Ayak ucu felsefe kitabı

A -
A +

Kupa mı fincan mı? İnce belli mi, Ajda bardağı mı? Demi iyi mi, açayım mı? Sırta yastık dayayalım mı? Kuru kuruya gitmiyorsa size börekler açayım mı? Bu çırpınışlar boşa. Misafiri mest eden bir ev sahibi olabilmek için tek bilinmesi gereken "Lisan-ı Ayak!" Kapıda ayakkabılarını çıkardığı an itibariyle misafir kendini savunmasız hisseder... Küçük adımlarla ilerleyen çıplak ayaklar, temas ettiği yüzeyle tanışık bir bağ kurma çabasındadır. Hal hatır faslıyla ayaklar çözülür ve yavaş yavaş bize gerekli dataları sağlayacak şekillerini almaya başlarlar... İçe kapanık: İki ayak neredeyse baş parmaklar birbirine değecek şekilde içe dönük. "Cık, yok şekerim; istesem söylemez miyim? Sofrayı kaldırdım da çıktık" tarzı cümleler savursa da ısrar edin. Biraz daha böreğin ucundan alacak, rahatladıkça ve ortama ısındıkça tatlıya yer kalmış mı kalmamış mı bilebilecektir. Ayakları da yan yana geldiği an, zamanı gelmiştir keyif çayını içecektir. Yüzeysel düşünür, uğurlu taşı; beş taş. Dik: Ayaklar halıyla dik açı yapacak şekilde, ayak parmakları yere temas ederken topuklar oturulan koltuğa dayalı. Bu, misafirin minyon olduğunun alameti olabilir. Dik ayak pozisyonu koltukta kısa kalan bacak boyunun, mama sandalyesine oturtulmuş çocuk görüntüsü vermemek adına kamufle çabasıdır. Hele de koltuk pofuduk, oturdukça içe göçen cins ise misafiriniz oldukça zor durumdadır. Sırtına yastık verin ya da dürümcü taburesine geçmesini teklif edin. Yarı dik: Yine benzer bir görüntü. Muhabbet hararetini korumakta. Ayak parmakları yere temas ederken, bu sefer topuklar koltuğa eğimli dayalı. Bacaklar ise ritmik sallanmakta. Misafirinizin bir derdi var! Freud bu ayak pozisyonunu, benzer şekilde 'tabanı duvara yarı dik dayalı naylon tuvalet terliklerinin' bilinçaltına işleyişi olarak ele almıştır. Freud, terapi olarak misafire anne karnındaki bebe pozisyonunu almadan lavabonun yerinin gösterilmesini benimser. Gizemli: Ayaklar yerle temasta fakat parmaklar içeri kıvrık. Misafir, bir şeyler saklıyor. Çayı sehpadan alırken yere damlatmış, yanındaki saksıdan sardunya fidesi çalmış olabilir. Ancak ayaklar hiç kımıldamıyor, üstelik kişi sürekli konuşarak sizi oyalamaya çalışıyorsa daha geniş düşünmek gerekir. Kıvrılmış parmakları inceleyin. Asi başparmak çoraptaki hakimiyet alanını genişletmiş, bir patates edasıyla özgürlüğünü ilan etmiş olabilir. Derhal misafirinizi yalnız bırakın! Ona, çorabını ayağıyla boşluk yapacak şekilde çekip, dürüp, parmakların altına saklamasına yetecek kadar zaman tanıyın. Eğer biraz vicdanınız var ise de, önü kapalı bir terlik getirin... Presli: Gizemliye benzer. Ayaklar yerle temasta. Sohbet esnasında aralıklarla ayak parmakları içe kıvrılıp, bir süre bükülü kalıp düzleşiyor... Misafiriniz aralıklarla yalan söylüyor. Hemen bir örnekle inceleyelim: Misafir şen şakrak havasını atarken küt diye ÖSS sorulur. Sendeler, ama hızlı toparlar; "Şekercim, Zoomoroloji'yi kazandı ama göndermedi bizim bey!" Ayaklara bakın; bırakın laf dinlemeyi ayaklara bakın! Bakın, parmakları içe büktü sıktı bıraktı... Bir palavra sıkarken bünye, benzer pres eylemiyle destek almakta. Bunun için de bedenin en uzak ve gözden ırak noktası olan ayakları seçmekte. Bir daha yapalım; Misafir