Tavan yapmış koruma içgüdüsünden kaynaklanan paranoya bazlı tembihler... Tıpkı diğerleri gibi annemde de bolca mevcut. Bense hiç sevmem Sadettin Teksoy tarzı şehir efsanelerini. Yok küçük bir çocuk bakkala yoğurt almaya gitmiş de, heveslendiği leblebi tozları gözüne kaçmış da, o sırada kaçırmışlar da, kolunu bacağını kırmışlar da dilenci yapmışlarmış mış... Büyüdükçe hikayelerde "Nuri Alçolar ölmedi yaşıyor" teması ağır basmaya başlar. Tazenin teki sunulan çiçeği koklamış mış da, bayılmışmış da, kaçırmışlarmış da kötü yola düşürmüşlermiş miş... Yahu anne, sarraf olamadıysam da az çok insandan anlarım. Dünyayı turladım, yaşı başı aldım, kahküllerin oraya da iki tel beyaz attırdım yapma etme... *** Diz altı viskon eteği, sünmüş kazağı, bulaşık yıkamaktan matlaşmış burma bilezikleri, gülerken hoplayan göbeği ve ağzında sinyal veren altın dişiyle tipik bir teyzeydi. Nişantaşı'ndaki ünlü dişçinin bekleme salonunda oflayıp puflayan şöhretlerin içinde de tek gülümseyendi. "M. mahallemizin çocuğuydu, şükür okudu diş hekimi çıktı. Yoksa bizim maaşla böyle yerlere nasıl gelelim? Taşındım ordan, on iki yok onüç sene oldu ama komşularım çok iyiydi yavrucuğum. Yapıversin kerata artık F.... teyzesinin dolgusunu keh keh. Siz ne iş yapıyorsunuz güzel yavrum?" Yanındaki genç kız teyze kadar rahat görünmüyordu. Çalıştığı muhasebe bürosundan izin alıp ona yol arkadaşı olmuştu. Yardımsever olabilirdi ama sevimsizdi: Kapıda bekleyen korsan taksinin dönüş parası içine dert olmuş söylenip duruyordu. Elektrikler kesildi. Koro halinde "Aaooovv" sesi yükseldi, biraz beklendi, gerçi saat de kimsenin umrunda değildi, teyzenin muhabbeti iyiydi. Mekan birer ikişer terk edilirken teyze varsa aynı yöne gidecek birileriyle yol parasını paylaşmayı teklif etti. Ben ve yine o tarafta oturan iki bayan sıkış tıkış arabaya doluşuldu, gidildi. Şişman olduğu için öne oturan sevimli teyze boynunu döndüre döndüre yol boyunca bize yemek tarifleri ve menkıbeler anlattı. "Evine kadar bıraksaydık yavrum geç oldu bak!" ısrarları arasında hesap kitap yapıldı, dörde bölünen yol parasını verip taksi durağında indim... *** İki gün sonra yine akşam vakti dişçide randevum vardı. Her zamanki gibi arabesk kralımızın da önceliği. Sıramı kaptırmış olmanın sinirini mutfakta çay ve kaynanasını çekiştiren sekreterle geçiştiriyordum ki... Pat diye kapı aralandı. Dişçi M. "Sakın dışarıya çıkma F. burda!" dedi. -O kim ki? -Yahu o konuşkan teyze dediğiniz. Çıkma sakın dışarı. -O niyeymiş? -Yahu çıkma dedim o kadar! -Sen benim sıramı o teyzeye vermek için yapıyorsun ama bu sefer kaptırmaa... M. lafımı bitirmeden kapıyı kapatmıştı. Adamın atmış benzinin hatırına yarım saat bekledim. Sekreter, teyzenin gittiğini söyledikten sonra hakkım olan açıklamayı almak üzere dişçi beye yöneldiğimde "Anlamadın mı?" dedi. Neyi anlamadım ki? "Gerçekten anlamadın mı?.." Hayıııır... "F. şeyci..." dedi. Neyci? F. neciydi, neler oluyordu? "F. Avrupa yakasının en ünlü kadın satıcısıdır. Beş yıl içerde yatmışlığı bile var. Seni sorup duruyor geçen