İki çay çek (2)

A -
A +

Hintli guru Çaykaşhihi'nin 'İki çay çek Felsefesi'ne geçen haftadan devam... Has Tiryaki: Kimi tipler pırasa, kimileri de telefon kordonu misali salınsa da, has çay tiryakisinin duruşu vakur bir porselen demlik gibidir. Çayı içmeyi de, seçmeyi de, harmanlamayı da, sapı samandan ayırmayı da, demlemeyi de, ikram etmeyi de sever! Has tiryaki, çayı ince belli; bakınız tekrar ediyorum, anonim tasarım harikamız "ince belli cam bardakta" içer! Fincan, iki salkım öküzgözü üzümüyle Picasso kardeşimizin naturmortunda güzel durabilir. Hatta isteyenler, içinde fesleğen de filizleyebilir. Lakin katiyyen cam bardaktaki gibi insana kendini özel hissettirmez. Has çay tiryakisi dobradır, sallamaz, sallama çay kullanmaz, kullandırtmaz. Özensizliğe ve bittabi üşengeçliğe prim vermez. Pislik yapmaz. Çaya bisküvi batırmaz, sıhhi sebepler dışında da limon atmaz. Kalaycı: Damaklarının kalaylı veya teneke kaplı olduğu rivayet edilir. Seri ve kaynar çay içerler. Bunlar, köy kıraathanelerinin demirbaşı, kentli kafelerin kâbusudur! 'Termostatlı termos' modeli bu tiryakiler, ısı yetmezliği sebebiyle sürekli çaycıyı ve ikramcıyı fırçalar. Bardak devşirilerek sıcak suyla çalkalanmamış ise hisseder; çayı, dumanı üzerindeyken içerler. Nedendir bu asabiyet, nedir bu kaynar çaya ve dahi sıcaklığa talep? İstisnasız tiryaki: Tek gün çay içmese Çay-koop'un zarar açıklayacacağı, kendini çay içmeye adamış tiryakidir. Hapşırırken bile gözleri açıktır, vagonla çay servisi yapılır. Doğum günü Seylan'da milli bayram olarak kutlanmaktadır. Had safhada demir eksikliği; elde, "arka cep cüzdanlarındaki şekil değişikliği" mevcuttur. Paşazade: "Ilıştıralım da ööle içsin di mi teyzesi?" cümlesi geri belleğe kazınmıştır. Sıcak çay içemez. Demli de... O hep Paşa çayı içmiştir. Yıllar sonra paşa maşa olmadığını farkedişi ise Kemalletin Tuğcu çizgisine teğet geçen bir hikayedir... Büyümüş de olsa, ya bir bahaneyle (laf kalabalığı, çalışıyorum ben imajı vs) bardağı soğumaya bırakır ya da ilk yudumları çay kaşığıyla alır. Toplum içinde bu kaşığa bir de üfleme ihtimali, serçe parmağın bardağa yaptığı açıyla paraleldir. Hiç didiklemiyoruz... Suikastçı: İtinayla döşenmiş diafon teşkilatının ucunda, ocağın arkasında en fenası da evde mutfakta olabilir. Dertleri tiryakinin çay keyfini öldürmektir. Pembe dizilerdeki kötü kadının yatalak hastaya nispet yapa yapa seruma zehir enjekte etmesi gibi... Ya çayı kireçli suyla demlerler, ya da vicdansızca çaya karbonat atarlar. Tiryaki, vuslat neşesiyle ilk yudumu alır. Sert su karbonatla birleşince bardak yüzeyinde hafif baloncuk yapmıştır. Tiryaki tadı alır. Tiryakinin ağzı, yan sanayi ördek dudağı şeklini alır. Tiryaki kaşlarını kaldırır. Olaylar gelişir... Son söz: Çay tiryakisi insanoğluna becerisini test edebilmesi adına sunulmuş bir armağandır. Bir tiryakinin sizi ikiletmeden çaya devam etmesi takdir işaretidir. Fakat ilk bardaktan sonra ikramı nazikçe de olsa geri çeviriyorsa, bu; "Bulaşık suyu gibi olmuş çok afedersin!" demektir. > Ninem diyor ki: Davalının aptalı, derdini mübaşire anlatırmış > Profesör Mualla: Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir > Sağlığınız için dik durun Gün boyunca başımızı eğeriz. Her türlü işi yaparken; okurken, yazarken, düşünürken, bilgisayar başında boynumuz daima öne doğru eğilir. Sonunda kat kat kırışır ve yatkın olanların "gıdıları" da büyür. Masa başında, saatlerce başımız