konuşuyor; "Yavv azizim, dış borçların yüzde seksen iki nokta sıfır altısı boru çiçeği ihraç açığından kaynaklanıyor" Bakın... Küsuratlı rakam vererek yalanın inandırıcılığını artırma çabaları bile işe yaramadı. Bakın, "boru çiçeği ihraç açığı" derken parmakları sıktı bıraktı! Hiçbir şey yalanın ayaklara yansıyan kasılmalarını engelleyemez. Yahu, ben bu tezimin bir koşu patentini alayım da geleyim! Müsaadenizle... Haa, gitmeden ekleyeyim; "Dost başa düşman ayağa bakar, ne şimdi bu misafir ayakları?" diyenleriniz çıkabilir. Lakin ayaklara bakmam benim düşman olduğum anlamına mı gelmekte? Ayaklar baş olmuş benim suçum ne? * Ninem diyor ki: Er adamı otuz iki dişiyle değil, otuz iki işiyle sever. * Profesör Mualla: Aşk kum saati gibidir, kalp dolarken beyin boşalır. * Halime Gürbüz > Paltoda moda... Havalar iyice soğudu. Paltoları, kabanları ortaya çıkarma vakti geldi. Bu kışın palto modelleri oldukça ciddi. Askeri üniforma tarzındaki, metal düğmeli, apoletli, kemerli paltolar, kadınları sert ve ciddi bir görünüme sokacak. Kürk detaylı kabanlar, tüvitler ve anoraklar da var. Kış modasında askeri, nostaljik, etnik, gotik gibi farklı tarzlara hitap eden temalar göze çarpıyor. Modaya yön veren bu tarzlar, palto, kaban ve montlarda tam bir harman olarak karşımıza çıkıyor. Hem renkli, kürklü, kadınsı mantoları, hem de askeri tarzda sert görünümlü paltoları bir arada bulabiliyoruz. Ortak noktaları kumaşlar; her kış olduğu gibi paltolar yünlü ve keçe kumaşlardan yapılıyor. Geçen kışın hakimi tüvit de, manto ve kısa ceketlerde varlığını sürdürüyor. İster metal, ister tahta olsun iri düğmeler her tarz paltoda kullanılıyor. Askerî tarzın hakimiyeti Peki en popüleri hangisi derseniz, paltoda askeri tarzın baskın olduğunu söyleyebiliriz. İki yüzyıl öncesinin Doğu Avrupa askeri üniformalarından, Napolyon dönemi tarzını içine alan bir askeri moda söz konusu bu sene. Bunun en popüler parçası olan Napolyon ceketler sonbaharda çok giyildi mesela. Bu akım, metal düğmeli, apoletli palto modelleriyle kışa da taşındı. Bu kış, her bir parça 19. yüzyıl Victoria döneminden etkiler taşıyor. O dönemin, işli, nakışlı, oyalı, folklorik ve etnik giysilerinden ilham alıyoruz. Her şey son derece feminen. Ama bu kadınsılık, dış giyimde yerini sert ve erkeksi çizgilere bırakıyor. Vitrinlerde uzun, apoletli, metal düğmeli, askeri paltolar, redingotlar var ağırlıklı olarak. Renk olarak, yeşil ve haki ağır basıyor. Ama bu tarzdaki paltolarda siyah ve krem rengi de çok kullanılıyor. Bu kışın 'ciddi' paltolarının alternatifleri de var elbette. Klasik kesimli yünlü mantoların, özellikle kendinden desenli olanlarını tercih edebilirsiniz. Gül desenli, geniş yakalı, beli kemerli bir mantoyla romantik ve çok şık bir hava yakalayabilirsiniz. Spor tiplere mont Her zaman olduğu gibi, kabarık anorak montlar yine vazgeçilmez. Hafifliği ve kullanımının kolaylığı dolayısıyla günlük giyimde yine tercih ediliyor. Üstelik soğuk geçirmeyen malzemeden yapıldıkları için, karlı havalarda palto kadar sıcak tutuyorlar. Kürk yine moda Bu kış ekoseli olan her şey çok moda. Buna paltolar da dahil. Diz hizasındaki ekoseli paltoların daha klasik bir kesimi ve tarzı var. Tüvit gibi kumaşlardan yapılıyorlar. Yakası kürklü olanları