Kalıcı makyaj yapın!

A -
A +

Mikro, steril ve tek kullanımlık bir iğne ile doğal ve mineral renklerin deri yüzeyinin hemen altına aşılanması işlemine, kalıcı makyaj veya "mikro-pigment uygulaması" denilmektedir. Bu alerjik olmayan renkler, özellikle yüz ve vücut kullanımı için tasarlanmış olup, katkı ve koku maddesi içermez. Kalıcı makyajın dövme ile karıştırılmaması gerekir; ama aynı şekilde uzun yıllar ciltte kalarak doğal görünümünü korur. Bu işlem sayesinde kaş, göz çizgisi veya dudaklarda doğal cilt renginizle uyumlu etkiler oluşturulabileceği gibi; bazı ufak kusurlar kapatılabilir veya şekil bozuklukları giderilebilir. Genellikle mankenler, aktörler, aktrisler ve gösteri işinde çalışan bir çok ünlü görünümlerini belirginleştirmek için "mikro-pigment uygulamasını" kullanmıştır. Kalıcı makyaj; parlak ve yüzeysel görünen normal makyaja oranla daha doğal görünür. Bunun yanı sıra makyajı tazeleme, yenileme, ekleme gibi dertler ortadan kalktığı için, zaman ve para tasarrufu da sağlar. Hemen hemen herkese uygun olmasına rağmen, özellikle bu yöntemi kullanması tavsiye edilen kişiler şunlardır: * Seyrek, çok açık renk ya da yarım kaşları olanlar * Hassas gözleri olanlar * Seyrek kirpikleri olanlar * Lens kullananlar * Kozmetik ürünlerinden olumsuz etkilenenler * Artrit hastalığı veya titreyen elleri olan kadınlar * Atletler, sporcular * Hastalık, kemo-terapi gibi tedavilerden problemi olan kadınlar * Yüzlerinde bulunan asimetrik hatlardan kurtulmak isteyenler Uygulama nasıl yapılır? Çoğu kişi uygulama anını hafif bir batma hissi olarak tarif eder. Kişinin ağrı duyarlılığı ve uygulayıcının el hafifliğine göre farklılıklar gösterecek minimum bir rahatsızlık söz konusudur. Bölgede oluşabilecek rahatsızlıkları en aza indirmek ve bölgeyi uyuşturmak için yüzeysel anestezi ve yağlar kullanılabileceği gibi, bir doktor ya da dişçi gözetiminde lokal anestezi de yapılabilir. İşlemin uzunluğu; kişinin hassasiyetine, cilt nemine, yoğunluğuna, elastikiyetine ve cildin genel durumuna göre değişebilir. Ortalama süre 2-3 saat kadardır. Bir set mikro steril iğne, kalıcı renk karışımına batırılarak kişinin istekleri doğrultusunda cilde uygulanır. Taze renk, iğneler vasıtasıyla cildin üst tabakasına zerk edilir. Dövme uygulamasının aksine, cilt hafifçe kaldırılarak renk uygulandığından, daha ağrısız gerçekleşir. Yine aynı sebeple ciltteki travma da çok daha çabuk iyileşir. Uygulama sonrasında çoğu kişi normal hayata hemen dönebilir. Güvenilir bir yöntem Gereken özen gösterilir ve temizliğe önem verilirse oldukça güvenilir bir yöntemdir. Kullanılan pigmentlerin (renklerin) tümü doğaldır. Kullanılan malzemenin tek kullanımlık steril malzemeler olması gerekir. Böylece ortamdan herhangi bir hastalığın bulaşma riski sıfırlanır. Uygulamadan önce, cilt renginin alt tonlarındaki farklılıkları ortaya çıkaracak olan bir test uygulanabilir. Bu test sayesinde kişinin alerjik olup olmadığı da anlaşılır. Bunlara dikkat edin! * Tüm iğneler, her müşteri için yeni ve steril olmalıdır. * Kullanılacak diğer aksam, ekipman ve malzemenin de steril olması ve hijyen kuralları içinde kullanılması şarttır. * Kullanılan cerrahi eldivenin her müşteri için yenilenmesi ve uygulama sırasında gerekli görüldüğü zamanlarda değiştirilmesi gerekir. * Teknisyenin temiz ve düzenli olması gerekir. * Her müşteriye yeni bir çarşaf veya örtü kullanılmalıdır. * Uygulama yapılan oda temiz ve steril olmalıdır. Ayrıca; güneşin UV ışınlarına fazla maruz kalmak ya da solaryum seansları, cildin fazla kuru olması, bazı uyuşturucular ve sigara, kalıcılığı olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir. Göz kapaklarına güneş korumalı krem kullanmak, eye-liner uygulanmış gözlerde güneş gözlüğü takmak, dudaklara koruyucu sürmek gibi bazı tedbirler makyajın kalıcılığını artıracaktır. Okuyucudan Göz altı morlukları Zaman zaman gözümün alt kısmında morluklar oluşuyor. Bunu önlemek için özel bir krem kullanmalı mıyım? Reyhan K- İst Yorgunluk veya uykusuzluk durumunda kan damarlarının genişlemesi sonucu ortaya çıkan göz altı morlukları gibi antiestetik problemleri kozmetik ürünlerine başvurmadan gidermek mümkün. Gözlerinizi kapatın ve avuç içiyle yaklaşık 2 saniye, 5 kere hafif hafif bastırın. Sonra dairesel masajlar