Olay! Olay! Gizli rapor basına sızdı! Tıp dünyasının, Türk çocuklarında zekâ fışkınlığına dair hazırlattığı bir rapor ortaya çıktı. Şok! 0-6 yaş bebelerin "Çitilenebilir veletler" olarak tanımlandığı raporda; ekstra zekânın sebebi, annelerin çocuklarını gıcırdayana dek yıkaması olarak açıklanıyor! İşte o gizli rapor! Türk annelerinin geleneksel çocuk yıkama tekniklerinin, dünyaca kabul gören sudan geçirme işleminden farklı olduğu tespit edilmiştir. Suyun haşlak gücüne dayanan bu zekâ ve kişilik gelişim disiplini, 'Çoklu zekâ Kuramı'nı temel alır. Mantıksal-Doğaya dönük zekâ etkisi: Çocuk banyoya tıkılır, fatura kabarık gelmesin diye önceden yüz küsur dereceye kaynatılmış suyla bir tur haşlanır. "Sıcaaaaakh!" mı? Kamburlaşmış bedene tek tas soğuk suyla dik konum kazandırılır! Sıcaksa yanarsın soğuksa üşürsün. Mantıksal ardışıklık keşif yetisi kazanıldı bile! Tahtakale döviz piyasasından daha kaotik davranan su ısı değeriyle çocukta doğaya karşı hızlı bir savunma gelişir. Artık sal gitsin, sirkeci trafiğinde de, Kenya Serengeti düzlüklerinde de yaşar... Sosyal zekâ-içsel zekâ etkisi: Bereketli ve gerektiğinde kısa menzilli etkin silah olabilme marifetli "kalıp sabun" kullanılır. Anneler pisliği sevmez, pisleri de!.. Silmek ovalamak rahatlatıyor da, anlıyor musun? Çocuğunu Nazilli basması çitiler gibi yıkar. Kafa bir oraya bir buraaayaaa gider. Buharın da etkisiyle yumuşayan bellek, tüm kabahatleri itiraf, nasihatleri idrak eder konumdadır. Beklenmedik anlarda, ki kesin hak etmiştir velet, mis kokulu sabun "taak" diye kafaya iner. İşe de yarar. Akşama kadar dil dışarıda, mahalleyi birbirine katmış Kudurcan, tek sabun köşesi darbesiyle gayet sanatsal kaygılar taşıyan bir yavrucak haline gelir. Kafasından süzülen köpüklerden eser bile tasarlar! Dilsel zekâ etkisi: Çevik, zeki ve savaşçı Türk ırkının antropolojik kanıtı bu anneler (tek kol kas yapmıştır dikkat ederseniz) gözenekler iyice açılsın diye keseyle çocuğa girişir. Gözeneklerin açılması demek, zihnin açılması demek. Tek yöntem; işkembe temizler gibi keselemek! Sırt, kol,bacaklar zımparalanır, surat ovulur, artistik bir iki yer silme hareketiyle final yapılır. Dibi tutmuş tencere muamelesi gören zavallının yardım çığlıklarına, uzun oturan babadan cevap gelir: "Gedrroora kannncan paaa!" Gözyaşı, salya ve köpük işgalindeki velet derhal şifreyi kırar, kelime öbeklerini seçer ve mesajı alır: "de- get- or-dan-yıkanı-can sıpa, yardım yok!" Ritmik zekâ ekisi: Banyo süresince anne bilinçli olarak hamam tası ile kelle arasındaki güvenlik mesafesini ayarlayamıyormuş gibi yapar. Vurur! Aslında yaptığı; hamam tasıyla (naylon maşrapa, ufak yoğurt kutusu da olur) tıpkı bakırı işleyen zanaatkar çekiç darbeleri gibi kafatasına en uygun formu kazandırmaktır. Başın arkasındaki 'Türk kemiği' (ki, literatürde buna 'tampon bellek' deniyor) belirginleştirilir. Arada kovadan taşan, musluktan damlayan soğuk su ayağına sıçradıkça çocuğun refleksleri geliştirilir. Banyodan sonra rengi de değişir. Bu sancılı "yıkanma" sürecini yaşayan yavru, büyüdüğünde töbe bir daha ne kafayı ne beyni kolay kolay yıkatmaz. Bedensel zekâ etkisi: Kaygan zeminde dengeyi kaybetme, yarı burgu hareketiyle anne eteğine yapışma, eteği ıslatmamaya itina (şaplağı yer yoksa) ele gelen örme lifi, sabunu havada dönderme ve en kritiği leğenin yakınlarındaysa kutsal kaseyi sobaya yapıştırmadan sabit konuma gelme gayreti. Bedensel zekâ tavan yaparken denk geldiğim kadarıyla anahtar kelime "Annö annöağ"dır. Görsel zekâ etkisi: "Parlatır, partalır..." Göze sabun kaçtığında kullanılan hafif tesirli bir anne tesellisidir. Parlatır, hatta yuvalarından oynatır. "Eğ başınııı!" talimatıyla boca edilen su ve kafadan surata sıyırttırma hareketinin ardından açılan gözler fıldır fıldırdır! Dünyanın