Hayat ciddiye alınamayacak kadar önemlidir, o yüzden gülümse…
Kişi kendinden bilir işi;
İki kör aynı tabaktan köfte yiyormuş. Birisi diğerine sormuş:
"Niçin", demiş, "köfteleri ikişer ikişer alıyorsun?"
"Sen de körsün" demiş diğeri; "nereden biliyorsun köfteleri ikişer ikişer aldığımı?"
Diğeri cevap vermiş: "Kendimden pay biçiyorum."
Ayı, sevdiği yavrusunu hırpalar…
Soğuk bir kutup gecesi… Yavru kutup ayısı annesine yaklaşır:
- Anneeeee, ben kutup ayısı mıyım?
- Evet oğlum.
- Eee peki anneee sen de kutup ayısı mısın?
- Evet oğlum?!
- Ee peki anne babam da kutup ayısı mı?
- Tabii ki oğlum?!
- Ee peki anne dedem, dedemin dedeleri falan hepsi kutup ayısı mıydı?
- Evet oğlum hepsi kutup ayısıydı?!
- Eee peki anne yani sülalemizde bi karışıklık falan yok di mi anne?
- Yok tabii oğlum hepimiz kutup ayısıydık, niye soruyorsun ki?
- O zaman ben niye üşüyorum yaa?!!
Adam olacak çocuk…
Öğretmen öğrencilerine; eğer büyük bir firmanın müdürü olurlarsa ne yapacakları konusunda bir kompozisyon yazmalarını ister. Öğrenciler tüm dikkat ve ciddiyetlerini takınarak yazmaya başlarlar. Ancak aralarından biri yazmaz. Öğretmen fark edince sorar;
- Neden yazmıyorsun evladım?
Öğrenci cevap verir.
- Sekreterimi bekliyorum!..
Bozacının şahidi şıracı…
Adam, papağanını gümrükten kolayca geçirebilmek amacıyla bir kutuya koymuş. Kutunun üstüne de “Kırılacak eşya” diye not düşmüştür. Gümrük memuru eşyayı kontrol etmek için şöyle bir sallar;
Papağan;
Şangur şungur… Şangur şungur…
Üç bejj, bizim oralar…
İki Trakyalı gazetede bulmaca çözer.
Biri sorar; Dört harfli hayvan?
- Oroz'dur be ya…
- Dur, dur yazma indi de olabilir.
İlim servettir…
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu: "Para nerede?"
Sağır dilsiz işaretle cevap verdi: "Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiğinizi anlamıyorum."
Tercüman, tercüme etti: "Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş."
Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır ve dilsizin kafasına dayadı: "Şimdi sor bakalım, para nerede?"
Tercüman işaretle sordu: "Para nerede?"
Sağır-dilsiz kan ter içinde, işaretle cevap verdi: "Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda iki yüz bin dolar var."
"Ne söyledi?" dedi Baba.
Tercüman cevapladı: "Dedi ki, hâlâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz sıkarmış!.."
Ninem diyor ki; Son gülen iyi güler.