"Evlatlarını sevmeyen babalar olabilir; ama, torununu çıldırasıya sevmeyen dede olamaz!" Victor Hugo Bir dede gittiğinde, ardında yarım bir masal kalır. Başın dizinde anlattıklarından çok daha uzun, çok daha masum, çok daha mutlu bir masal yarım kalır.... Bu, mağlubu belli dev bir kuşatmadır ve ardındaki kale yıkılır... Sanki çocukluğuna bir hançer saplanır... Büyümek soğuktur ya hani; belki de bu, büyümenin en çok sızlattığı andır... Külahtaki dondurma süzülerek intihar eder ve artık parktaki salıncaklar boşa sallanır... Bir dede gittiğinde, sabah karanlığında çalan kurmalı saat susar! Sahipsiz kalmıştır elleriyle aşıladığı fidanlar... Bir ömür sesiyle çınlamış duvarlarda yalnızlık yankılanır... Artık kendini bile taşıyamayan bastonu sessizdir, portmantoda asılı yeleği de kimsesiz.... Bir dede gittiğinde, hep canı acır torunların. "Gel öpsün dedesi" diyen olmaz!.. Değerini anlamaz kimse kitap aralarında saklı sararmış takvim yapraklarının... Ajans artık bi başınadır... Babaya bile çatılmışken sana asla eğilmemiş kaşlar, cepten çıkıveren çikolatalar, boşluğa bakan yakın gözlüğü, pembe minik haplar, iftarda ilk tuza banan parmaklar, övgüler, nasihatler, dualar yetim kalır... Bir masal yarım kalır dede gittiğinde, sen de yarım kalırsın... *** Bu Ramazan-ı Şerif'e yetişemeyenlere Allah'tan rahmet, erişenlere hayır ve bereket dileğiyle.. > Ninem diyor ki: Kaba olmak için hiç zahmet gerekmez! "Nezaket" sanat işidir, balta ile işlenmez! > Halime Gürbüz ----------------------------------------- > Ramazanda 'beslen'me! * Midede ekşime, yanma, bulantı, uyuklama, şişkinlik, kabızlık ve gaz gibi problemlere yakalanmak istemiyorsanız iftar ve sahurda çok yemeyin! Ramazan ayında beslenme şeklimiz değiştiğinden, midemizde oluşan problemlerin çoğu yanlış beslenmeden kaynaklanmaktadır. Özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı, börek tüketimimiz artar. Buna karşılık sebze, meyve ve beyaz et tüketimimiz azalır. Oysa, unutmamak gerekir ki, günlük almamız gereken enerji, protein, vitamin ve mineral oranları değişmez. İftar ve sahurda yanlış beslenmede en çok yapılan hatalar; çok yemek, çabuk yemek, çok çeşitli yemek, yemek sırasında çok su içmek, sahura kalkmamak ya da sahurda fazla yemektir. En çok düşülen hatalardan biri de, meyve tüketimini azaltmaktır. Günde en az 1-2 porsiyon meyve yemeyi ihmal etmemek gerekir. Özellikle kolesterol hastaları, kırmızı et ve tereyağı tüketimini sınırlamalı ve haftada en az bir-iki kez balık, kurubaklagil tüketmeli. Vücut gün içinde uzun süre susuz kaldığı için, iftar ile sahur arasında da bol su içmeye dikkat etmeliyiz. Yüklenmeyin! Yanlış beslenme, ülser, mide kanaması ve diğer hastalıklara neden olmaktadır. Ramazan'ın en bilinen özelliklerinden birisi iftar sofralarının çeşitliliği ve bolluğudur. Bütün gün aç kalındığı için, iftarda vücudun ihtiyacından çok daha fazla yemek yenir. Boş olan mideye çok yemek yiyerek yüklenildiğinde sindirim zorlaşacak, bu da midede ağırlık, ekşime, yanma, bulantı, uyuklama gibi problemlere yol açacaktır. Bağırsaklarda ise şişkinlik, kabızlık ve gaz gibi problemler oluşacaktır. Bu sebeple sahurda, özellikle de iftarda sadece yiyebileceğimiz kadar yemek bulunursa, vücudumuza boş yere yükleme yapmamış ve sağlığımızı da korumuş oluruz. İftar menüsünü hazırlarken aynı gruptan 2 yemeğin olmamasına, yemeklerin karın doyurucu, renk ve kıvam bakımından birbiriyle uyum içinde olmasına dikkat edilmelidir. Aç karınla içilen sigaranın zararları çok daha fazla olduğu için, iftardan önce sigara içilmemelidir. > Öfkenizi yenin! Psikologlar, öfkeyi saldırganlıkla değil de kendinizi ortaya koyacak şekilde ifade etmenin en sağlıklı yol olduğunu belirtirken, öfkeye karşı durabilmek için şu önerilerde bulunuyor: Gün içinde özellikle stresli olacağını bildiğiniz saatlerde, sadece kendiniz için kullanacağınız bir zaman ayırın. Kendinize öfkelenmenin hiçbir şeyi çözmeyeceğini, kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olmayacağını, hatta daha da kötü hissedebileceğinizi hatırlayın. Mantık öfkeyi yener, çünkü öfke haklı bir nedene bağlı olsa da, çok çabuk mantık sınırlarını aşabilir. Bu yüzden öfkelendiğinizi hissettiğinizde mantığınıza sığının. Eğer çok elektrikli bir tartışma içine girdiyseniz, ilk yapacağınız şey yavaşlayıp gösterdiğiniz tepkileri gözlemek olmalıdır. Aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin, yavaşlayın ve asıl söylemek istediğinizi düşünün. Mizah da, öfkenizin yoğunluğunun azalmasına yardımcı olabilir. Öfke sizi yönetiyorsa, uzmana başvurun.