ço­cuk­la­rı gün­de on bu­fa­lo av­lı­yor, sen ha­ba­bam onun­la bu­nun­la du­man­la çet­leş" de­me­ler... "Tek­sas kay­mak­lı ta­va yo­ğur­du" kap­la­rı­nı bi­rik­tir­me­ler, ok­la­ra kı­lıf ör­me­ler, ma­ni­tu­ya dan­tel ört­me­ler... Za­fer­le­ri­ne za­fer kat­tı. So­luk be­niz­li­ler sal­dır­dı­ğın­da kan­yo­nu sü­pür­dü­ğün­den, kal­kan toz­la düş­ma­nı te­lef et­ti. Tu­ran tak­ti­ği­ni öğ­ret­ti, "Sen be­nim gö­zü­me bak­tın mı hiççç? Hı­ıı!" ika­zı­na al­dır­ma­yan­la­ra ise ter­li­ği deh­le­di... Apa­çi­ler av dö­nü­şü ça­dır ka­pı­sın­da "yan ka­bi­le­ye Işıl­da­yan me­no­poz tey­zen­gi­le al­tın gü­nü­ne git­tim" no­tu bul­ma­ya da... "bak yav­rum bu kov­boy­muş, oy­na­yın kar­deş­le" saf­lık­la­rı­na da... isim­le­ri­ni pi­lav üs­tü ku­ru, fır­fır­lı da­ma­ca­na el­bi­se­si, zıp­la­yan cin ali to­pa­cı ola­rak de­ğiş­tir­me­si­ne de çok alış­mış­tı... O gün, di­zi­si­nin se­zon fi­na­li­ni de ka­çı­ran an­ne pek ger­gin­di. "Ne de­mek Man­hat­tan'ı be­yaz adam­la­ra sat­tım. Sen adam ol­mıy­can De­pi­şen kur­ba­ğa!" çığ­lı­ğı Grand Kan­yon'u in­let­ti. Eli­şi­ni al­dı­ıı, çek­ti git­ti!.. Çok mu ha­yal­pe­rest ol­du bu hi­kâ­ye fa­lan der­ken bu se­fer de be­nim an­ne ses­len­di; sal­la­ma ço­cu­ğum te­le­viz­yo­na ge­lir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.