"Alo! Kedin elimizde... Evdeki bütün toz şekerleri çantaya koy. Hava kararınca nanelerin dibindeki tezek topağının arkasına bırak. İlaçlama servisine ya da annene haber verirsen kedin ölecek!.." Gurbet elde canıma yetti bu karıncalar. Bizim memleketin karıncaları, ekmeğinin peşinde minyon garibanlar. Kardeşim bu Amerikan karıncaları kibarından sarılmış zeytinyağlı dolma kadar! Evin her yerini sardılar. Ne bulsalar sırtlayıp taşıyorlar. Çocukluğumdan beri yemedim yedirdim, yuvalarını hiç dürtüklemedim. Taşıyamıyorlardı aldım çitlenmiş çekirdekleri yuvalarına kadar getirdim, tamam belki kazara birkaçını da ezdim, ama hep sevdim. E, beni niye ısırıyorsunuz?!.. Klasik hikâye. Yok ben kendi ekonomimi ayarlayamıyormuşum, üç ekmek varken poğaça da pişiriyormuşum. "Ver elindeki ekmeği ben yuvamdaki mantarları besleyeceğim." Bana ne senin mantarlarından?! Savaş ilan ettim. Önceleri "Aa naber? Ne iyi ettiniz de geldiniz" falan dedim. Bir iyi gözlemledim. Baktım bunlar nerden gelip, nereye gidiyorlar? Dağılmış, ilerliyorlar. Mutfağa, televizyona, oradan koltuğa, koltuktan bacımın eşarbına... Oooh! Tam geçiş noktalarına küflü limon mayınları yerleştirecektim ki... Bir itirafçı karınca tırmandı ayağıma. "Abla" dedi. "Hani gazeteler var ya köşede. Onların arkasına yuvalandılar." Savulun bre zar kanatlılar! Aldım elime elektrik süpürgesini, dayadım mesken tuttukları çatlağın ağzına. Vooouuvvm! Karınca tarihinin en şiddetli kasırgası! İşgal edilen bisküvi paketlerinden geri çekilindi, kanatlı karıncaların uçuşları iptal edildi. Muhabiriniz Chicago'dan bildirdi. Sahanda yumurta çabukluğunda koca karınca ordusunu dağıttım. Allah sizi inandırsın, daha geçen hafta Toroslar'da üç aslan avladım. Eee, burada biraz abarttım, ben kendim de fark ettim zaten. Derken... "Elindeki hortumu yere bırak!" narası çınladı. Bir gideriz bin geliriz hesabı her yeri sarmışlardı! Yerdeydim. Yenilmiştim. "Anan!" dedi burnumun ucundaki karınca, az bir antenini de seğirterek. Eser miktarda idrakle baktım ona. Devam etti; "Mütarekeci karıncamızı takdim edeyim, Kofti Karıncannan" -Ha, memnun oldum. Ben de... -Kısa kes! Kimyasal silah üretimini durduracaksınız. -Yahu karınca kardeşim, yanlışın var senin. Aç bak lavabonun altına. Yarım bidon açık deterjandan başka bir şey yok. -Sus! Bölge çamaşır suyundan arındırılacak. Kezzap, kireç yok! -Siz de beyaz trafiğini durdurun. Erzak çuvalını bile delmişsiniz. Un, şeker, tuz ne varsa tükettiniz. -Eminönü'nden susam şekeri isteriz. -Bakarız bir şeyler. -Kıbrıs'ı da verin! -E, yuh! Abarttınız ama siz! Bir arbede yaşandı. Tabii ben tekim, gururlu fakat gariban bir gencim; düştüm. Aa, düşmüş! Derin bir oh çektim rüya görmüşüm. Paçayı kurtardık. Bak yavrum buralar hep ironiydi, yıktık devrik cümle yaptık. Şimdi şurada kesip yemek tarifi vermeye başlasam kim fark eder? Yaban ellerde bir karınca ısırığından hastanelik oldum, insan bir geçmiş olsun der... Ninem diyor ki: Vakitlice firar zaferdir...