da çok şık. Kürklü olsun ya da olmasın, broş çok yakışıyor tüvit paltolara. Kürk demişken, geçen kış sıkı bir geri dönüş yapan kürk, yine sezonun gözdelerinden... Geçen yıl hayvan severleri ayağa kaldıran kürk modası, bu sene rengarenk sahte kürklerle popülerliğini sürdürüyor. Kısa kürk ceketler, özellikle de pembe, bordo gibi parlak renkli olanları hem gündüz, hem de gece giyebilirsiniz. Kürkte bu yılın yeniliğiyse, kürk yelekler. Eğer kürk manto ve ceketleri fazla iddialı buluyorsanız, kürk yakalı paltolarla veya yeleklerle trendi yakalayabilirsiniz. > Kaşlarınız ve yaşınız 40 yaşını geride bırakanlar için en büyük problem, yüzün sıkılığını ve diriliğini kaybetmesiyle kaşların yavaş yavaş göz kapaklarının üzerine yığılmaya başlaması. Bu yaşlardaki kişilerin yapması gereken ilk iş öncelikle kaşlarını çok inceltmekten kaçınmaları, burun köküne yakın kısmı mümkün olduğunca doğal bırakmaları ve şekil vermek için sadece kaşların uç kısımlarıyla oynamaları. Böylece gözlerinin daha çekik görünmesini sağlayabilirler. Nasıl mı? Kaşların uca doğru olan bir-iki santimlik kısmını tamamen alabilirler. Ardından da bir kaş kalemiyle, doğal kaş çizgisinin hemen üzerine (çok fazla yukarıda olursa yapay bir görünüm olabilir) yeni bir hat çizmeleri. Yeni kaşlarını oluştururken dikkat etmeleri gerekense tek bir çizgi yerine minik minik dokunuşlarla birçok küçük çizgiden yararlanmaları. > Egzersiz hangi saatte yapılmalı Gün boyunca vücud ısısında 0.5 derecelik bir artış gözlenir. Egzersiz sonrası vücut ısısı 1 derece artar. Bu sebeple sabah yapılan egzersizlerde ısı 36.5 dereceden 37 dereceye çıkarken akşama doğru ise 37 dereceden 38 dereceye yükselir. Vücut ısısını olumsuz etkileyen diğer bir faktör de havanın nemidir. Sabah havanın sıcaklığı 24 derece iken, vücut ısısı 33 derece olmasına rağmen birey kendi ısısını düşürebilir. Eğer havada daha çok ısı molekülleri varsa ter cilt yüzeyinde rahatlıkla buharlaşamaz ve egzersiz anında stres artar. Egzersizde giysi faktörü Havanın sıcak olduğu süreçlerde naylon taytlardan kaçınılması, su kaybının mümkün olduğunca minimalde tutulması gerekir. Yazın ter emici merserize, kışın ise pamuklu giysiler, egzersiz performansı açısından büyük katkı sağlar. Aynı zamanda su kaybından kaynaklanacak olumsuzluklardan da korunmuş oluruz. Sabahları erken uyanıp kendilerini çok enerjik hissedenler egzersiz tercihini sabahtan yana kullanabilirler, bir şartla... Kişide bir şeker düşüklüğü (hipoglisemi) yoksa sabah kalkınca metabolizmanın su ihtiyacını karşıladıktan sonra; bu da oda sıcaklığında bir bardak su içimidir. Deliksiz uyku ise... O zaman düzenli olarak egzersiz yapmalısınız. Ama bu yapılan egzersiz saati kesinlikle uyku öncesine yakın olmamalıdır. En uygun saatler, öğleden sonraki saat dilimleridir. Bu saatlerde egzersizle artmış vücut ısısında bir düşüş meydana gelir ve uykuya dalış kolaylaşır. Eğer düzenli olarak o saate yaşantınızda sadık kalıyorsanız, sağlık açısından da herhangi bir probleminiz yok ise sabahın 06:00'sında da egzersiz yapabilirsiniz. Ama öncesinde 5-10 dakika germe çalışmaları yaparak kaslarımızı hazırlamak şartıyla... Sağlıklı hayat için egzersizi yaşantınızla bütünleştirin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.