Her çocuk bir değil. Laftan anlayanı var, anlamayanı var. Şöyle sağlam bir sopayı hak eden veletleri haklamak evde, kuytuda kolay ama ya sokakta, toplum ortasında? Zor, zor olmasına ama onun da kolayı var. İşte teknikleriyle kamusal alanda çocuk pataklama; Üst baş düzeltir ya da temizler gibi yaparak hırpalama yöntemi; En eski ve etkin yöntemdir. Yalnız burada önemli nokta şu; çocuk onu hırpaladığınızı anlayacak ancak çevre uyanmayacak... Yüzünüze bir tebessüm kondurun. Eğer cevre çok duyarlıysa, önce çocuğun üzerine bir şey dökün, sonra da temizler gibi yaparak güzelce tartaklayın. Bunu yaparken, hangi suçundan dolayı tartaklandığını bilmesi gerekir ancak dikkatli ve hassas olun. "Yanımdan ayrılma, senin için endişeleniyorum" havalarında koldan çekme hareketi; Bu teknikte kritik nokta, çocuğun elini sıkmak ve gittiğiniz yöne doğru sürüklemektir. Hem bileğe hem de kola aynı anda baskı yapabildiği için çok etkin bir harekettir. "Yavrucuğum kaybolursun diye dertlendim" şeklinde bir surat ifadesiyle desteklenmelidir... Mıncıklayarak sevme; Her zaman geçerli tekniktir. 'Çocuğu o kadar seviyorum ki, mıncıklamadan duramıyorum' havası verir. Bu hareketin önemli detayı; 'hanimiş benim bitanem' gibi yüzde pişkin ama sevimli bir ifade olmasıdır... Seni gidi kerata; Bu hareket, enseye veya kafaya vurma olarak da düşünülebilir. "Seni gidi seniii" diyerek çocuğun ense köküne sert ama ani bir darbe yapıştırın! Yalnız dikkat edin, vurup çekme şeklinde olmalı. Yoksa çocuk çok öne fırlar ve çevrenin dikkatini çeker. Hareketi geliştirmek için evde çocuğun bacağında denemeler yapın. Tok bir ses alıyorsanız, yanlış yapıyorsunuzdur. Ses ince olmalı, parmak şıklatma sesinin üç nota ustu idealdir. Tam olarak uygulandığında mükemmel bir tekniktir; hem çevreye çocuğu çok seven kişi imaji verirsiniz (ki doğrudur da bu), hem de çocuğa ağrı sizi yaşatmadan, geçici acıyla doğruyu öğretirsiniz. Ve şimdi... Biliyoruz ki şiddet, maalesef yıllardır var olan deşarj ve iletişim şekli. Çoğumuz, ilkokul sıralarında şiddete dayalı eğitim gördü. Eli cetvel kızarığı olmayan çocuk neredeyse hiç yoktu. Sıra dayağıydı, 2 kere 2'yi bilemediğimizde bize dayatılan. Evde ise, ödevden sıkılıp boş duvarlara daldığımızda annemizin terliğiydi ensemizde, sırtımızda patlayan... Karnede zayıf olduğunda babamızın elini öpemedik çünkü bizi tokatlamakla meşguldü... Vura kıra eğitildik! Henüz alfabeyi çözme aşamasında şiddetin içindeki 'ş' harfini tanıyamadan, ne olduğunu öğrendik. Hani yani tam da okulların açılma haftası diyorum... Gelmiş, geçmiş ve tüm olası şiddet vaka ve girişimlerini 'şiddetle kınıyorum'... Ninem diyor ki: Demir dövülerek çocuk sevilerek işlenir.