Bağdat’ta yaşamış büyük velilerden olan Behlül Dânâ hazretleri, bir pazar yerinde üç tane kuru kafa koyarak, birini bedavaya, birini az bir paraya, bir diğerini ise ağırlığınca paraya satacağını ilan eder…
Bu kuru kafaları gören pazar halkı şaşkına döner. Kuru kafaların üzerinde; taş kafa, boş kafa ve hoş kafa yazılıdır…
Meraklanan mümin bir zat bunda bir hikmet var diyerek Behlül Dânâ hazretlerinin yanına yaklaşır ve sorar:
“-De hele ey Allah’ın sevgili kulu, bu üç kuru kafayı niye böyle ayrı ayrı fiyatlarla satışa sunarsın? Nihayetinde üçü de kuru birer kafa. Bunun hikmeti nedir ola?”
Behlül Dâna hazretleri baş tarafta duran kuru kafayı eline alıp anlatmaya başlar:
“-Bu kuru kafa hayatta iken kimsenin sözünü dilemez, her vakit kendi bildiğini yapar, dikine hareket ederdi. Kendisine yapılan en güzel nasihatlerden zerre kadar nasiplenmedi. Onun için bunun adı ‘taş kafa’dır, hiç değeri olmadığından bedavaya veriyorum…
Bu kuru kafa ise, dünyada iken her faydalı nasihati can kulağı ile dinledi, fakat o nasihatleri hayatına hiç tatbik etmedi. Yine kendi bildiği doğruları kabul etti. Bu nedenledir ki, bu kafanın adı ‘boş kafa’dır. Fiyatı yine de nasihatlere kulak verdiğinden dolayı az bir para ediyor…
Bu kuru kafa ise, ‘hoş kafa’ olarak adlandırıldı. Çünkü kendisi de hoştu. Her nasihate kulak verdi, bu nasihatleri hayatına tatbik etti. Her nasihatten bir ders alıp hayatını ona göre yaşadı. Bu yüzden hep başarılı oldu. Her işini istişare ile yaptı. Hoş kafa, kâmil kafa; hem amel-i salih işlerdi hem de ihlas ile yapardı. Gayesi Allah rızasıydı. Onun için pahalı…”
Bugünlük bu kadar. Sustuğumuz yerden anlayan insanlar lazım bize azizim; fazla kelam ömre ziyan…
Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...
Yavuz kasar ağri Hocam yüreğibe kalemine sağlık anlıyan anlar gerisi boş kafa
Harika,teşekkürler Halime hanım
Kafayı dinlemek lazım bu zaman da.Susmamızdan anlamaları Halime hanım gerçekten ne yaşıyorsam onu yazmışsınız.Seviyorum sizi…
Şiiiiist!!!
Sabahım aydınladı.Yazıyı okuyunca.Yine mi güzel yine mi düşündüren…