Artık daha fazla dayanamayıp gözyaşlarını tutamadığında; gözlerini kapat. Gözyaşlarının yeşil, yemyeşil bir yapraktan süzülen yağmur damlaları olduklarını düşün. Her yağmur yağdığında olan, her yapraktan süzülen binlerce yağmur damlasından biri olduğunu... Şelaleden akan suyun sesini dinle. Hayat işte bu! Hayat işte böyle hızlı, köpük köpük, saçıla dağıla kendi armonisiyle ama hoş bir melodiyle akıyor.. Duymak istemediklerin çoğaldığında; ulu çamların tepelerine bak... Tepelerindeki hışırtıları duy sadece. Rüzgârla birbirlerine yaklaşıp yaklaşıp uzaklaştıklarında çıkarttıkları sesleri dinle. Yeşil, taze ve yüksekteki sohbetlere katıl! Bunalıp uzaklaşmak istediğinde; ufka bak... Renklerin ahenginin bile renk ayrımı yapamadığı ufka bak. Salla kollarını, yürü, koş, renksizliğin tadını çıkar. Renksizlikte kaybol... Sonra dön, tam oradan geriye bak! Ne kadar uzaktasın... Renksizsin... Özgürsün.. Ve ufuksun!.. Şartlanmalardan sıkıldığında; küçük bir çocuğun gözlerine bak. 'Çocuklar masumdur, sevgi doludur' gibi şartlanmalardan da kurtularak bak. Gözlerindeki samimiyeti... sebepsiz sevinci... boncuk boncuk ümidi sen de gör. Şartsız, sorgusuz hissetmek böyle bir şey! Hisset... Her şey canını sıktığında, üstüne üstlük bir de ayakkabılar sıktıysa; ayakkabılarını çıkart, yere bas ama sağlam bas! Yürü... Can sıkıntısı, karmaşa ve tüm yaşananlarla yürü. Hatta bir ara gözlerini kapat, yüreğinin gözleriyle yürü... Ayakkabıların olmasa da yürü.. Ama sağlam basarak yürü... Sistemsizlikten merkezini kaybettiğinde; kaldır kollarını dön. Dön, dön, kendi etrafında dön... Aynı yerde dönüp dursan da sıkma canını.. Üzerinde durduğun gezegen zaten bir sistemle, bir merkezin etrafında dönüyor. Olsun varsın; bir süreliğine de her şey senin etrafında dönsün... Rotanı şaşırdığında; kavak pamukçuklarına bak. Oradan oraya uçuşan, kendini rüzgara bırakmış, rotasız pamukçuklara... Bir çoğu rotasını bulup kavak oluyorlar birkaç bahar sonra!.. Söylemeye çalışıp çalışıp yutkunduğunda; o burna git. Kollarını aç, bırak rüzgarı dokunsun yüzüne, yanağına, saçlarına! İşlesin bir kere de içine. Ve haykır alabildiğine.. Haykır sesin yettiğince... Gülümse... Var olduğun için teşekkür et!.. Üşümüşsündür.. Kavuştur kollarını, sar kendini. Sıkıca, sımsıkıca.. Hayatı yaşa!.. Doyasıya... >>> Ninem diyor ki... El ağzıyla yol ağzı tutulmaz.