Lego

A -
A +

Ev halkında genel eğilim; 'Ben yedim Allah arttırsın, sofrayı kuran kaldırsın' yönünde olduğundan, bulaşıklarla kalakalıyorsun sofrada! Acı ve sancılı bir durum, hele de iftar sonrası mayışıklığında. "Bulaşıkları makine yıkıyor ayol ne var onda?" dense de kazın ayağı bambaşka! Bulaşık makinesini yerleştirmek başlı başına bir mesele. Öyle kabı kacağı, sıyırmadan, sapını açısına bakmadan langırt diye makineye koymak değil bu iş! Modern hayatın uzmanlık alanlarından biri. Bulaşıkların kirlilik derecelerine göre raf konumları, bardak tabak dengesinin korunması, tencere ve tavaların optimum yerleştirme düzeni, yükleme kapasitesinin maksimum kullanılması. Resmen sanat!.. Şahsen ben elde yıkamada üstün yeteneğe haizim; üst üste kapadığım bulaşıklardan oluşan kuleler inşaat mühendislerini bile kıskandırsa da... makinede zorlanıyorum. Bardakları lank lank üst sepete savurmak kolay, ama kase yerleştirin de göreyim! Diyagonal koymaya kalksan, makinenin topolojik yapısı müsaade etmiyor. Yamuk koysan, yıkama sonunda kasenin çukurunda illa pis su doluyor. Eskiden kız görmeye geldiklerinde bulaşık yıkayışına bakılırmış. Şimdiyse makinenin kapağı açılıp kontrol ediliyor. Bakalım çatal kaşıklarla kepçeleri ayrı hücreye yerleştirmeyi akıl etmiş mi? Çay tabaklarını yüzükoyun yatırıp istiap haddini heder etmiş mi? Bakalım kekliği düz ovada avlamayı biliyor muu... Yanii; kepçeleri bardakların üstüne serpiştirir, kaseleri alt kata, tabakları üst kata yuvalar ve bakmadan fırlattığın çay kaşıklarının makinenin tabanında boğulmaya mahkum edersen evde kalıyorsuun. İsviçreli bilim adamları, hayatlarının bir evresinde tetris oynamış olanların makine yerleştirmede daha yetenekli olduğunu kanıtlamış. Arkaya tatlı tabaklarıyla küçük cam tava, en öne uzun bardaklar ve cezveler. Bilhassa kristal mamuller üst sepete serbest nizam yerleştirilecek. Alt bölmede en dışa düz tabaklar, sonrasında çukurlar. Kaşık sepetini sakince yerleştirilmeli ki, tırnağının altına çatal saplanmasın. (ya da ben beceriksizim bilmiyorum) Ha, tencere kapakları da içeri bakacak! Ay ne bitmez derdimiz varmış... Yok tavanın sapı, yok tencerenin eğimi derken insanı aldığı mühendislik eğitimine sövdürüyor, kendine güvenini yerle bir ediyor. Hele de anne azarlayınca!.. Fırkh... Hayır anlamıyorum, ben "dizdim, bunlar da sığmadı" diyorum, annem gelip; "çıkar, çıkar ya allasen! ben yaparım, arkanı toplamak daha çok vaktimi alıyor" diye diye bir diziyor... Üstüne üç tencere iki tava sığdırıp boş alan bırakıyor! Değen çarpan bir şey var mı diye makinenin pervanesini şööyyle bir döndürürken, "bu işe harcadığımız toplam zamanı başka şeylere yönlendirseydik, yarısı kadar stratejiyi kendi hayatımızla ilgili kurabilseydik bulaşıklar değil biz parlayabilirdik" diyor... Konuyu da makinenin kapağını da kapatıyorum... Ni­nem diyor ki: Avradın dolaşığı, akşamdan sabaha kor bulaşığı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.