Eylül'de mektup ..... Ayna karşımda, gözlerime bakıyorum. Gözlerimin taa içine... Hayatı gözlerimin içinden görmeye, neler gördüklerini görmeye çalışıyorum. Yaşım kaç? Bilmiyorum... Bayanların yaşı sorulmaz ya hani, kendi kendime de sormuyorum. Çok günler gördüm, belki de görmekten çoğu zaman ümidimi keserek... Çok dostlar uğurladım uzaklara üzülerek... Çok sevinçler yaşadım, sevinçle sevinmenin ne olduğunu çoook yıllar sonra öğrenerek... Çok anlamsız şeyler yaptım, sadece bana özel anlamlarını sonraları keşfederek... Çok sevgiler taşıdım yüreğimde, sevmeyi hâlâ severek... Ve ben, çok korktum yaşlanmaktan, bir gün yaşlılığın geleceğini bilerek. Yaşlılara karşı daha hoşgörülü, daha ilgili, daha sevgi dolu olun demeyeceğim. Benim derdim sadece sonbahar. Yaşlılarla ilgili hikayelerde, resimlerde, görüntülerde yeralan sonbahar... Tanımlamalarda hep sonbahar. Yerlere dökülmüş sarı, kuru yapraklar ve onlara ağır, küçük adımlarla basarak yürüyen ihtiyarlar. Düşen yapraklarla sonbahar, solmaya başladığımızın, bir kopuşun ya da bir ağacı tamamen yapraksız bırakacak sert bir kışla bitecek bir mevsim sonunun, bir sonun habercisi mi ? Yaşanıp üst üste konan yılların rakam çokluğu, bir sona yaklaşıldığının sürekli hatırlatılmasını mı gerektirir? Aynaya bakıyorum, yaşım kaç ? Bilmiyorum... O ya da bu, bir de şu derken biliyorum geçti yıllar. Hedefler, arzular, ulaşılanlar, yarım kalanlar... Hepsi çok geride kaldılar. Ama yine de kendini hazır hissetmiyor yaşlılar. Yeni hedefler, yeni beklentiler, umutlar belki de son tutunuşlar... Torunlarımla, demode, hatta komik gelen giysilerle çekilmiş soluk fotoğraflar... "Büyükanne, ne kadar güzelmişsin gençken" cümlelerinden çıkan "Artık güzel değilsin ve yaşlısın" anlamı bile, bazen yaşlı 'ben'in dış görüntüsünün anlamını yansıtmaya yetmiyor. Benimle gayrı ihtiyari yüksek sesle konuşuyorlar! Halbuki ben yeterince duyuyorum. Hatta bu yaşa gelene kadar hem kulaklarımla hem de kalbimle duymayı çoktan öğrendim. Ama anlatamıyorum. Bir şeyi ya tekrar tekrar ya da bütün detaylarıyla yavaş yavaş tarif ediyorlar. Ben yine onları anlıyorum... Veya "Anlamayacaksın ama yine de hatırın kalmasın" der gibi kısa ve net bir özet veriyorlar. Oysa ben, özeti yüzlerinde çıkarabiliyorum... Yaşlı olmayanlar, tıpkı bir zamanlar benim de algıladığım gibi beni solmuş, sonbahar görüntümle algılıyorlar. Solmuş, yaşlanmış, eskimiş... Solmuş, yaşlanmış, eskimiş değil çocuklar! Yaşamış, her günle her yılla daha çok biriktirmiş ama dış görüntüsü değişmiş... Yaşım doksan iki (92) rakamlar yer değiştirirse yirmidokuz (29). Böyle düşünecek kadar dolu olsa da içimde yaşama sevinci, şimdilik en büyük beklenti, eğer geldiyse artık gerçekten sonbahar mevsimi, hani yalnızlık korkusundan değil ama son yaprak düşerken elimi, bileğimden sımsıkı, sımsıcak tutacak bir dost eli... Ninem diyor ki; Köse ile alay edenin, top sakalı kara gerek! Profesör Muallâ Sevgi, muhabbetten gelir; muhabbet de iltifattan... Gebelikte diyet yapmayın ! --------------------------------------- Boyu kilosuyla orantılı bir kadın için hamilelik süresince alınması gereken ortalama kilo, 12.5 olup; bu değer önerilen 11 - 15 kilo arasındadır. 