Balıklama: Kollar baş üzerinde dikey birleştirilir. Bir balık gibi suya dalınır. Sığ sularda ve evde denenmemelidir. Kafa üstü çakılanın pusulası şaşar, şaştı mı da düzelmez! Ciyaklama: Şımarık bir kızın, iskelede geyik yaparken ve "Oha falan" olurken arkadaşı İttircan tarafından denize ittirilmesiyle gerçekleşir. Ciyaklayarak suya düşülür. Cürmü kadar su sıçrar, sadece pareosunun rengi deniz suyundan açılır. Artistik bir yönü yoktur. Kızımızın sudan kafayı uzatarak; "Çok hayııınssııın" demesiyle hareket tamamlanır. Roketleme: Balıklama gibidir. Eller hazırol pozisyonuna sokulur, bacaklar kapalı, derin bir nefes alınır, ağız kapalı, pozisyon hiç bozulmadan roket gibi atlanır. Önce kafa sonra vücut... 'Deve kuşu'lama: Karpuz diyeti yapan, yaşı hayli olgun ve kendi haddinden fazla dolgun kokana, merdivenin su dışında kalan son basamağına kadar ilerler. Avucuna aldığı deniz suyuyla kollarını ıslatır. Sonra yavaşça, gövde suya indirilir, pardon suya dalınır. Önce kafa, sonra... Sonrası yok... Gülmüyoruz.... Su seviyesi yükselir. Sığ bir nokta bulunup ayakta durulur, eller su içinde birleştirilir. Göbek hizasında su dalgalandırılarak bölgesel yağların giderileceğine inanılır. Çaba büyük, takdir ediyoruz. Bombalama: Kollar diz altından bacakları sarar. Kalça üstü, toparlak bir cisim halinde suya vurulur. Dipte takla ve yüzeye çıkış. Su sıçratma keyfi sonuna kadar yaşanır ancak bel fıtığına giden yol açılmıştır. Tebrikler. "Cup"lama: Denizde koltuk vazifesi gördürülecek bir şambriyel ve bir salak ikilisiyle gerçekleşir. "Ehehe hü" nidalarıyla şambriyele oturulur, kollar iki yanda suyla eğleşir ve dahi kürek vazifesi görür. Çocuk ya da eleman, şambriyelin orta yuvarlağına küçük gelince "cup" diye içinden dibe kayılır. Tutunmaya çalışmak nafiledir. Bir iki şuursuzca debelenme nihayetinde su yüzeyine ulaşılır. Bodoslama: Erkek adam iskeleden atlamaz. Kıyıdan girer. Ayağına taş, yosun, yengeç batmaz. Gözler ufka dikili, göğüs içeri çekik, dayı dayı yürünür. Su göğüs hizasına geldiğinde, "Su içinde doğdum ben" ifadesiyle suya direkt kafadan dalınır. Erkek adam boğulmaz, dalınca baloncuk çıkarmaz. Su altı canlılarından tırsmaz, balıkları okşamaz; eğilip taş atar. "Hay ben..."leme: Herhangi bir dalış tekniği sırasında son anda gelişen bir aksilik sebebiyle, (ki bu genelde ayak kayması olur) kollar ve bacaklar çılgınca savrulurken, yamuk bir saltoyla ve içli bir "Hay ben..." çekerek suya tepetaklak düşüş tekniğidir. "Lan lan lan"lama: Erkeklere özgü bir dalış stilidir. İskele ya da havuz kenarında birbirlerini kovalayarak, ittirerek, boğuşarak şakalaşan grup çekişmenin son noktasına gelir. Dalgıç, "Lan lan lan!" diye haykırarak suya düşeceğinin sinyalini verir. Kimse tınlamaz. Tişört, terlik, cep telefonu, çakmak bir de tükenmez kalemle birlikte istem dışı suya dalınır. Kum çıkarma: Bu dalış tekniği, daha ziyade kızlara hava atmak için kullanılır. Derin nefes alınır, kafa üstü dalınır. Ciğerlere doldurulan hava ve etraftan alınan gaz tükenmeden dibe ulaşmaya çalışılır. Dipten bir avuç kum alınır. Ciğerler patlarcasına yukarı yüzülür. Kum dolu yumruk havada "Bööahh!" diyerek kafa sudan çıkarılır. Bu tekniği ilerletenlerin, havuzda dalıp dipten fayans çıkardıkları da rivayet edilmektedir. > Ninem diyor ki: Bekârın parasını it yer, yakasını bit. > Profesör Mualla: Cesaret hayatı