Kaynana

A -
A +

Hiç düşündünüz mü, neden eşinizin ailesine KAYINvalide, KAYINço, KAYINana, KAYINpeder (kaynata/kayınata) vs. isimler koyulmuştur?

 

Kayın ağacı, eski Kam Türk kültüründe, son derece değerli ve önemli bir ağaçtır. Kayın ağacı, dünyanın ‘en hızlı kaynayan, birleşen’ ağaç cinsi olduğundan Orta Asya Kam Türkleri bu kelimeyi, iki ailenin birleşmesi, kaynaşması anlamında kullanmışlardır...

 

Kayın eçesi (eçe, eke, ağabey anlamında) zamanla "kayınço" olmuş. Kayınpederdeki "peder" kelimesi ise Hristiyanlardan değil, Hintçe-Farsça "baba" anlamına gelen "padar" kelimesinden gelir. Ayrıca kaynata kelimesi de "Kayın ata"dan geliyor...
     ***

 

Ailenin yeni gelini hiç iş yapmazmış… Bir gün yemekten sonra gelinin kayınvalidesi ve kayınbabası evi süpürmek üzere süpürgeyi alırlar. Maksat gelini nazikçe uyarmaktır. .

 

Kayınpeder ile kayınvalide başlar tartışmaya;

 

- O, "Ben süpüreceğim." Diğeri; "Ben süpüreceğim" diye...

 

Nihayet gelin beklenen müdahaleyi yapar:

 

- Aaaa!!! Ne ayıp şey!.. Bir gün biriniz, bir gün biriniz süpürün, ne var bunda kavga edecek!..
     ***

 

Adamın biri bilge kişiye danışıyordu:

 

“Efendim, kendi kusurlarımı nasıl görebilirim?”

 

Bilge “Evli misin?” diye sordu. “Evet” dedi adam. Cevabı alan bilge devam etti; “O zaman işin kolay; karına onun bir kusurunu söylemen yeter! O sana senin, ananın, babanın, kardeşlerinin ve hatta yedi sülalenin kusurlarını anında sayar, topluca öğrenirsin.

 

     ***

 

Bir kaynananın, üç tane gelini bir tane de kızı varmış. Günün birinde gelinlerinden bir bardak su istemiş. Gelinler su getirmemek için bahane üretmeye başlamışlar.

 

Önce en büyük gelin konuşmuş; “Anneciğim, sana su getirmeyi çok isterdim ama çocuğumu uyutmam lazım.” Sonra ortanca gelin konuşmuş; “Anneciğim, sana su getirmeyi çok isterdim ama yemek yapmam lazım.”
En son küçük gelin konuşmuş; “Anneciğim, sana su getirmeyi çok isterdim ama biliyorsun ben hamileyim, yemek kokuları midemi bulandırıyor, mutfağa giremem…”

 

Gelinlerin görümcesi, bunları duyunca annesine şöyle demiş; “Ah anne ah, üç gelinin var ama üçünden de sana hayır yok! En iyisi kalk kendin iç suyunu. Gelirken bir bardak su da bana getiriver!..”
 

 

    ***

 

Kaynana koltukta oturuyordu. Başının üzerinde hayli heybetli ve ağır bir antika saat asılı. Her ne olduysa kayınvalide ayağa kalktığında saat pat diye koltuğa düşer. Herkes ay, vay ederken damat sinirli bir şekilde mırıldanır; “Bu, saat de hep geç kalıyor zaten!”

Ninem diyor ki; Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Özdemir 26 Eylül 2024 21:23

Maşallah hem düşündürücü hem eğlenceli

Emrullah24 Eylül 2024 22:00

Halime hanım yazılarınızı beğenerek takip ediyorum. Elinize, emeğinize, yüreğinize, kaleminize sağlık. Ayrıca bütün yazılarınızı bir kitapta toplarsanız ilk alacaklardan birisi olacağımın sözünü verebilirim :)

T.Burhan24 Eylül 2024 21:53

Büyüklerimiz çok kıymetli Halime hanım.Atalarımız ise bilge.Ne kadim bir kültürümüz var.Bir kez daha yüreğine,kaleminize sağlık.

Ahmet24 Eylül 2024 13:14

ka:im, Arapça ḳāʾim 1. sıfat Başka bir şeyin yerine geçen. Aslı:Kâ’îm makam, sonradan kaymakam olmuş Aslı: kâ’îm ata, sonradan kaynata olmuş ka:ime,Arapça ḳāʾime: kağıt para

Melikşah 24 Eylül 2024 11:25

Hürmetlerimle Halime hanım. Hakikatın hatırı her şeyden önce geliyor. Maşallah kaleminize sağlık.

Mehmet24 Eylül 2024 10:32

Teşekkür ederim. Hoşça kalın.Sonsuz güzellikler dileklerimle.

Mehmet durmuş24 Eylül 2024 05:19

Tam sabah keyfinde bir yazı sagolasın evlat