Harçlık Canavarı: Kapı çalınır, mercekten bakılır. Bir şey görmüyorsanız onlardır! Bunlar; bayram, neşe, hediyeleşme üçlüsünü keşfetmiş, mevcut otorite boşluğundan faydalanıp ceplerini tombikleştirmeye ant içmişlerdir! Ufak çetecikler halinde gezerler. Arefe günü oluşturdukları BHTK'nın (Bayram Harçlığı Tespit Komisyonu) belirlediği "temizinden beş kağıt" hayalleriyle yaşar, bayram sonu ganimeti tasoya, çikolataya yatırıp maytap patlatırken komisyonu lağv ederler! Bunlar yuvada öğrendikleri son şarkıyı teyzelere söyleyen o muhallebi çocuklarından değiller bir kere! Dolayısıyla el öpücünün eline mendil, çorap, şeker tıkıştırıp töreni geçiştiremezsiniz. El öpe öpe, çene-alın kombinasyonu ile olayı şartlı reflekse bağlamışlardır. El öp; çene-alın, çene-alın, çene-alın... Çıkar kokulu, ama yine de çok masum o ifadeyle suratınıza bakar. Sonra, gözler yere doğru iner. Zaten bel hizanıza gelen el öpücüğünün bu masum yavru imajının altında cepten çıkacak miktarı daha net görme isteği yatmaktadır. "Abi, bir yerden para bekliyorum" diyemezsiniz. Kaçarı yok! Verin kurtulun... Bebiş: Bu bebe daha yeni yeni yürüyordur. Penguen stili yürüyüşüyle bezini de haşırdata haşırdata büyüğe yaklaşır. Baba yardımcı olur, eli alır sırıtarak; "Öp! Hadi öp kızım/oğlum dedeyi" der. Bebenin suratında, manası kendinden menkul sabit bir bakış hakimdir. Bebe bekler... Vee "Mop!" sesi eşliğinde öper. Herkesin yüzünde bu küçük yavruya geleneklerimizi aşılamış olmanın saadeti ışıldar. Çocuğun yüzünde ise o manasız ifade bakidir. Kimin elini öptü, yaptığı hareket neydi, bu eylem kaç yüzyıldır tekrarlanmaktaydı ve atalarının ruhu şad olmuş muydu en ufak bir fikri bile yoktur. Onun içindir ki o, "Mop" efektli el öpmenin ardından, size "Bidi, kaka, mama" gibi bir kelimecik söylerse bozulmayın, kişisel almayın. Olay, verilecek harçlık noktasında düğümleniyor. Bebeye neşeyle vereceğiniz harçlık ya babaya dönüşte sigara parası ya da köprü geçiş ücreti olarak hizmet edecektir. Dolayısıyla çocuğa hayrı olmayacak bu eylemi küçük miktarlarla geçiştirmekte fayda vardır. Ha bu arada bozuk para vermeyin. Yutar mutar, bir de başınıza iş almayın bayram üstü... Cins: Bunlar utangaçtır. Biraz da isteksiz. Anne; "Ama bak o abla... Büyüklerin eli öpülür yavruum. Utanıyor keh kih" Babası ittirir, çocuk babasının bacak arasında kendini geri ittirir. Bu çekişme sonucunda ya cesareti birden toplar ve ok gibi fırlayıp eli öper ve babasının bacak arasına kaçar. Zorla harçlık verilir, zorla şeker tutulur. Hatta şekerlik havada uzun süre kalır. Israr edersiniz, "Alsana canım, alsana..." Bir de bunlar kendilerini anneye geri geri yaslar. Uğraşmayın derim. Şimdiden naz yapıyor. Duygusal şantajı öğrenmiş velet. Ama üzerine de gitmeyin. Bu tipler, üzerlerinde baskı hissedince kaşla göz arasında koltuk arkasına saklanıp çişini de edebilir! "Sana ne be, cadı! Ne uğraşıyorsun bayram çocuklarıyla?" diyenlere lafım yok. Ama sayın ağabeylerim, ablalarım bi müsaade edin açıklayayım. Verin! Sevgi, sıcak bir tebessüm, üç beş kuruş, şeker, anlamlı minik bir hediye. Benim itirazım yaş sınırlamasına. Devletimiz el uzatsın; bayram harçlığı çocukluk geleneği olmasın, nostalji raflarında kalmasın. Halkımız; "Yahu o kadar büyümedim bana da bayram harçlığı verin!" diye bağırttırılmasın. Zaten bayanların yaşı yoktur. Kıskanıyor muyum ne? Ninem diyor ki: Saman pazarında mücevherin kıymeti olmaz Profesör Mualla: Ağzında bal olan arının, kuyruğunda iğnesi vardır Halime Gürbüz ------------------------------------------------ Et nasıl pişirilmeli Kurbanlık etlerin pişirilmesinde haşlama, ızgara gibi yöntemler tercih edilmeli; kızartmalardan kaçınılmalıdır. Çünkü çok yüksek ısıda, uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi, çeşitli 'kanserojen maddelerin' oluşumuna yol açabileceğiiçin tercih edilmemelidir. Etler sindirimi zor olan besinlerdir. Yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki sertlik; hem pişirmede, hem de sindirimde zorluğa yol açar. Bu nedenle özellikle mide-bağırsak hastalığı olan kişiler, kurban etlerini hemen