Basık ilkokul koridorlarında panoya asılan resimlerdeki gibi; bir anne, ortada bir çocuk ve bir baba el ele yürüyorlar. Üstü başı dökük, saçlarını ıslatıp ustabaşından bir saatliğine izin almışlığın burukluğu suratındaki eğik tebessüme yapışmış bir baba. Belli ki komşusu, çalıştığı evin hanımının eskilerini getirmiş anneye. Çocuk beş yaşlarında; boyu dizlerime, giydiği buruşuk gömlek ise topuklarına kadar. Üzerinde "Maşallah" yazılı çapraz şerit, suratında şaşkın bir ifade. Hepsi o kadar hoş ki... Yanımdan geçerlerken küçük beyi tebrik ediyorum. Cebimde ne varsa avucuna doldurduğumda, baba çocuktan daha şaşkın, anne korku dolu gözlerle bakıyor. "Adettendir" diyorum, biraz olsun gevşiyor yüzleri. "O zaman öp ablanın elini" diyor baba küçüğe. İşlek caddenin tam ortasında, milletin afallar bakışları arsında elimi uzatıp öptürüyorum. Hepimiz gülüşüyoruz... Yol paramın kalmadığını fark etmem, minibüs şoförünün eksik paraya sinirli tepkisi, trafik, o, şu, bu... Hiçbir şey bugün benim keyfimi bozamaz! Cam kenarına da oturmuşum, oh... Trafik tıkanıyor. Elimdeki kitap, minibüs camının lastiği ve yandaki aracın üzerindeki "nakil aracı" yazısı aynı seviyeye geldiğinde başımı dışarı çeviriyorum. Lacivert bir aracın üzerinde üç kafesli cam, içinde de bir mahkum var! Hüzün böyle bir şey işte, ansızsın kapına çörekleniveriyor. Nisan yağmuru gibi zamansız, hüsrandan hallice de olsa onun gibi sancılı, arsız ama parasız. O suçu işlerken gözünü kırpmış mıydı bilmiyorum ama yarım metre yanımda kafesin ardından gözünü kırpmadan bana bakan iki mutsuz, umutsuz göz görüyorum. Gözlerimi kaçıramıyorum, çok kişi yapacak zaten bari ben ondan kaçmayayım diyorum. Kımıldayamıyorum... Saniyeler, savaşları süregelen yüzyıl gibi. Trafik ilerlemiyor, şoför kontağı kapatıyor. Kapana kısıldım! O sadece bakıyor, bense gözlerinde hüzün şarkıları duyuyorum. "Çal da bitsin! Canım yanıyor!" Hayır, tek seferde de çıkmıyor; ağır ağır, acıta acıta, teker teker yüzlerce kırık nota duyuyorum. "Belki aylardır, belki de yıllardır görmediği sokaklara bak, güneşe bak, başkalarına bak; ama bana bakma, gözlerime bakma!" diyemiyorum. Ben hüzünden hep kaçarım, inanmasan anneme sor, hep çizgi film izlerim. Muhtemel üzüntülü olayları ertelemeye çabalarım, acıtmasınlar diye kat kat zırhlara sarınırım, hüzünlü gözlere bakamam. Gözlerim doldu, ama ben ağlamak istemiyorum. Kimse ağlasın istemiyorum. Seni üzmek, üzüntünü bir de ben yüzüne gözüne vurmak istemiyorum. Hani sıradan bir İstanbul telaşındaydım ben!.. Yine dizlerimin üzerine düştüm. Son kez olduğunu bilerek sevdiğime sokuluyorum, ayazda umutlarımı yolcu edip, bir de kendime bilet alıyorum, babamın toprağını sıvazlıyorum... Gri siyah kareler, renkli fotoğraflar ve negatifler... Siyah beyaz bir resimde pembe elbisemi göstermeye çalışıyorum, birilerine "nerdesin?" diye haykırıyorum! Annem gülümsüyor, avuçlarım hep açık, ayrılıyorum, bir şeyler elimden kayıp gidiyor... Ben nasıl bir hikayenin içinde yaşıyorum? Kendi girdabında kaybolan canlara, buğulu camlar ardından bakıyorum. Şuur perdemde yine bir hüzün piyesi oynuyor! Meddah nerde? Gülme meddah, ben ağlıyorum! O da ağlıyordu... Birbirini hiç görmemiş iki kişi, belki karşısındakine, belki karşısındakinin yüzünde yansıyan kendine ağlıyordu. Başını hafifçe yana eğdi, gözlerini kapadı, başını hafifçe salladı. Gözlerini açtığında biriken yaşlar aktı gitti... İkisi de çok sarsıcı; onca kelimeye, sese, nefese rağmen konuşup da iletişim kuramazken gözlerin sessiz diyaloğu da, "Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir son kum tanesini alana kadar" şarkısı da... Ninem diyor ki: Kadını evinden, erkeği pirinden sınarlar Profesör Mualla: Ne kadar yükselirsen, uçamayanlara o kadar küçük gözü-kürsün Şimdi