Chicago, modern mimarisi, kendine has insanları, blues'u, çekişmeli geçen beyzbol ve NBA'e damgasını vurmuş Chicago Bulls maçlarıyla ABD'deki en gidilesi şehirlerinden.
Ekonomik kriz Amerika'yı kasıp kavuruyor" haberleri, "Washington portakalları rahatsız" manşetleri üzerine tek yatırımım montun iç cebinde unutulmuş beş TL olsa da "acep krizi fırsata çevirebilir miyiz?" düşüncesiyle yola koyuldum. Meteoroloji balonuyla seyahat pek güvenli olmayacağından, Süpermen ve Örümcek Adam dışındaki tüm uçamayan süper kahramanların yolculuk biçimini; uçağı seçiyoruz... İstanbul Chicago direkt uçuş on iki saat sürüyor. İndi, bindi, güvenlik kontrolü, pasaport kontrolü, parmak izi, bit-tırnak kontrolü derken on beş saati buluyor. Ve işte geldiiiik... Chicago'yu birlikte gezeceğiz. Özşikago Seyahat keyifli yolculuklar diler...
HOLLYWOOD'UN İLK DURAĞI
Chicago, Illinois eyaletinin Michigan gölü kıyısında kurulu. Göl dediysek elli sekiz bin metre karelik bir deniz yavrusu. Amerika'nın üçüncü, Orta Batı'nın ise en büyük şehrine Patawomi yerlileri, anlamı "yabani soğan" olan "Checaugou" ismi konmuş. Modern mimarisi, kendine has insanları, blues'u, çekişmeli geçen beyzbol ve NBA'e damgasını vurmuş Chicago Bulls maçlarıyla ülkedeki en gidilesi şehirlerinden.
110 katıyla Amerikanın en yüksek binası Sears Tower burada. Her on Amerikan filminin dördü burada çekiliyor... Dünyanın ilk akvaryumuna, ilk gökdelenine ve en büyük ticarethanesi Merchant Building'e ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık 50 köprü ile Şikago nehri üzerinden belki de en çok köprü geçen şehir, 1994 Dünya Kupasına ev sahibi olmuş, zamanında mafyası da bolmuş...
TAM BİR DÜZEN ŞEHRİ
1871'de tarihe geçen "Büyük Chicago Yangını'nda neredeyse tamamen yerle bir olmuş ve 90 bin kişi evsiz kalmış. Bu felaketten sonra tekrar kurulan şehirdeki düzen, ilk dikkat çeken ve Chicago'yu diğer büyük şehirlerden ayıran özellik.
Chicago'da klasik 'orta batı' iklimi hâkim. Dağlar denize paralel mi dik mi oradan çözerim belki diye uğraşmayın, derhal açıklayayım; soğuk! Yaman bir soğuk, hiç acımaz! Mayıs sonuna kadar süren, haziranda bile titretebilen, insanın bedenini de düşüncelerini de donduran soğuğa bir de meşhur rüzgarı eklenince... yüzde felç riski, dudaklarda uzun hava; "amaaaan, ıman ımaaaaan yar!"
Chicago, hem coğrafi hem de yerleşim yapısı olarak kuzey ve güney olarak ikiye ayrılmış. Kuzeyde; ekonomik seviye daha yüksek, suç oranı oldukça düşük ve daha ziyade beyazlar yaşıyor. Güneyde ise; bol yoksul aile, az sayıda hastane, yetersiz eğitime ilaveten Amerika'nın en yüksek suç oranı ve bol siyahî Amerikalı bulunuyor...
Şehrin doğusunda Michigan gölü olduğundan yön duygunuz varsa kaybolmazsınız. Dutluk çıkmazı, Tütüncü Abbasağa sokak falan yok. Tüm cadde ve sokaklar şehir merkezini sıfır noktası alan bir numaralandırma sistemine sahip. Toplu taşıma olayı ise süper gelişmiş. Tren ve otobüslerle olay bir günde çözülüp, yedi göbek Chicagolu gibi gezilebilir etrafta. Fakat gişe memuruna akbili uzatıp "fulle" demek mümkün değil, otobüslerde sadece para geçiyor...
Chicago şehir merkezinin ismi 'The Loop' (Döngü). Dokuz dik ve sekiz yatay caddeyi kapsayan bir bölüme tüm tarihi şehri kapsayacak şekilde demiryolu yapılmış. Altta normal araç trafiği akarken gökdelenlerin arasında yoldan 6 metre yükseklikte raylı sistem gidiyor. Bizde motor sesinden aracın modeli hatta fren tahliye frekansından kamyonun yaşı tahmin edilebilse de burada araç, trafik, korna sesi yok! Şaştım şaşmasına da şu trenler Hasan Ağa'nın pancar motorundan beter gürültü çıkarıyor, çok ayıpladım...
BÜYÜKLERİN OYUN SAHASI
Metroya gelince, yerin altından gidiyor işte, bildiğimiz şey. "Abilerim, ablalarım fazla zamanınızı almak istemiyorum ama ben açım" ya da "iş arıyorum" gibi konuşmalar yapan evsiz insanlar sıkça görülüyor. Kü-lüstür ve pis ama tek rakibi THY. İnsan ineceği duraktan emin olsa bile "leydiiizendjeeentilmen piliiiz badidu bududu" anonsları kafa karıştırıyor. Bundan da anlıyoruz kiii; Amerika'da kimse Hollywood filmlerindeki gibi konuşmuyor! Aceleci bir aksan, bol yuvarlamalı bir İngilizce. E haliyle bu, lisan eğitimini İngiliz Lordlar Kamarası'ndan almış bünyeye karmaşık geliyor. Zenci Amerikalılarınki heleee, hiç anlaşılmıyor! Ama no problema, anlıyormuş gibi yapıp geçilebilir. Tabii, emniyet supabı "sen benim şu gözüme bi baksana! hıı?" ifadesi suratımızda baki...
Ezcümle kodlanmış gibiler, su derken bile 'onlar gibi' su demeseniz anlamıyorlar. Kablolarında bir sorun var ama bilemedim hangi teli keseyim, kırmızıyı mı maviyi mi?..
Chicago Amerika' da orta batının en büyük ticari merkezi. Sears, Motorola, Bank One, Boeing, McDonalds, Kraft, Caterpillar gibi çeşitli sektörlerden en büyüklerin yönetim merkezlerine ev sahipliği yapmakta. Dünyanın en büyük ticari binası Merchandise Mart, şehir merkezinin güneyindeki Chicago Board of Trade başta olmak üzere büyük şirketlerin bulunduğu Civic Center milyonlarca çalışanı barındırıyor. Pıh pıh... Şikkaago'dan gelip Türrrkiye'ye giden Özşikago Seyhat yarına kadar ihtiyaç molası vermiştir... Çaylar şirketten...
Chicago, içinden en çok köprü geçen şehirlerden biri. STOP
"Kim ki niyetlene gitmeye Amerika'ya, check up yaptırmalı evvela" der Ozan Tırtborazan. Genç ve güzel olabilirsiniz ama buralarda diş apsesi için doktora görünmek bile memlekete dönmekten pahalıya çıkıyor! Tedbirli oluna!..
Yarın: Alım gücünde değişiklik yok