Ununu elemiş insanlar için gecenin karanlığı bir yorgan olur ve ümidin, coşkunun, canlılığın, hayatın üstünü örter. Yalnızlığın yelkenleri açılır; gözyaşları yüreklerden taşıp, boğazları yakarak gözlere kavuşur, sonra bir musluk gibi, yine yüreklere geri akar. Doğrudur; eller tütün kokar gecelerde... Ve sigaranın dumanı tavana yükselirken, tanıdık bir silüet şekline dönüşüp kulağına fısıldar: "Sanma ki son bulur bu karanlıklar... Gecenin ardında yine gece var." *** Şairin dediği gibi, gece iki hece, lafta... Uyku katili ile uyku, aynı yatakta... Gece, zamanın durmasıdır... Bitmez tükenmez bir boşluktur gece... Kimileri için uykunun şefkatli kucağı, kimileri için amaçsız bir saat sarkacı gibi boşlukta sallanmanın, kendi kendini tutsak etmenin kederden ağı... *** Gece sağır, gece dilsiz... Kariyerin, zekânın, paranın, pulun, huzurun üstüne çekilmiş karanlıktan bir şiltedir gece... Sessizliğin sesini dinlemenin kulağı sağır eden çaresizliğidir gece... Gece hazin bir yalnızlıktır. Ama aynı zamanda gündüzün muhtemel tehlikelerinden, binbir acı haber ve acıklı olayı duyma, görme, yaşama ihtimallerinden uzakta, hüzün denizinin sakin limanıdır gece... *** Gece, sınırsız hayallerle çıkılan nice yolculuğun terminalidir. Gece, secde ve seccadedir. Gece, kişiye özeldir. *** Evet, eller tütün kokar gecelerde... Ve sigaranın dumanı tavana yükselirken, tanıdık bir silüete dönüşüp kulağına fısıldar: "Sanma ki son bulur bu karanlıklar... Gecenin ardında yine gece var." >> Ninem diyor ki: Gece gündüz yatan da bir, tan uykusunu tadan da bir.