tüketmemeli, buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra, haşlama veya ızgarada pişirme yöntemiyle yaparak tüketmelidirler. Hastalar dikkat Yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içeriği daha yüksek olduğu için; kalp-damar hastalığı, diyabet (şeker hastalığı) ve yüksek tansiyonu olan kişiler, Kurban Bayramı'nda yağsız veya az yağlı etleri tercih etmeli, kısıtlı miktarlarda tüketmeli, aşırıya kaçmamalıdırlar. Etlerin pişirilmesinde haşlama, ızgara gibi yöntemler tercih edilmeli, kızartmalardan kaçınılmalıdır. Çok yüksek ısıda, uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi, çeşitli 'kanserojen maddelerin' oluşumuna neden olabileceği için tercih edilmemelidir. Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi veya tüketilmesi, besin çeşitliliğinin sağlanması açısından sağlıklı bir yöntemdir. Et ile yapılan yemekler kendi yağı ile pişirilmeli, ilave yağ eklenmemelidir. Özellikle kuyruk yağı veya tereyağının et yemeklerinde kullanılmasından kaçınılmalıdır. Etler ızgarada pişirilirken, etle ateş arasındaki uzaklık eti yakmayacak, 'kömürleşme' sağlamayacak şekilde ayarlanmalıdır. Haşlama faydalı Yüksek ateş yüzeydeki proteinleri aniden katılaştırır ve ısı etin iç kısmına ulaşamaz. Etlerin iç sıcaklığı en az 75 derece olmalıdır. Çok yüksek ısı, etin dış yüzeyinin yanmasına ve su kaybının fazla olmasına yol açarak besin ögesi kaybını artırır. Etlerin haşlanarak pişirilmesi, sağlıklı olmasının yanı sıra ette olması muhtemel 'bağırsak parazitlerinin' insana bulaşmasını da büyük ölçüde engeller. Buzlukta uzun süre saklanabilir Öncelikle kurban etleri; büyük parçalar şeklinde değil, birer yemeklik olacak şekilde küçük parçalara ayrılmalıdır. Sonra buzdolabı poşetine veya yağlı kağıda sarılmalı ve buzdolabının buzluk bölümünde veya derin dondurucuda saklanmalıdır. Bu şekilde hazırlanan etler, buzlukta (-2 derecede) birkaç hafta, derin dondurucuda ise (-8 derecede) daha uzun süre ile saklanabilir.Etler kolaylıkla bozulabilen, riskli besinlerdir. Etlerin dondurulduktan sonra tekrar çözdürülmesi, bazı 'mikroorganizmalar' için üreme yeri oluşturur ve bu da sağlığımızı tehdit eder. Çözdürülen et hemen pişirilmeli, tekrar dondurulmamalıdır. Çözdürülmek istenen et, 'oda ısısında açıkta bırakılacak şekilde değil', yine buzdolabının alt bölmesinde çözünmesi sağlanmalıdır. Derin dondurucuda saklanan etin, buzdolabının sebzelik kısmının üstüne konularak çözünmesi beklenebilir. Etin çabuk çözünmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözdürme, oda sıcaklığında bekletme gibi metotlar; insan sağlığı açısından tehlikeli sonuçları da beraberinde getirmektedir. ------------------------------------ Göz makyajının HİLELERİ Küçük gözler: Göz kapağına biraz ışık vererek, kalan kısım geride duruyormuş gibi bir illüzyon yapmak gerekir. Koyu renk bir farı göz etrafına sürün. Farı göz pınarlarına sürmeyin. Gözün bittiği yere yakın olan kısma farı koyu sürün. Farı ince bir şerit halinde göz altına da sürün, ancak göz pınarına kadar gitmeyin. Tekrar göz kapağına çıkarak, göz pınarının olduğu kısma açık renkte bir far sürüp, bunu göz kapağının yukarısına doğru yayın. Rimelle kirpikleri belirginleştirin. Yakın gözler: Gözler birbirine yakınsa, makyaj gözün dış kısmına ağırlıklı olarak yapılmalıdır. Farı göz kapağının ortasından dışa doğru sürün. Göz kapağında oluşan kat kısmına da bir çizgi çekin. Bu da farla aynı noktadan başlayıp dışa uzansın. Rimeli gözün bittiği taraflara ağırlık verecek şekilde sürebilirsiniz. Patlak gözler: Göz kapağınıza koyu renk ve mat bir far sürün. Farı kaşlara doğru ve ayrıca gözün dış kısmında, altta kalan kısma da biraz yayın. Kaş altına kullanacağınız rengi ten renginize yakın olsun. Göz kapağı katını ise koyu bir renk yardımıyla belirginleştirin. Kirpiklerinizi kıvırtın ve bolca rimel sürün. Şiş gözler: Göz kapağını belirsiz kılmak için farı kaşlara doğru ve ayrıca gözün dış kısmında, altta kalan kısma da biraz yayın. Kaş altına kullanacağınız rengi ten renginize yakın olsun. Göz kapağı katını ise koyu bir renk yardımıyla belirginleştirin. Kirpiklerinizi kıvırın ve bolca rimel sürün.