Bizim bey tekaüt oldu!

A -
A +

Yılların alışkanlığı olsa gerek sabah erkenden uyanmış, terliklerini sürüye sürüye camdan hava ve yol durumuna bakmış, "Kapatamadık zamanında şuradan bir iki dönüm arsa" diye hayıflanmış, çayı ateşe koymuştur. Kahvaltı, gazeteler, ajans... Canı sıkılır bu amcaların. Kolay değil; Kemikleşmiş alışkanlıkları birden bire değiştirmek, "ha" deyince yetkin ve etkin konumu kısmen atıl olanıyla trampa etmek! Yakın bir akrabamızın emekli olması hasebiyle, hanım okurlarımızın korkulu rüyası "tekaüt" dosyasını sizler için hazırladık efendim... Daha faideli olabilmesi içün husus, iki ana başlık altında tetkik edilecektir. İlkin, "taze emekliler", müteakiben "Mütekaitler..." Taze emekliler "Sudan çıkmış Çipura" gibi bir süre çırpınırlar. Çiçek yetiştirme, resim yapma, bakırcılık sanatına bir iki çekiç darbesiyle katkıda bulunma telaşına kapılırlar. Arayış sürecinde serbest bırakmak, kanaatimce fazla üzerlerine gitmemek gerekir. İlk kural; sabır! Mutfağa dalacak, yemeğin tuzuna, nohudun ıslatım süresine, pilavın demine karışacak, yetmedi balkonda ızgara yapıp, "çekirdeklerini çıkardım reçel yaptım Feriha" minvalinde yardımlara imza atacaklardır. Duur, daha siz "ne anlıyorsun Necati şu kaaveden?" lafınızı çok arayacaksınız. Ama meraklanmayın, mutfağı kısa sürede boşlayacak, hayallerinin peşine koşacaktır. Şöyle Ayvalık'ta tek kat bir ev olsa, zeytin ağaçları arasında... Çardak da olsa önünde!.. Kablo yok mu alet çantasında çekseydi bir kırk vatlık ampul, atsa bir divanla bir tahta masa altına... Ohh, mis gibi taze hava. Domateslerin dibine bir iki çapa, şorlata şorlata asmanın altındaki arabayı yıkama. Hem hafta sonları çocuklar da gelir ha Feriha? Sakin olun! Hem belki taze hava size de iyi gelir ha? "Dedik sana, gel gidelim sayfiye yerinde yaşayalım! Şehir yerinde yetmiyor bir kuru emekli maaşı..." Tehlike çanları çalıyor. Günlük tempo ve akarın seviye kaybı bünyede sinir oluşturacak; ekmeğin fiyatına, elektrik faturasına, ona şuna buna tepkiler şiddetlenecek, kabaran girişimcilik ruhu başınızı nerelere vuracağınızı şaşırtacaktır. Fotoğraf şu; bacak bacak üzerinde, gözlük burun ucunda, katlanmış gazetenin destek aparatı olarak kullanıldığı bir diz üstü hesap kağıdı... Az çok bir çevremiz var, ikramiyeden artana hanımın bilezikleri eklesek, üç beş de çocuklar katsa... "Yahu Feriha, bir emlakçı/ bakkal/çiçekçi dükkanı/merkezi yerde bir büfe açalım diyorum. Aaa?Bayıldı bu yaa!.." Mütekaitler Ya çoktan sayfiye yerine yerleşmiş hatta ilk sene diktiği erik ağacı artık karta kaçmış ya da bu hayallerini rafa kaldırmıştır. Daha yavaş bir hayata alışmış, dahası tempo hızlı bile gelmektedir. Bulmacaları tek gözü kapalı, sağdan yukarı bile çözebilmektedir! Kimi girişimcilik serüvenini tüketici gazetesinde "devren satılık" ilanıyla noktalamış, kimi ise kariyerini eli belinde "dağıtmadan taşı şu kömürleri" üslubuyla apartman yöneticisi olarak sürdürmekte ve site yönetimini ele geçirmeyi hedeflemektedir. Kimi de sırtında hanımın ördüğü orlon süveter sırtında konaklama süresi uzuuun süren esnaf ziyaretinde bulunurlar. Siz de duruma alışmış, zorlu yılları atlatmışsınızdır. Üç ayda bir banka kuyruklarında, nadiren de olsa trafikte rastlanırlar. Siz de o da yavaş hayata alışmışsınızdır. Alışmış, sarp geçitleri ve zorlu yılları atlatmışsınızdır. Siz de artık otomatiğe bağlamış kontağı çevirir çevirmez "yavaş git Fehmi" deseniz de demeseniz de yavaş gidecektir. Emniyettesiniz korkmayın, hatta emniyet şeridindesiniz! Hasılı, onlara da eşlerine de Allah kolaylık, huzur ve sağlık versin diyor, ellerinizden öpüyorum... ------ Ninem diyor ki: Ağzı yımbırdayanın sırtı gümbürder ------ Profesör Mualla: Bir meslek hayatın korsesidir

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.