Eskiden evlerin gelini mutfak tüpleriydi. Metalik gri ya da mavi olan özgün halleri, annelerin şirin, temiz imalathanelerine uymadığından, tüpler tülden, yünden kılıflarla bezenerek gelin gibi süslenirdi. Çok evi köyü mahalleyi patlatan bu potansiyel bombanın evdeki varlığına bir tepki, bilinç altı korkulara bir kandırmaca mıydı bilinmez ama mutfağa girer girmez hepsi fırfırlı, janjanlı gelinliklerine bürünürlerdi... Doğalgazın evlere girmesiyle gerileyen bu akım, yerini su damacanasını süslemeye bıraktı. Süsleyecek bir şey bulamayan hanımların yeni hobisi; damacana elbisesi! Eni konu bir pazar oluştu. Özel dikim gelinlikler mi istersin? kıllı yünlerden peluş tulumlar mı istersin? Dantellisi, nakışlısı, her zevke göre süslü yüzlercesi mevcut. Yalnız, damacanasının psikolojisi biraz olsun düşünülüyorsa (malum tombulcana) seçimin enine çizgiliden yapılmaması gerekir! "Damacana elbisesi ne yaaa??" demeyin. Beterin beteri; aynı derecede abuğu ve daha korkuncu; 'bebek şeklinde poşet torbası!' var. Aman diyeyim... Neyse efem, damacananın 'hem mutfağa yakışmasını!' hedefleyen bu 'Türk ev teyzesi' buluşu aslında mantıklı ve de sağlıklı! Malum su damacanaları, cüsseleri ve kafalarındaki o acayip sesler çıkaran tulumbaları sayesinde Google Earth'den bile kolayca görünebilirler. Tipsizler! Ayrıcana polivinil klorür kaplara kılıf, hava ve gün ışığıyla birleştiğinde kısa sürede yosun tutma özelliğine sahip olan suyun, ağzımızda yeşil yeşil yosunumsu tatlar bırakmasını önler. Aynı amaç için daha sade şeyler de kullanılabilir; eski baba pijamasının tek bacağı kesip geçirilebilir. O da olur... da... mutfağın ortasında pek hoş duracağını sanmıyorum. Aslında, oklavaya bile kılıf ören bir kültürde damacana elbisesi normaldir. Hanımlar, evlerine sonradan giren damacanayı çiçek gibi mutfağına yakıştıramıyor, tabii içleri rahat etmiyor. O öyle çıplak kaldıkça da içlerine dert oluyor. Her evde mutfak dolaplarına dantel koyan, ankastre beyaz eşyaların üzerine bir şey serememekten muzdarip, cep telefonlarına enteresan kılıflar örmüş, kullanılmadı diye az biraz da küsmüş, "şu senin bilgisayara da bir örtü uydursaydık" diye içi giden anneler var... Benimkini, geçen yaz vantilatörün üzerine dantel örttüğünde kendi haline bıraktık. Ninem ise, seri paspas-patik üretimine ara verdi, bu aralar saksıya hırka örüyor harıl harıl.Yemin olsun bak... Ez cümle; renkli, yetenekli ve eğlenceli Türk hanımları, teşvik edilmelidir! Buuu, yaratıcığın dört duvar arasına hapsolmuş halidir. En umursamazı bile reçel kavanozlarını, şokella bardaklarını öyle bir giydirip sıraya sokar ki, Cemil İpekçi defilesi sanırsın. Sanat çevrelerince desteklenmelidir! İmkanı yok gariplerin, yoksa onlar da bilirdi Queen Elizabeth'e elbise dizayn edip giydirmeyi... Ninem diyor ki: Akarsuya inanma, el oğluna dayanma