Abuk Prens'in çok kötü, fena bir üvey annesi varmış. Kötü kraliçe, her gün aynaya bakıp; "Ayna ayna söyle bana, şu prens teşekkürü bir puanla kaçıracak mı?" dermiş. Ayna da; "Sayın veli, oğlunuz deli, derste geri, anarşistlikte ileri!" dermiş. Kraliçe, karne günü gelip çattığında iddaa kuponunu andıran karneyi görünce, avcıyı çağırmış; "Şu tembel tenekeyi ormana götür, öldür!" demiş. Yufka yürekli avcı, yavrucağa kıyamamış vee onu ormandan çıkışta sağ koldaki Kaportacı Kazım'ın yanına çırak vermiş. (Bu olay, karnesi zayıf gelen çocukların sanayiye yolculuğunda milattır.) Civar esnaftan olan Yedi Cüceler acıklı hikâyesine dayanamayıp, Abuk Prens'in karnesine pasta cila atmışlar. Çamaşır suyuyla silinen zayıflar geçer notlara dönüşmüüş. Masal burada bitmiş de... Son bir haftadır kimi talebeler 'Akdeniz Karadeniz karneleri isteriz' coşkusuyla heveslenirken, kimileri de 'bisiklet mi dayak mı? bisiklet mi dayak mı?' bilinmeyeninin sancısını yaşıyor... Nihayetinde yarın tatil başlıyor, karneler alınacak. "Karnen nasıl?" diye sorulacak. Bazı bıdıkların sesi gururla yankılanacak; "hepsi pekiiyiii!.." Hele de birinci sınıftaysa, karne başarıdan bağımsız olarak ikide bir vitrinden çıkarılıp misafire, akrabaya sunulacak... Kimileri "arkadaşa ödünç verdim babasını korkutacak" diyecek kadar rahat, kimileri "annemin az acıtan bir terliği vardı, onunla vursa bari" diyecek kadar umutsuz, kimileri ise "ama baba, dikkat edersen resim müzik hep beşş!" diyecek kadar hayata hazır davranacak... Sekiz on zayıfa alışmış babalar, teke düşüren velede yapmacık bir kızgınlıkla karne hediyesi verip arkasından "yavaşş, düşme heh keh" diye bağıracak... Kimi anneler çocuklarının karneleriyle övünecek, kimileri ise dövünecek... Maşallah'lar, zeki ama çalışmıyor kerata'lar, Ayyynşyatn zamanında okuldan atılmış'lar havada uçuşacak... Ama esas not, 'yıldızlı yaldızlı pekiyi' bekleyen ebeveynlerin 'davranış notları'. Acaba, başarılı bir karne karşısında, çocuğun gözlerinin içine bakarak "seninle gurur duyuyorum" diyebilecekler mi? Başarısız karne getiren çocuğu şefkatle kucaklayarak; "sana da, başaracağına da inanıyorum" deyip yanında olabilecekler mi? Korku, kimseye 'pekiyi' gelmez... Ninem diyor ki: Ata, ite, bite hiç güven olmaz...