Beşli zigon sehpa

Sesli Dinle
A -
A +
Altılı Masa’nın adayı kim olacak, açıklandı açıklanacak derken masa devrileyazdı ya gı… Biri sandalyesini mi ittirmiş kaktırmış, notere kâtip mi olacakmış, o ona atarlanmış bu buna dalaşmış, masa sallanmış, öteki, sofrayı genişletecem diye hırs yapmış ay ne biliyim şekerim kafam şişti…
 
Altılı Masa, beşli zigon sehpa olarak devam eder, bize de kültürümüzü geliştirmek adına deyimlerin çıkış hikâyelerini öğrenmek düşer.
 
Öküz öldü ortaklık bozuldu:
 
Evvelce fakir bir köylünün çift sürmekte kullandığı bir çift öküzü varmış. Bunlardan biri ölmüş. Köylü, toprak ağasına giderek yalvar yakar bir öküz parası istemiş. Ağa, köylüye:
 
- Öküzün parasını ödeyinceye kadar hayvan ortak malımız sayılacak. Elli dönüm tarlamı süreceksin, ağılıma bakacaksın, harmanda yardım edeceksin, diyerek ağır şartlar ileri sürmüş.
 
Ağanın şartlarını kabul eden köylü ona kul köle olmuş. Fakat aradan üç yıl geçtikten sonra parasının yarıdan fazlası ödenen öküz, gördüğü ağır işlere dayanamayıp ölmüş.
 
Ağa, eskisi gibi köylüye angarya işlerini yaptırmak istemiş. Sabrı tükenen köylü yapıştırmış lafını “Ağam, gayrı öküz öldü, ortaklık bozuldu!”
 
Dingo'nun ahırı mı bu?
 
İstanbul'da ulaşım için atlı tramvayların kullanıldığı yıllarda iki at ile çekilen tramvaylara dik Şişhane yokuşunu çıkabilmesi için fazladan atlar koşulurdu. Azapkapı'da tramvaya eklenen takviye atlar, Taksim'de Dingo isimli bir Rum vatandaş tarafından işletilen ahırda dinlendirilir, sonra tekrar Azapkapı'ya götürülürlerdi.
 
Gün içinde sürekli atların girip çıktığı ahırın, bu durumu dolayısıyla girenin çıkanın belli olmadığı veya her önüne gelenin girip çıkabildiği yerler için "Dingo'nun ahırı" deyimi kullanılmaya başlanmıştır.
 
Ayvayı yedin:
 
Vaktiyle gurbette yaşayan bir ailenin evine hırsız girer. Hırsız, evi arar tarar çalacak hiçbir şey bulamaz. Sonra dolabı açar, dolapta üç tane ayva görür, ayvanın birini soyar yer, diğerini yerken komşuların ihbarı ile gelen polisler tarafından yakalanır.
 
Hırsız, mahkemede hâkime hiçbir çalmadığını sadece bir ayva yediğini, diğerini yerken yakalandığını söyler. Hâkim de hırsıza:
 
“Eğer ayvayı yememiş olsaydın, sana hırsızlığa teşebbüs etmekten ceza verirdim, hırsızlık eylemi gerçeklememiş olduğu için küçük bir ceza ile kurtulurdun. Ama ayvayı yediğin için, hırsızlık olayı gerçekleşmiştir. Eylem de gerçekleştiği için sana hırsızlara verilen cezayı vereceğim!” diyerek sanığa daha ağır bir ceza verir.
 
Bu olaydan sonra dilimize ayvayı yeme deyimi kalmıştır. Günümüzde bu deyim bir kişinin kötü duruma düşmesi mahvolması anlamını taşımaktadır.

Ninem diyor ki: Ekleme kuyruk tez kopar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.