öne eğik olarak çalışmak hem kırışıklık, hem de kireçlenme açısından sakıncalıdır. Bu sebeple başınızı daima dik tutmalısınız. Bunu sağlamak için sırt ve omuzlarınızı dik tutmanız gerekir ki, bu bütün duruşunuzu ve vücut dilinizi olumlu yönde etkiler. Yüksek yastıklar yüzümüzün ve boynumuzun kırışmasına hatırı sayılır katkıda bulunur. Tavsiye edilen yastıksız ve sırt üstü yatmanızdır. Yatış şekline dikkat Uykuda durmadan sağa sola dönerseniz cildinizde yastık izleri kalır. Bu izler zaman içinde yer edip kırışıklık haline gelir. Saten bir yastık kullanırsanız izler azalır ama yine de zamanla basınçtan oluşan çizgiler oluşabilir. Vücudunuzun şeklini alan visco yastıklar hem yüzünüzü hem boynunuzu katlanmaktan korur. Sırtüstü uyumak için, seyahatlerde kullanılan ve boyuna takılan şişme yastıkları da kullanabilirsiniz. En azından bir havluyu kıvırarak boynunuzun altına koyabilirsiniz. Bu tedbirler hem sağa sola dönmenizi azaltır, hem omurganızı dinlendirir hem de boyun ve yüzünüzde kat yerleri oluşmasını önler. Güneş büyük düşman Boyun ve yüzünüz güneşte en kolay kuruyan, lekelenen ve kırışan bölgenizdir. Güneş ve aşırı solaryum, etkisini ilk önce boyunda gösterir. Boyun derisi kısa sürede kalınlaşır, kabalaşır ve kırışır. İşin garip tarafı yüzümüze kat kat kremler süreriz ama, bir çoğumuz boyun bölgemizi bu bakımdan mahrum ederiz. Oysa güneşten koruma, yüz temizleme ve nemlendirme adına yaptığınız her şeye, boyun bölgemizin de ihtiyacı vardır. Parfüm, güneşe karşı hassasiyetinizi ciddi ölçüde artırır. Özellikle yaz aylarında, boyun bölgesine parfüm sürmeyin. Boyun ve göğüsteki lekelerin çoğu parfümlerin eseridir. > Boyun maskeleri Boyundaki kırışıklıkları önlemek için iki maske uygulayabilirsiniz: Patates maskesi: Pişmiş patatesi soyup ezdikten sonra bir yumurta sarısı, bir çay kaşığı bal, bir çay kaşığı zeytinyağı ekleyip bir lapa haline getirin. Bu karışımı bir sargı bezi veya tülbent içine koyup boynunuza sarın. Yüzünüz yuvarlak ise 20-30 dakika, ince ise 10-15 dakika kadar bekletin. Dinlendirici kompres: Bir kabın yarısına soğuk süt koyup üzerini su ile doldurun. Yani yarısı süt yarısı su olan bir karışım hazırlayın. Sonra büyükçe bir pamuk parçası ile boynunuza birkaç kere kompres yapın. Ardından soğuk su ile yıkayın. Bu kompres anında etki eder. Boynunuz daha diri ve pürüzsüz görünür. > Anneliğin yıllık bedeli 134 BİN $ ABD'de yapılan bir araştırma, ev hanımı annelerin emeklerinin karşılığının verilmesi durumunda, yılda 134 bin 121 dolar kazanabileceğini ortaya çıkardı. Salary.com adlı internet sitesinin yaptığı araştırmada, çalışan bir annenin ise evde yaptıklarının karşılığı olarak yıllık 86 bin dolar kazanabileceği belirtildi. Salary.com uzmanları, bir annenin yaptığı işlere en yakın 10 iş olan hizmetçilik, anaokulu öğretmenliği, aşçılık, bilgisayar operatörlüğü, çamaşırhane işçiliği, temizlikçi, tesis müdürlüğü, şoförlük, üst düzey yöneticilik ve psikolog mesleklerini seçerek, kazanılabilecek parayı bulduklarını söyledi. Araştırmaya göre, çalışan anneler iş yerlerinde haftada ortalama 44, evde ise 49.8 saat çalışırken, ev hanımı anneler ev işlerine haftada 91.6 saat ayırıyor. Salary.com yetkilisi Bill Coleman, "Annelerin yaptığı işin fark edilmesi ve bu kadınların sadece anne olarak tanımlanmaması çok güzel. Çünkü sadece anne olmanın çok ötesinde işler yapıyorlar" diye konuştu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.