Mendilimde gül oya

Bir aralar Japon kâğıt katlama sanatı "origami" pek meşhurdu hatırlar mısınız? Kâğıttan uçaktı, tazıydı, açınca el ele tutuşmuş sevgi dolu dünya çocuklarıydı falan bir şeyler yapar dururduk hani... Ben tarz yaptım, origaminin ustası, sensaisi oldum. Kâğıt peçetelerden kule, selpaktan kuleye ebleh ebleh bakan sümüklü bamya bile yaptım. -Bamya benim, çünkü gribim!..- Bayramın bir gün öncesinden beri sepet gibi bir kafa, ota çiçeğe ağlayan gönül adamı kıvamında yaşaran gözler ve tıkalı bir burun sahibiyim. Menopoz bir anne, andropoz bir baba ve büluğ çağında bir kardeşe sahip olmaktan beter bir kombinasyon!.. Gribin aşısını da buldular ama nafile. Her yıl bir üst modeli çıkıyor bu illetin! Hele de "benim aşım var" deyip "Battal Gazi"lik yaparsanız... 'ilaç değildir yutulmaz' yazanlar hariç her bir şey içilse dahi bana mısın demiyor virüs, neşe içinde bünyenin canına okumaya devam ediyor!.. Nefes alamıyor insan. Hem akar hem tıkanır şu burun, nasıl beceriyorsa... Dur desen durmaz, höt desen umursamaz, etrafta fırk fırk dolaşıp durursun. TÜBİTAK'tan ricam; burnu kızartmadan, soymadan, usulca ve şefkatle silebilen mendiller keşfetsinler. Ha bir de yeri gelmişken, eşini bulabilen çorap... Kulak organı da burna özenip tıkanınca, evlere şenlik. Tat alma duygusuyla beraber, alfabedeki harfler de seni terk ediyor birer birer. Önce n'ler... Anne, "adde"ye dönüşüyor. '***' Ama en fenası; uyandığında sesinin en kral borazanı bile kıskandıracak tınıda olması! Sesteki renk kalınlaşmasını, "oradaki müzik payını vermek istedim" tarzı beyanatlarla örtbas etme gayreti de cabası... İlaç almadan yedi günde, doktora gidip ilaç almakla bir haftada iyileşir denir! Yanlış anlaşılmasın azizim, kafasında sivilce çıkınca beyin tümöründen şüphelenenlerden değilim. Ancak dikkatli olmanızı salık veririm. '***' Yüksek ateş kaynaklı halüsinasyonlar görebilir, bayram seyran dinlemez acilde iğnedenliğe dönüşebilirsiniz. Sevgili okurlar, farkındaysanız aralara Türk filmlerindeki 'tıkşşşyn' efektli her hapşuruğum için '***' koydum... Ne demek istediğimi anladığınızı farz ediyor, anlayışınıza sığınarak müsaade istiyorum efem... '***' Ninem diyor ki: Herkesin tenceresi kapalı kaynar, içindeki et mi dert mi bilinmez.