Dilimin ucunda

Sesli Dinle
A -
A +
Yabancı dillerin istilasında ve sosyal medya jargonunun kıskacındaki Türkçemiz gençler tarafından zar zor konuşuluyor. Yazılmasına girmiyorum bile… Atasözü ve deyimleri çoğu kullanmıyor, kullananı da anlamıyor. Malumunuz ben pek severim, halka hizmette sınır yok yine birkaç tane çıkış hikâyeleri ile birlikte derledim;

İki ayağını bir pabuca sokmak;
 
Efem, vakti zamanında bir evi soymak isteyen iki acemi hırsız, gürültü olmasın diye ayakkabılarını evin girişinde çıkarmışlar. Tıkırtıya uyanan ve hırsızların varlığından haberdar olan ev sahibi öyyle bir nara atmış ki iki kafadar telaşla dışarı kaçmış. Aceleyle ikisi birden bir pabuca ayaklarını sokmaya çalışırken ev sahibi tarafından kıskıvrak yakalanmışlar! Böylece acele edilen işe karşı çıkanlar “iki ayağımı bir pabuca sokma “ diye itiraz eder olmuşlardır.

Avucunu yalamak
 
Bu deyim, kışın karlı ve soğuk havalarda inine kapanarak, tabanlarının altını yalamak suretiyle karınlarını doyurmaya uğraşan ayıların hareketinden alınmadır. Çünkü kışın arasa da yiyecek bulamaz hareket edecek olsa da boşuna enerji tüketmiş olur. Bunu iyi bilen hayvancıklar kış uykusuna yatar. Ayağını yalamakla yetinir yazın gelmesini bekler…

Buyurun cenaze namazına
 
IV. Murad Han tütün, içki, keyif verici madde yasağı koyar ve yasağa uymayanları şiddetle cezalandırır. Bugünkü Üsküdar civarında bir kahvehanede tütün içildiği istihbaratını alır. Derviş kılığında tebdili kıyafet buraya gider. Selam verir, oturur. Kahveci yanına gelip; “Baba erenler kahve içer mi?” diye sorar. Padişah “Evet” der. Kahveci: “Tütün içer misin?” Padişah: “Hayır”
 
Kahveci işkillenir; tütün içmiyor da ne işi var burada. Zaten padişahın tebdili kıyafet dolaştığı haberleri var. Eli titreye titreye kahveyi götürür.
“Baba erenler ismi hâliniz? -Murad.
-Peki isimde sultan da var mı?
-Elbette var, deyince kahvecinin bet benzi atar. Zangır zangır titrer ve “Öyleyse buyurun cenaze namazına” der, olduğu yere yığılır. IV. Murad bu lafa çok güler ve kahveciyi bir defalığına affeder.

Mürekkep yalamak
 
Belli bir bilgi birikimine sahip olmak anlamında kullanılır. Mürekkep, bezir isinden hazırlandığı için suda çözülebilir. Bu sebeple el yazısı eserler su ve türevleri ile temas ettirilmez. Bilinene göre eserlerin yazım aşamasında mürekkebin bu özelliği hattatların işine yararmış, bazen diviti tekrar mürekkebe batırmak yerine ucunu dillerine değdirir ve oradaki mürekkebin çözülüp kullanılmasını sağlarlarmış. Eskiler, bir insanın yaladığı mürekkep kadar bilgisinin arttığını varsayarlarmış ve okuma yazma bilen oranının az olduğu zamanlarda, biraz da olsa ‘mürekkep yalamış’ kişiler toplumda değerli sayılırmış.

Ocağına incir ağacı dikmek
 
İncir ağaçlarının kökleri yayılma eğiliminde ve çok güçlü olduğundan önüne ne çıkarsa parçalar. Kökleri suya ulaşmak için evlerin temelini tahrip edeceğinden incir ağacı evlerden uzağa dikilir. Bu nedenle de "Ocağıma incir ağacı diktin" sözü, "Evimi yıktın, evimi tahrip ettin" anlamında kullanılır.

Eli kulağında
 
İslamiyet'in ilk yıllarında ezan okunurken Mekkeli müşrikler alay ettikleri ve okuyanı şaşırttıkları için, ilk müezzin Bilal Habeşi hazretleri, elleri ile kulaklarını tıkayarak okurdu. Birisi yanındakine, 'Ezan okundu mu?' diye sorduğu zaman, eğer ezan çok yakın ise, diğeri şöyle cevap verir: 'Hayır okunmadı ama, eli kulağında.' Olması çok yakın işler için ‘eli kulağında’ sözünün kullanılması buradan kalmıştır.

Çil yavrusu gibi dağılmak
 
Keklik kuşunun bir adı da çilmiş. Tüylerindeki benekler yüzünden bu isim verilmiş. Dişi keklik yavru çıkarınca, onlarla hiç ilgilenmez, kendi başlarına bırakırmış…. Ne analar var… Cık, cık… Yumurtadan çıkan yavrular, seke seke çevreye dağıldıklarından, ‘Çil yavrusu gibi dağılmak’ sözün buradan kaynaklandığı söylenebilir.

Güme gitmek
 
Osmanlı zamanında yeniçeriler suçluları yakalayıp zindana atarken ”Hooppp, güm! şeklinde naralar atarlarmış. Fakat bazen kurunun yanında yaş da yanar misali suçlu olmayan kimseler de cezaya mahkûm olurmuş. İşte bu sebeple halk arasında bu suçsuz kimseler için “adamcağız/kadıncağız güme gitti, yazık oldu” denirmiş.

Ninem diyor ki; Arif olan sözü aş gibi tadar
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.