günden beri" dedi. Şok!.. Kabul anlayamadım! Diş tedavisi yarıda kaldı, detaylar beni daha da şok etti, bu hikaye de burada bitti. Gökten üç elma falan değil başıma tek bir levha düştü. "Anneler doğru söyler" > Ninem diyor ki: Arı söğüdü, akıllı, öğüdü sever. > Profesör Mualla: Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez. Halime Gürbüz ----------------------------- >> 'İnce' hastalığa yakalanmayın! Zayıf olma isteğinin, yemek yeme dürtüsünün önüne geçtiği günümüzde, tüm dünyada "incelik takıntısı" gözleniyor. Genellikle kişiler kendi bedenlerine karşı, gerçek dışı bir beklentiye giriyor ve inatçı bir şekilde "yemiyor". Yeme bozukluklarının giderek arttığına dikkat çeken uzmanlar, bunun sebeplerinin başında sosyo-kültürel etmenlerin geldiğini söylüyor. Yapılan araştırmalar, diyetin özellikle ergenlik döneminde ortaya çıktığını ve yeme bozukluklarının bu yaşlarda belirginleştiğini gösteriyor. Diyetin işlendiği makale ve yayınların sayısındaki artış, basın ve televizyonda ideal güzellik kriterleri konusundaki baskı ise kişi üzerinde önemli etkiler bırakıyor. Sunulan güzellik kriterleriyle bedenini kıyaslayan kişi, kendini yetersiz, çirkin hissedip diyete başlıyor. Kimi durumlarda bu, ölümüne girişilen bir zayıflama sürecine dönüşebiliyor. Yeme bozukluklarının birçok ayrıntılı sınıflaması olsa da en sık rastlanılan ve daha fazla tanınanları; anoreksiya nervosa, bulumia nervosa ve aşırı yeme bozukluğudur. Peki bunlar hakkında yeterli bilgiye sahip misiniz? İşte uzmanların ağzından yeme bozuklukları hakkında bilmedikleriniz... Yeme bozuklukları Yeme bozuklukları, vücut ağırlığı takıntısı, vücudun şekli ile ilgili olumsuz düşünceler ve beraberinde getirdiği duygu bozukluklarının olduğu özel bir hastalık grubudur. Bu tür bozukluklar kişinin genel vücut sağlığını etkileyecek kadar güçlü olan hastalıklardır. Anorexia Nervosa (Anoreksi), Bulimia Nervosa (Bulimi) ve Sınıflandırılamayan Yeme Bozuklukları olarak ana üç gruba ayrılır. Anoreksi, yemek yemeyi tamamen durdurma; Bulimi, aşırı yemek yeme ve sonrasında bu yenilenleri çıkarma girişimleri olarak tarif edilebilir. Bulimi nöbetlerinde kişi belli bir insanın yiyebileceği miktarın çok daha fazlasını kısa zamanda yer. Kişi yemek yeme ihtiyacını ve doygunluğunu hissetmez ve denetleyemez. Anorekside de kişi yaşı ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kiloda olmaya çalışır, ancak ne kadar kilo verirse versin normal kiloda olduğunu kabul etmez. Bulimik kişi yedikten sonra kilo alma kaygısına kapılır ve bundan sakınmak için parmaklarını gırtlağına yerleştirerek kusma refleksini başlatır ve midesindekileri boşaltır. Ya da ilaçlarıyla bu gıdaları vücudundan uzaklaştırmaya çalışır. Sınıflandırılamayan yeme bozuklukları ise aşırı yemek yeme, ancak daha sonra bunu çıkarma girişiminde bulunmama, yemeği çiğnedikten sonra yutmadan çıkarma ve diğer normal dışı yemek yeme alışkanlıklarıyla seyreden özel bir yeme bozukluğu türüdür. Toplumun yüzde 10'unda görülür. Kimlerde sık görülür? Genç kızlar ve daha az oranda genç