hiçe sayar, vicdanı değil. > Halime Gürbüz ------------------------------------------------------------ > Küçük odalara öneriler Evinizin odalarının küçük olmasından mı şikayet ediyorsunuz? Bir odayı olduğundan büyük göstermenin yolu çeşitli dekorasyon hilelerinden geçiyor. Ancak bu hileler, bulunulan mekâna göre değişiklik gösterebiliyor, birinde işe yarayan bir teknik diğerinde etkisiz olabiliyor... Aynalar her zaman için küçük mekânların kurtarıcısıdır. Bu aynalar ne kadar büyük olursa vereceği derinlik de o kadar çok olur. Küçük mekânlara boşuna fazla eşya sığdırmaya çalışmayın. Bu, çok büyük bir hata olur. Önce ihtiyacınızın ne olduğuna karar vermeli, sonra da kalan eşyalarınızı başka yerlerde değerlendirmeye çalışmalısınız. Büyük ve hantal eşyalardan mümkün olduğunca uzak durun. Odanın her yerini eşyalarla doldurmayın, rahatça hareket edebileceğiniz boş yerler her zaman olsun. Cam veya daha açık renkli mobilyaları, ahşap veya koyu renkli mobilyalara tercih edin. Odaya ne kadar çok ışık girerse, oda o kadar ferah duracaktır. Pencerenin önünde fazla yer kaplayan, kalın ve koyu renk kumaşlardan olan perdelerden kaçının. Yerden aydınlatma İçeriye ışık girmesini engelleyecek, pencere önünü kapatacak eşyaları pencere önüne koymayın. Odanın ışıklandırmasına büyük bir özen gösterin. Tavandan aydınlatmanın yanı sıra gündüz vakitlerinde kullanabileceğiniz ve göz almayacak, yerden aydınlatma sistemlerini de kullanabilirsiniz. Ayaklı bir lamba ya da abajurları size önerebiliriz. Unutmayın, önemli olan ışığın duvara yansıması. Duvarlarda uçuk renklerden kaçınmanız yerinde bir karar olacaktır. Ayrıca duvarın rengi ne olursa olsun tavanın beyaza boyanmasına dikkat edin. Mobilya konusunda tercihiniz her zaman açık ayaklılardan yana olsun. Örneğin yere kadar kapalı, kumaş kaplı sandalyeler yerine, ince ve uzun bacaklı sandalyeler mekânda daha açık ve ferah bir hava oluşturur. > Sağlığımız için gözlük Uzmanlar iyi korunmadığımız takdirde güneşin gözlerimize zararlı etkileri olabileceğini söyleyerek uyarıda bulunuyor. Güneş ışınları görülebilir ışık, ultraviyole (morötesi) ve infrared (kızılötesi) ışınlardan oluşmaktadır. Bunların arasında göz sağlığımızı en çok etkileyen mavi ışınlar ve ultraviyole ışınlardır. Özellikle yaz aylarında göze direkt temas eden ultraviyole ışınları korneada yanıklara ve sinir tabakasında görme merkezi hasarına sebep olur. Güneşle temasta bulunan herkesin bu ışınlara karşı gözlerini koruması gerekir. Açık renk gözlüler, gözlerinden herhangi bir cerrahi operasyon geçirmiş olanlar yüksek risk grubundadır. Göz bu zararlı ışınlardan korunmak için bir çok doğal koruma sistemine sahiptir. Gözlerin koruyucu kemik yapı içine yerleşmiş olması, kaş, burun, yanaklar, göz kapakları ve iris tabakası gözün fazla ışıktan korunmasını sağlar. Ancak göze giren bu ışınların miktarının arttığı zamanlarda bu tabakaların koruyucu etkisi azalır. Bu sebeple açık havalarda güneş gözlüğü kullanılması şarttır. Gözlük seçerken Güneş gözlüğü mutlaka 'ultraviyole (UV) engelleyici' özellikte olmalıdır. Bu özelliği olmayan güneş gözlüğü sadece fazla ışığın göz içine girmesini engeller. Ayrıca iyi bir güneş gözlüğünde camın rengi homojen olmalı ve bulanık görmeye yol açmamalıdır. Gözlüklerde çerçeve seçimi yaparken estetik özellikler yanında gözü tam korumasına dikkat edilmelidir.