Kırk yılın başı ecnebi memleketinde gezmeye çıkalım dedik, tornado çıktı! Amerikalıların yakinen tanıdığı, benimse belgeseller haricinde hiçbir bilgim olmayan tornado; esti mi dağıtan (saatte dört yüz kilometre hız) kodumu oturtan, yanında hortumla birlikte servis edildiğinde muhteşemleşen kasırga... "Hayat ne tuhaf kuşlar falan" havalarında yürüyordu esas kız. (esas kız ben, ben de konu salağı oluyorum) Hava birden karardı! Paparazzilerin ortasına düşmüş bir Hollywood yıldızı gibiyim. Sürekli şimşek çakıyor! Sanki binlerce flaş aynı anda patlıyor... Her flaş patlamasını müteakip gök yeri sallayarak gürlüyor! Bir yandan patinaj yaparak koşuyor bir yandan da korkmamaya çalışıyorum. Şarkı söylemeliyim, "fırtınalaar koparsa kopsuun (gıygıy gıy) sürüklesin ikiimizii" boraarrraaahh! deyu yedi düveli inletiyor gök gürültüsü! ...koşş, şarkıyı değiştir; "Kim korkar hain kurttan haha hay, haha hay" ...şimşek çakıyor ve bir daha aşk ile; boraarrrrrraaahhhhh!! Koşşş, Allah'ımm sana geliyorum! Canhıraş ilk binaya dalıyorum! Bir giyim mağazası. İnsanlar, mağazanın dip kısmında yere oturmuşlar. "Sirenleri duymamış mıydın" diyor biri. Sokağa çıktığımda kulağıma derinlerden gelen sesi soruyordu galiba. "Kasırga alarmıydı o, yaşadığına şükretmelisin!" dedi bir diğeri. İtfaiye, hava saldırısı, atom bombası ve hatta çayın altını açık unuttuğum geldi de aklıma, bu gelmediydi... İçeri girdikten iki saat sonra duyulan "tehlike geçmedi" anonsu, sonraki saatlerde birkaç değişik tonda siren ve durmadan gürleyen gök! Kimi meteoroloji semineri veriyor, kimi Vietnam'ı anlatıyor, kimi de kasırgalara neden kadın adı verildiğini; "kasırgalar kadınlar gibidir, geldiklerinde dinç ve vahşidirler. Giderken ise arabanı, evini ve bütün mal varlığını alıp giderler!" Dört saattir buradayım, bunaldım, korkuyorum ve ben annemi istiyorum! "Burada ölüp gideceğiz!" diye çığlık atıyor biri! Dibimdeki reyondan bir tişörte gözyaşlarımı siliyorum. Dior olanına da burnumu. Vay anam vay, lüks içinde ölüyorum!! "Sen kasırgaya ne isim verirdin" sorusuyla yanaşıyor sıska bir Coni. "Bilmem ama yıldırım olsam ilk sana çarpardım!" deyu tersliyor ve vasiyetimi yazmaya başlıyorum; "Odamı kimse karıştırmasın, bir süre kına satışları yasaklansın. Adıma boy boy anı defteri açılsın, ikinci sayfa kedime ayrılsın. Ha, parklara heykelim dikilirse beni biraz daha uzun boylu yapsınlar... Biriktirdiğim gazoz kapaklarını ve bozuk paraları BBDK'ya, hisse senetlerimi patrona, kalem ve parfüm koleksiyonumu Türk gençliğine, necefli maşrapamı TRT'ye, deterjan kutusundan mamul kalemliğimi ve olmayan narenciye bahçelerimi okurlarıma, geri kalan ıvır zıvırı da vicdanınıza bırakıyorum... Ayakkabılarım?? ... kimseye olmaz onlar zaten! Not: Yazar halen sağdır, bu trajedinin koordinatları ve her hakkı saklıdır. > Ninem diyor ki; Korkak bezirgan ne kâr eder ne ziyan.