10 kg'dan daha az ağırlık artışı olan annelerde ise; bebeğin, anne karnında ölme riski 1.5 kat fazladır. Ayrıca hamileliğin ilk yarısı ile ikinci yarısında kiloların artış hızı farklıdır. Ilk 20 hafta en fazla 2.5 kg alınmalıdır. Daha sonra her hafta yarım kilo alınması uygun ve dengeli olur. Anneye göre değişir Fakat boyu kilosuyla orantılı olmayan kadınlar için önerilen kilolar farklıdır. Zayıf olan kadınlar 16 - 18 kilo almalıdır. Çünkü, zayıf annelerin bebeği de zayıf ve duyarlı olur. Şişman kadınlar için önerilen kilo artışı ise 7 - 11 kg'dır. Şişman kadınlar hamilelik süresince ne diyet yapmalı ne de kilo kaybetmeye çalışmalıdır. Fazla kilolu annelerin de hem bebekleri hem de kendileri risk altındadır. Çünkü; annenin, hamilelik şekeri ve zehirlenme gibi hastalıklara yakalanma ihtimali yüksektir. Kiloların paylaşımı Gebelikte alınacak kilonun ayrıntısı aşağıdaki gibidir: ğ Bebek için gerekli Kilo artışı, anne ve bebek arasında ayrı bir şekilde paylaşılır. Annede yağ, hamileliğin erken dönemlerinde depolanır ve gebeliğin ortalarında besin depolanması en yüksek seviyeye ulaşır. Bu yağ deposu, emzirme için gerekli olan enerji ihtiyacını karşılamak için kullanılır. Hamileliğin son döneminde bebeğin hızlı gelişimi için ihtiyaç duyulacak enerji ve anne adayının artan metabolik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla gebeliğin ortalarında plasental büyümede ve organların ağırlıklarında hızlı bir artış görülür. Bununla birlikte kan yapımında da hızlanma görülür. - Bebek: 3.3 kg - 3.8 kg - Göğüslerin büyümesi: 1.3 kg - Plasenta: 0.4 kg - 0.9 kg - Kan ve vücut sıvısı artışı: 1.8 kg - 3.6 kg - Amniyotik sıvı: 0.9 kg - 1.3 kg - Uterus ağırlığında artış: 0.9 kg - 1.3 kg - Annedeki yağ deposu: 2.2 kg - 3.5 kg - Toplam artış: 10.8 kg - 15.7 kg 6 ayda eski kilo! Sağlıklı beslenme, fazla kilo almadan gerekli besin ve kaloriyi almak için iyi bir yoldur. Patates cipsleri, soda ve çikolatalar yerine meyve, yoğurt ve şekersiz tahıl yemek gerekli besinleri almak için bir yoldur. İdeal olarak gebeliğin ilk 3 ayında; bu besinlerde 1.3 kg - 3.6 kg ve bundan sonra da 400-450 gr alınmalıdır. En hızlı kilo artışı son 3 ay içerisinde olur. Bebek doğduktan 2 hafta sonra yaklaşık olarak 8 - 9 kilo kaybetmelisiniz. Eğer gebelik süresince aşırı kilo almadıysanız hamilelik öncesi kilonuza 4 - 6 ay içinde dönmeniz mümkün olacaktır. Aşırı kilo aldıysanız, hamilelik döneminde günlük aldığınız kaloriyi azaltarak ve spor yaparak zayıflamanız mümkün olacaktır. Beslenmeye dikkat! Beslenme, hamilelik sözkonusu ise daha da önem kazanır. Gebelik döneminde yeterli besin alamayan anne adaylarının bebeklerini "düşük" yapma ihtimallerinin fazla olduğu araştırmalar ile ispatlanmıştır. Çünkü bebek; kilo alması, boyunun uzaması, kemiğinin oluşması gibi ihtiyaçlarını annesinden alır. Proteinler Proteinler vücudun dokularını oluşturur ve yeniler, hamilelik sırasında daha fazla protein alınmalıdır. Et, balık, yumurta, peynir, süt, yoğurt ve bitkisel besinlerden tüm sebzeler ve tahıllar protein içerir. Günlük protein ihtiyacı ortalama 1 kilo kadardır. Yağlar Hamilelikte fazla kilo almamak için yağlar azaltılabilir. Ancak