erkekler sıklıkla diyet yaparak hayal ettikleri kişinin vücut yapısına kavuşmaya çalışırlar. Bu, erişkinliğe adım atma sürecinde hemen herkesin yaşadığı normal bir durumdur. Ancak bazı risk faktörleri ve özellikle de vücudun görünümü hakkındaki önyargılar güçlü olduğunda vücut imajı hayatın odak noktası olmaya başlar ve bu da yeme bozuklukları oluşmasına sebep olur. Kişilik bozukluğu, yeme bozukluğu geliştirme açısından ciddi bir risk faktörüdür. Yeme bozukluğuyla beraber olan kişilik bozuklukları arasında en önemlileri çekingen tip, borderline tip ve narsistik tip kişilik bozukluklarıdır. Çekingen tip kişilik bozukluğunda eleştirilmekten, beğenilmemekten ya da reddedilmekten aşırı korku durumu vardır. Bu sebeple de toplumsal ilişkileri mümkün olduğunca sınırlama söz konusudur. Borderline tip kişilik bozukluğunun en temel özellikleri kişilerarası ilişkilerin tutarsız olması, öfkelenme duygusunu kontrol edememe, kendine zarar verici davranışlarda bulunma, kendini tam olarak algılayamama, tekrarlayan intihar tehditleri ya da girişimleridir. Narsistik tip kişilik bozukluğunun en temel özellikleri ise kendisini olduğundan daha üstün ve önemli görme, özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna inanma, küstah davranışlar sergilemedir. Sonuçları Bulimik yeme bozukluğunda diş problemleri, kullanılan ilaçlara bağlı olarak şişkinlik, su tutulması ve vücutta ödemlere sık rastlanır. Aşırı kusmaya bağlı olarak sıvı ve elektrolit kayıpları, halsizlik, mide problemleri, yemek borusunda aşırı kusmaya bağlı divertikül (fıtıklaşma) ve yara, aşırı ishale bağlı rektumda incelme sık görülür. Anorekside ise durum daha ciddidir ve ölüm riski %4-20 arasındadır. Anoreksi uzun süre devam etiğinde beyinde ve sinir sisteminin diğer kısımlarında kalıcı hasarlara sebep olabilir. Eğer siz de yeme bozukluğu problemi çekiyorsanız bir hekime başvurun. Ünlülerin derdi Christina Ricci 14 yaşındayken Anorexia'ya yakalandığını söyleyen ünlü aktris, hastalığının kronik döneminde üç günde bir tek öğün yemek yediğini, bunun yanında kilo vermek için her gün 6 mil koştuğunu söyledi. Christina ayrıca, vücudundan nefret ettiği için kendine zarar verdiğini de itiraf etti. Leydi Diana Blumia'dan mustarip en ünlü isim Prenses Diana'ydı. Hastalığın kendisinde özgüven eksikliği sebebiyle geliştiğini söyleyen Diana, buna Prens Charles'la evlenmesiyle birlikte çevresini saran yoğun baskıların sebep olduğunu ifade etmişti. Victoria Beckham Otobiyografisinde Spice Girls grubunda olduğu dönemlerde yeme bozukluğu hastalığından mustarip olduğunu yazan Victoria Beckham, Geri Halliwell'in kendisini sıvı besinlerle beslenmesi için teşvik ettiğini uzun süre yeme bozukluğu yaşadıktan sonra artık bu hastalığın üstesinden geldiğini söylüyor. Jane Fonda Bulimia ve Anorexia'yla 25 yıllık bir savaşı herkesin gözü önünde itiraf etmek pek de kolay bir şey olmasa gerek, ancak Jane Fonda'nın yaptığı kelimenin tam anlamıyla bu. Fonda, 25 yıl boyunca endişe ve korku duymadan ağzına dolu bir çatalı götürmediğini söyledi.