Beklentileri budamak

A -
A +

Ah şu bebekler... Tozpembe ya da havacı mavi... İki ters bir düz, aralarda ponponlar pörtletilerek örülmüş bir yün başlığın içindeki o minik suratı... Pembe ayakları ve en büyüğü bezelye tanesi kadar ayak parmakları. Ondan tek beklentin var; olması. Sadece 'var olması'... Yattığı yerden kollarını, bacaklarını anlamsızca oynatıp durması, anne sütünden faydalanması, "bebekler gibi" uyuması ve gerçekçi olmak gerekirse ağlayıp durmaması. Ama fakat, "bebekler gibi" uyuma meselesi biraz karmaşık. Tam bir kırılma noktası. Bebek, karnı doyunca uyumak istiyor, ama heyhat!.. O minik sindirim sisteminde, hiç de minik olmayan bir 'beslenme ertesi kilitlenmesi' yaşıyor. O (az önceki) şirin minik bebekten onca sesin nasıl çıktığını dehşetle kavramaya çalışırken tek bir noktaya kilitleniyorsun. Onu oradan çıkarmak! Evet, onu oradan çıkarmalısın. Bebeği de anneyi de aileyi de konu komşuyu da kurtarmalısın, yahu bir şeyler yapmalısın. İşte, bu nokta biz insanoğlunu beklentilerin ehemmiyetini tüm çarpıcılığıyla vurgulamakta azizim... Yorum zamanı değil, tek noktaya kilitleniyorsun. Omzuna yatırıp sırtını ovalıyor, pat patlıyor, ağlamayı durdurmak için kucakta bebek zıplıyor, kendince komiklikler yapıyorsun... Olmuyor! Yatırıyor, karnını ovalıyor, sallıyor, masaj yapıyor, düz döndürüp ovalıyor, yan döndürüp ovalıyor, o ağlıyor sen geriliyorsun. Masaj yapıyor, kan ter içinde şarkı söylüyor, dua okuyor, sallıyor, ters döndürüp ovalıyorsun!! Ve... Ani bir sessizlik! Yüz yüzesiniz... Gözlerinin içine bakıyor... bakıyor... "Gırk!.." diyor!.. Ve sen buna çok seviniyorsun. Çok!.. Düşünün bir azizim. Kan ter içinde harcanan onca çabayı. Ödülün; üst ya da alt sindirim sisteminden tek bir rahatlama emaresi. Normal şartlar altında biri suratınıza karşı bunu yapsa haliniz ve hali nice olurdu? Ama şimdi seviniyorsun. Çünkü ondan beklentin buydu; rahatlaması! İnsanın beklentisi neyse, beklenen gerçekleştiğinde mutlu oluyor... Farklı beklentilere farklı mutluluklar... Ne ölmeden gömülmüşçesine yaşayacak kadar beklentisizlik, ne de düzenli hayal kırıklıkları yaşayacak kadar yüksek beklentiler... Umuttan sonra çaresizlikten önce arada bir doz en keyiflisi... Ni­nem diyor ki: Yumurtasına hor bakan civcivini cılk eder.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.