boya zamanı Baharın gelmesi ile birlikte boya mevsimi de başlıyor. Yaşadığınız mekanları renklendirmek, çevrenizi değiştirmek ve tazelik kazandırmak için yapılacak en önemli iş evinizi boya ile tazelemek Yaşadıkları mekanı renklendirmek ve çevrelerini değiştirmek isteyenler boya yaparken bazı noktalara dikkat etmeliler. Bu noktaların en önemlileri yüzeye uygun tipte boya seçmek ve özenli bir çalışmayla hem kalıcı hem de sağlıklı bir uygulama gerçekleştirmek. Boyaların özellikleri kullanıldıkları yere göre değişir. Boya formülleri kullanıldıkları yere göre değiştiğinden iç yüzeyde kapı boyası, dış yüzeyde ise iç yüzey boyası kullanılmaz. Boya genelde ahşap, metal ve beton olmak üzere üç değişik yüzeyde uygulanır. Gerekli boya miktarını hesapladığınız takdirde, boyanın artması ya da yetmemesi gibi bir durum ortaya çıkmaz. Bunun için boyanacak yüzeyin alanını tespit ederek, boyanızın 1 litresinin boyayabildiği m.2 alan ile orantılamanız gerekiyor. Evinizin duvarlarını boyayacaksanız uygulamaya yapacağınız alanı hesapladıktan sonra kapı, pencere gibi boyamayacağınız alanları bu alandan çıkarmalısınız. Sıralamaya dikkat! * Yüzeyin hazırlanması: Boyanacak yüzey üzerinde, kabarmış boya ve macun kalıntıları varsa kazıyın ve yüzeyi her türlü kir, yağ ve pastan arındırın. * İlk astarlama: Boyanın yüzeye bağlanması ve kolay uygulanması için astar uygulayın. Astar, kullanılan boyaya göre değişiklik gösterir. * Macunlama: Astardan sonra düz bir satıh elde etmek için macun uygulayın. * Ara astarlama: Boyanın macun tarafından emilmesini engellemek için yapılır. * Son kat boya uygulama: Boyayı, uygulama talimatında belirtilen aralıklarla iki kat uygulayın. * Kullanılacak aletler * Fırça: Fırçanın kılları boyayı sürükleyebilecek kadar sert, aynı zamanda yumuşak bir sürtünme elde edecek kadar elastiki olmalıdır. Fırçayı ilk defa kullanacaksanız; tozunun giderilmesi için fırçayı yıkamak, bükmek ve silkelemek yanlıştır. Bunun yerine fırçayı önce astar uygulamasında kullanarak yumuşamasını sağlayabilirsiniz. * Rulo: Tavan ve buna benzer geniş yüzeylerde kullanılan rulolar, boyama süresini kısaltabilir. Rulo, boyaya batırıldıktan sonra boya fazlasının uygun rulo tablalarında alınmaması durumunda uygulama zorlaşabilir. * Spatula: Eski boyaların kazınması ve yüzeye macun çekilmesinde kullanılır. * Zımpara kağıdı: Demir ve tahta üzerinde kullanılmak üzere iki çeşidi vardır. 0'dan 4'e kadar numaralandırılır. 0 en ince, 4 ise en kalın olanıdır. 3 ve 4 yüzey hazırlamada, 1 astar uygulamasında, 0 boyada, 2 ise macun zımparasında kullanılır. Bilinmesi gerekenler * Farklı renkler ve birkaç küçük hileyle boyanan alan daha büyük, daha küçük ya da daha aydınlık gösterir. * Parlak boyanın uygulanması zor olsa da, kullanımı kolay ve uzun ömürlüdür. * Kullanmadan önce boyayı iyice karıştırın, üzerinde kaymak varsa kullanmayın. * Sıcak yüzeylere boya sürmeyin. * Parlak yüzeyleri boyamadan önce zımparalayın. * Boyanızı tek kat ve kalın boyamak yerine, ince iki kat halinde uygulayın. * Yağlı ve kirli yüzeyleri boyamadan önce temizleyin. * Yağmurlu ya da nemli havalarda dış cephe boyası yapmayın. * Boyayı yapmadan önce çivi deliklerini ve çatlakları alçı ile kapatın. * Boya üzerindeki uygulama talimatlarına mutlaka uyun. * Kullanmadığınız zaman boya kutusunun kapağını kapatın. * Kalan boyayı daha sonra kullanabilmek için, kapağını hava almayacak şekilde kapatıp saklayın. Su bazlı boyaların oda sıcaklığında ve güneş ışığına maruz kalmadan, solventli boyaların ise serin yerlerde saklanması gerekir. * Alabileceğiniz en iyi malzeme ve aletleri alın. * Boyaya başlamadan önce odadaki eşyaların mümkün olduğunca çoğunu dışarı çıkarmaya çalışın. Kalanları ise, odanın ortasında toplayıp üzerini örtün.