yapın. En son olarak gözlerinizi üç kere kırpın. Bir tavsiye de; bol bol su için ve sabah uyandığınızda gözlerinize soğuk su püskürtün. İncirli balkabağı Malzemesi: - 1 kilo balkabağı - 2 su bardağı toz şeker - 1 poşet krem şanti - 1 su bardağı süt - 1 çay bardağı kurutulmuş yeşil incir Hazırlanışı: Balkabağını ayıklayıp doğrayın. Üzerine bir kahve fincanı su ve toz şekeri serpin. Ağzı kapalı pişmeye bırakın. İyice yumuşayıp pişince blendırla ezin. Krem şantiyi sütle çırpın. Her ikisini de soğutun. Soğuduktan sonra bir servis tabağına balkabağı ve kremanın yarısını yayın. Üzerine krem şantiyi sürün. İncir parçalarını serpin. Tekrar üzerini balkabağı krema ile kapatın. Arzuya göre üzerini krem şanti ve incir parçaları ile süsleyip dolapta birkaç saat beklettikten sonra servise sunun. Arzuya göre porsiyonluk tek kuplara hazırlayabilirsiniz. Çiçek Aechmea Fasciata BAKIM için; gelişme döneminde 20-22 derece sıcaklık ve direkt güneş ışığı almayan bir ortam uygundur. Dinlenme döneminde ise su azaltılmalı ve serin bir yerde bulundurulmalıdır. Gerçek Uzaylılar uaför koltuğunda keleş saçlarına 'havalı' bir model yaptıran kokana, yanındakine dönüp beni gösterdi; "Ecnebi galiba, hiç tepki vermiyor!" dedi. Yarım saattir sabırla bu kokanayı dinliyorum. Kenarı taşlı marka gözlüğü, arkeolojik araştırmalara elverişli suratı, kırmızı ruju, her yerinden kemik fırlamış ojeli elleri, yağlarını özgür bırakan dekolte kıyafeti ve salak saçma takı koleksiyonuyla tam bir kokana! Birşey partisi kadın kolları başkanıymış, toplantıya geç kalıyormuş! AB'ye girince insan hakları bizde de gelişecekmiş... Sayın 'Bilmemkim'le arası pek iyiymiş, kadınlarımızın medenileşmesi için çok çabalıyorlarmış... Kadınlarımız çok cahilmiş... Ayakta basma etek, kafada yemeni, bir sürü çocuk; "Olmuyormuş yani!" Glu gulu, glu glu... Ay, uykum geldi! Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, akça pakça ninelerin torunlarına anlattıkları masallar taaa uzaya kadar çıkmış. Hasetün gezegenindekiler bunu çok kıskanmış ve, "Ooolum, elin dünyalısının haminnesi ne güzel masallar anlatıyor, bizde Falım sakızı içinden çıkan maniler bile yok!" demiş. Kıskançlıktan çatlayan uzaylılar bu durumu engellemek için Kapıkule sınır kapısına bir uzay gemisi dolusu kokana getirip salıvermiş! Kokanalar; granit suratlı, tıkız hindilere benzermiş. Uzaylı oldukları anlaşılmasın diye suratlarına 5'er kiloluk yağlı boya kutularını boca ederek makyaj yaparlar, tüylü şapkalar takarlar, cehaletlerini çok bilmişlikle sıvarlar, ikinci bahara şiddetle inanırlarmış... Hasetün gezegenindekiler kokanalara; dondurulmuş yiyecekler pişirmelerini, tarhana çorbasını ayıp saymalarını, ballı somon kanepecikleri hazırlayıp avakado suflesi yaparak konken oynamalarını emretmiş! Ve tabii; yazlık çaybahçelerinde ve çalıştıkları büyük şirketlerde tiz kahkahalar atmalarını da! Kokanalar, dünyalı kocaları, çocukları ve hiçbir erkek tarafından benimsenmediklerinden, ait olma içgüdülerini tatmin için dernek ya da parti işleriyle uğraşmaya başlamışlar: "Pörsümeyle Savaşanlar Derneği", "Muşmulalar da Leopar Giyer Vakfı", "Botoks ve Gerdirme Dostları Partisi", "Boruçiçeği Partisi"... Tanınmamak için sık sık estetik ameliyat yaptırmış, ancak değiştirdikleri organlarını muhakkak meşhur bir dünyalının orasına burasına benzetmeye çalışmışlar. Hasetün gezegeninden, "Yahu n'apıyorsunuz? Suratınız resmen birşeye benzedi!" şeklinde ihtarlar alsalar da kulak asmamışlar, geceleri ise gizliden gizliye saçlarını bigudilere sarmışlaaar. Görev icabı, kendileri gibi uzaylı olan köpeklerine (Fifi, Kontes vb.) salonun ortasına tuvalet yapmamayı ve çocuk sevgisiyle hayvan sevgisini trampa ettirmeyi öğretmeye çalışmışlar. Kimileri koket davranışlar sergilemiş, genç olanları atılgan-aktif kadın ayağına, kadın cinsinin nezih imajını zedelemiş; bu imajı da dünyalı adamlara maalesef benimsetmiş, kimileri de masum masallar anlatan ninelerden daha yüksek sesle ideal kadın martavalları okumuşlar. Taaa ki kokanalar... (Masalı siz bitirin uykum geldi) Gökten üç elma düşmüş. Biri Ayseli Abla'mızın başına, biri Seren Sevengil'in kafasına, diğeri de Gönül Yazarkasa'nın ensesine... Daha çook elma varmış da, yazıda yer kalmamış...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.