hiçbir yerinde donuk bakan ve son hareketten ders almış biri olarak atalarından gayrisine başını eğen bir Türk evladı göremezsiniz!. Bu yazı, bir çift 'akıllı bakan' göze muhtaç bünye tarafından gurbet elde kaleme alınmıştır. Ben tezimi düz mantıkla buralara kadar ilerlettim, Allah utandırmasın. Üçle beşi hesap makinesiyle toplayıp dünya yönetmeye kalkan zihniyetlere, gerekli hareketlerle birlikte derim ki "Sefaaaam olsun!" > Ninem diyor ki: Doğurduğun övülmeli, yoğurduğun yenilmeli > Profesör Mualla: Eğilmeyen başın ayağı öpülür * Halime Gürbüz ------------------------ > Mutfağınıza göre buzdolabı seçin! * İstenilen özelliklere sahip, ihtiyaca uygun ölçülerde ve mutfağa en iyi uyabilecek model araştırılmalıdır. Bunların ardından istenilen diğer özelliklerin bir araya geldiği ve ekonomik elektrik tüketen bir buzdolabı seçilmelidir. Yeni bir buzdolabı alırken mutfak ölçünüzden teknik servise kadar birçok noktasına dikkat etmeniz gerekiyor. Çalışma ömrünün sonlarına gelen bir buzdolabının bozulmasını beklemek yerine, değiştirmekle birçok sıkıntı ve fazla ödemelerden kurtulmak mümkündür. Çünkü yeni bir buzdolabı 8-10 yaşında olandan çok daha az enerji tüketecektir. Buzdolaplarının verimli kullanılmasında düzenli bakım esastır. Düzenli bakım programı sistemin verimliliğini arttıracak ve aletin ömrünü uzatacaktır. Buzdolabının etrafı toz ve hava sirkülasyonunu etkileyici diğer maddelerden uzak tutulmalıdır. Hava ne kadar rahat sirküle ederse, serpantinler de ısıyı o kadar iyi yayacaktır. Fırın ve diğer ısı kaynaklarından gelen sıcak hava, buzdolabınızın serin kalmak için daha çok çalışmasına neden olacaktır. Bu sebeple buzdolabınızı, güneş alacak yere, soba veya radyatör yanına yerleştirmemelisiniz. Buz kalınlığı Koruyucuların kalınlığı arttıkça, buzdolabı içindekileri serin tutmak için daha çok çalışacaktır. Buzdolabına koymadan önce, gıdaların fazla olan paketleri çıkarılmalıdır. Boşluk kadar enerji tasarruf edeceğinden ince plastik filmlerin kullanılması daha iyi olacaktır. Buzdolabındaki derin dondurucudan çıkaracağınız donmuş bir malzemeyi bir gün önceden alarak buzdolabınıza koyunuz ve orada çözülmeye bırakınız, dolayısıyla dolaba soğukluk vereceği için buzdolabınızın daha az enerji harcamasını sağlamış olursunuz. Yani buzluktaki malzemeyi doğrudan açığa koyarak enerji kaybına sebep olmayın. Buzdolabınızdaki buz kalınlığının 5 mm'yi geçmemesine dikkat ediniz. Kapı kullanımı Buzdolabının dondurucu ve gövde kapısının açılıp kapanması esnasında önemli ölçüde soğuk hava kayıpları olur. Bu yüzden kapıları mümkün olduğu kadar az açık tutmaya özen gösterilmelidir. Buzdolabına sıcak malzeme koymayınız. Aksi halde üniteniz ısıyı uzaklaştırmak için daha uzun süre çalışarak enerjiyi fazla tüketecektir. Sıvı yiyeceklerin üzeri kapatılmalıdır. Aksi halde dolabın içindeki nem oranını arttırarak kompresörün daha fazla çalışmasına neden olur. > Losyonunu kendin yap! Cildinizi besleyen, yumuşatan, doğal bir losyon yapmak ister misiniz? Hem ekonomik, hem de tamamen organik olan losyon için gerekli malzemeler şunlar: Yarım fincan damıtılmış saf su, yarım fincan zeytin yağı, 1 TBS lecithin (eczanelerde bulabilirsiniz), 6-8 damla sardunya yağı, 2-4 damla mür yağı ve 400 mg'lık vitamin E yağı (1-2 vitamin kapsülünü açıp ekleyebilirsiniz). Tüm bu malzemeleri blendırdan geçirin, iyice karıştırın. Losyonunuz koyu olduysa biraz daha su ekleyerek sıvılaştırabilirsiniz. Sıcak havalarda serin bir yerde veya buz dolabında muhafaza edin. Kullanmadan önce mutlaka çalkalayın. Sardunya yağı cildinizin nem dengesini korur, kurumasını, çatlamasını ve kırışmasını önler. Mür yağı çok hafif bir yağdır. Nemlendirici etkisi vardır. E vitamini yağı da cildiniz için mükemmel bir yenileyici ve koruyucudur.