Havalar bir hayli ısındı ve pek tabii tipsiz hatunların dekolteyle hedef şaşırtma mevsimi de açıldıııı... Geçen yaz da böyle olmuştu. Bol bol söylenmiş, "Cık, cık..." diye son bulan sohbetler etmiştim. İşte bu yaz da aynısı. Hatta, daha da beteri! Alışveriş için Bakırköy'deyim. Özgürlük Meydanı'nda dikiliyorum, oluk oluk insan akıyor. İnanamıyorum... Dilim tutuldu! Tamam hava sıcak, bir hayli sıcak. Asfalta yumurta kırsak pişer. Ancak görüyorum ki; yumurtaya hacet yok. Bu insanların beyni resmen cılk cılk, değerleri rafadan, kültürel erozyon ise lop lop! Genç, yaşlı, anne, teyze, çocuklu, kocalı bir sürü kadın yarı, hatta dörtte üç çıplak dolaşıyor! Ayıp denen bir şey var. Bebelere zıbın diye giydirilen şeyleri, bluz diye giymişler. Tek askılar, transparanlar, vitrinlere kıyafet diye konan el kadar kumaşlar, abartılmış düşük belli etekler pantolonlar... İnsanın; bir top basma alıp üzerlerine atası, pazardan bir deste lastik alıp "Al kardeş, şu lastiği geçir de düşmesin" diyesi geliyor. Nasıl yani mi? Neden mi? Aaaa! Sıcak hava bir tek onlara mı dokunacak? Beynim bir gitti geldi. Flaş! Zıbam! Flaş! Bizanslıların ziyafet masası, ortaya karışık meyve... Kötü komutan Aleksiynoz, tam raks etmesi için getirilen Türk kızının abasını kaldıracakken; tebdil-i kıyafet Malkoçoğlu, kızı göğsünden hançerliyor! Malkoçoğlu bir şeyler geveleyip durumu kurtarıyor, masum kız minnettar gözlerle ona bakarken ölüyor. Flaş!! Zıbam! Flaş!! Ne alaka diyeceksiniz. Hiiiç... Filmlerden çok etkilenirim de! Meydanın tam ortasına "Edeb ya hu" pankartı açacağım, alıp beni götürecekler... "Yiğidin malı meydanda olur" atasözünün gerçek anlamı üzerine bir kompozisyon yazıp dağıtacağım, yine beni götürecekler... Yalpalayarak yürüyen teyzeye "Ben Tüketiciyi Bilinçlendirme Merkezi'nden geliyorum. Üzerinizdeki elbise değil gecelik. Sizi kandırmışlar!" diyeceğim kızacaklar... Elinde çocuğu, kolunda hanımı (ama içi dışı bir hanım) keyifle bakınan adama yaklaşıp "Beyefendi, siz olmuşsunuz. Üstüne üstlük bir de uçmuşsunuz. Bu engin kayıtsızlık felsefenizin ışığında, paylaşma anlayışınızı bizimle paylaşır mısınız?" diye soracağım, celallenecekler... Mini bluzlu kızcağızı durdurup, sabit gözlerle bakııııp bakııııp, usulca; "Karın Deşen Jack aramızda dolanıyor. Bana seni sordu!!" deyip yürüyeceğim, olmayacak... Elime bir megafon alıp "Hanımlar, sakin olun. Teşhir Nevrozu yaşıyor olabilirsiniz. Lütfen panik yapmayalım. İlgili tedavi merkezlerinin telefonlarını veriyorum" diye bağıracağım, beni tedavi etmeye kalkacaklar... Modacılar, tekstilciler, reklamcılar, yayıncılar, onlar, bunlar ve tabii ki bunlardan bu kadar pervasızca etkilenenler... Halkı inceden inceden işleyerek bu hale getirip, eserlerini gazetelerin üçüncü sayfasında üzücü haberlere malzeme yapanlar... Her kim ise bunlar çok ayıp ediyorlar! Herkes istediğini giymekte özgür. Ama kimse, hiç kimse benim anne modelimi, teyze modelimi, nine modelimi böyle sarsamaz. Bunu yapmaya hakkınız yok!!! Ninem diyor ki: Edep bir tac imiş nur-i Huda'dan Giy o tacı emin ol her belâdan...