Sevdiği kıza kavuşamadığı için çekip gitmek isteyen gence arif sorar:
- Mecnun Leyla’sından vazgeçti mi?
- Hayır.
- Kerem ateşten kaçtı mı?
- Hayır.
- Ferhat dağları delmekten korktu mu?
- Hayır.
- Ya Kocadağlı Ahmet?
Bir süre susup düşündükten sonra genç:
- Onu hiç duymadım ki efendim, deyince Arif;
- Tabii duymazsın, o vazgeçti...
***
Birden çalıların arasından ağzında bir tavukla bir aslan çıkagelmiş. Aslan, tavuğun yarısını tilkiye vermiş, diğer yarısını kendi yemiş ve çekip gitmiş.
Adam gördükleri karşısında donmuş kalmış. “Allah’ım” demiş: “Sen kullarını nasıl koruyup kolluyorsun. Ben de sana teslim oluyor ve kendimi sana bırakıyorum…” Ve gitmiş bir ağacın altına oturmuş, beklemeye başlamış.
Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş hiçbir şey olmamış. Adam açlıktan ölecek. Ellerini açmış ve yakarmış;
“Allahım benim hâlimi ancak sen biliyorsun…”
Birden bir ses gelmiş:
“Behey ahmak! Neden yiğit aslanı değil de sakat tilkiyi taklit ettin?!.”
Arada bir kendinize bakın.
Kimi oynuyorsunuz;
Tilkiyi mi, aslanı mı?
***
“Zorlayınca olmaz nasipse olur, zorlamadan da nasip olmaz çünkü kader gayrete aşıktır” der Yunus Emre hazretleri. Ne kadar müthiş bir cümle, ne çok şey anlatıyor… Kader; gayretle, azimle ve mücadeleyle şekillenir…
Necip Fazıl’ı anarak bitiriyoruz:
“Üç günlük dünya için gayret üzerine gayret/Ebedî bir hayat için hiç gayret yok hayret!"
Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...
Hocaaaam!!! 1000(bin) yaşayın emi! Gerçekten de ara ara kimi oynadığımızı mutlaka sorgulamalıyız. Selamlar