özellikle zeytin yağı ve yağ içeren fındık, ceviz ve yumurta sarısı gibi besinleri almak gerekir. Karbonhidratlar Nişasta ve şeker içeren tüm besinlerdir; bal, reçel, pastalar, ekmek, muz, erik, incir, hurma, pirinç, kuru fasulye, hamur işleri, patates ve olgun meyveler gibi... Bu besinleri hamilelikte de aynı miktarda yemeye devam edin. Çok kilo alırsanız taze meyveler dışındakileri azaltabilirsiniz. Vitaminler Vitaminler, bebeğin organlarının birarada olmasını ve normal çalışmasını hızlandırır. Ama fazlası zarar verir. Mineraller Demir: Bir hamilenin günde 1 gr. demire gereksinimi vardır. Bu; bebeğin kan hücrelerinin yapımında kullanılır. Demir kırmızı kan hücrelerinin ana maddesidir. Mercimek, yumurta sarısı, ıspanak, maydonoz, karaciğer, fındık, yulaf ezmesi, badem, tereotu, çikolata gibi besinlerde bulunur. Kalsiyum: Bebeğin kemiklerinin gelişmesi için önemlidir. Süt ve süt ürünleri, kuru fasulye, kuru incir, ıspanak, lahana, karnıbahar gibi besinlerden günden bir kiloyu geçmeden alınabilir. Flor: Bebeğinizin diş oluşumu ve sizin dişlerinizin korunması için flor gereklidir. Flor içeren mutfak tuzlarını belli oranda kullanın. İçecekler Hem dengeli kilo almak hem de bebeğinizin sağlığı için; başta sigara ve alkollü içecekler olmak üzere, şekerli hazır meyve suları ve asitli içeceklerden uzak durun. Çayı ve kahveyi azaltın. Hamile kadının içeceği, bol bol su, süt ve ataze meyve suyudur. Özellikle; günde en az 2 litre temiz ve yumuşak su içilmelidir. Cevizli beğendi Malzemeler: ¥ Yarım kilo kuşbaşı dana eti ¥ 1 kilo patlıcan ¥ 1 adet soğan ¥ 3 adet domates ¥ 2 yemek kaşığı tereyağı ¥ 2 yemek kaşığı un ¥ 1 su bardağı süt ¥ Tuz ve karabiber ¥ 1 çay bardağı ceviz ¥ Yarım limon suyu Etleri, doğranmış soğanı ve 2 yemek kaşığı sıvı yağı tencereye koyun. Soğanlar sararıp etler suyunu çekinceye kadar pişirin. Rendelenmiş domatesleri ilave edip kavurun. Etlerin üzerini örtünceye kadar sıcak su ekleyip tuz ve karabiber ilavesiyle orta hararetli ateşte pişirin. Patlıcanları ızgarada kabukları yanıncaya kadar közleyin. Kabuklarını soyun. Limonlu suda 15 dakika bekletin. Sudan çıkarıp suları iyice sıkılmış patlıcanları çatalla döverek ezin. Tereyağını tencerede kızdırıp un ve iri kıyılmış cevizi hafif pembe kavurun. Patlıcanları ekleyin. Sıcak sütü yavaş yavaş ekleyerek karıştıra karıştıra pişirin. Tuz ilâve edip ateşten alın. Servis tabağına püreyi yerleştirip üzerine eti sererek servis yapın. Okuyucu mektubu : Â Saç kremi kullanmazsam saçlarım açılmıyor ama kremin de zararlı olduğu söyleniyor. Şampuan kullanırken nelere dikkat etmeliyim? Emriye B. Şampuan kullanımı Saç kremleri mutlaka bolca durulanmalı ve sadece saç uçlarına uygulanmalıdır. bununla birlikte şampuan seçerken, saçınızın yapısına ve ihtiyaçlarına uygun olanları tercih edin. Şampuandan önce, saçınızı mutlaka fırçalayın. Böylece saçınız birikmiş olan tozlardan arınacak ve şampuanın etkisi artacaktır. Şampuanı saçınıza uygulamadan önce sulandırın. Şampuanlama sırasında, parmak uçlarınızla saç derinize hafif masajlar yaparak kan dolaşımını hızlandırın. Saçınızı, şampuanlıyken, seyrek dişli bir tarakla tarayın. Ilık suyla bolca durulayın.