Üzerinize afiyet; hem kariyer, hem çocuk, hem de kilo yapmış "topluca teyzelerin" seminerinden çıktım. Konu, "Ezilen kadının kimliği." Buyur buradan yak. Başı kapalı temizlikçi kadınların terleye terleye ortalığı silip süpürdüğü, masaları ve yerleri tertemiz ettiği konferans salonunda, mini etekli kızların nefes nefese su ve bilumum meşrubat servisi eşliğinde, ezilen kadınları konuştu boyalı ablalar... Efendim, "...kimliği ve varlığı yok sayılan kadınların özgürleşme mücadelesinde Dilan'larla, Semra'larla büyüttüğü direniş...vs" haber sayfalarının olsun. Gelin biz katılımcıların fısırdaşmalarına kulak kabartalım: "Ay avukat olacak kokananın rüküşlüğüne bak! Bu kıyafetle o kürsüye nasıl çıkıyor bu!" "Sanki yanındaki ihtiyar yazar ondan farklı mı? Saç boyası Nataşa sarısından biraz hallice..." "Anaa, bu emekli hakime konuşurken sağa sola tükürük saçıyor ayol! Marka rujuna yazık..." "Bu kadar hazırlık fazla be hocam... Öğretim üyesi bu hanımcık manikürden az önce çıkmış. Saçlar tamam. Kıyafet uyumlu... Sanırsın ki ezilen kadınlar için değil, katalog çekimleri için gelmiş. Özentiliğin zirvesinde, ezik, steril ve mutlu kariyerist." "Bir sen eksiktin güzel kızım. Hamile hamile koşturmuşsun, bebeciğini de beraberinde getirerek..." "Ah be teyzem, bir elinde bastonun, diğerinde içinde ne olduğu meçhul poşetin, iki büklüm teyzem... Sen ezileceğin kadar ezilmişsin zaten... Ne'decen ezilen kadının kimliğini? Poşete mi koyacan?" "Şu eski siyasetçinin kürsü altından görünen bacaklarına baksana... Amazon'un balta görmemiş ağaçlarından kalın ama ablamız mini giymekte sakınca görmemiş. Ezilen kadını anlatıyor ya, oradan inerken şu ön sıradaki kadınların üstüne düşse maazallah, sen gör kadın ezilmesini!" Hey heyleri tepesinde yeni yetme bir yazarın meşhur ettiği Bolca Nine'nin deyimiyle, "Hay boynun altında gala da kimliğin neyün belli olmaya gızım, ne diyem?!" > Ninem diyor ki: Ayranum budur, yarısı sudur. Yersan da budur, yemesan da budur