Mutfağınızı büyütün

A -
A +

* Çok sayıda mutfak dolabı, özellikle de koyu renkli materyallerden yapılmış olanlar, mutfağınızı olduğundan daha küçük ve karanlık gösterir. Dolayısıyla açık renkli, hantal görünümlü olmayan az sayıda dolap tercih edin. * Ekstra erzak dolaplarını ortadan kaldırmak için yüksekteki bir dolabı kiler dolabı haline getirin. İçine yerleştireceğiniz çekilebilen raflar, döner altlıklar, eğimli kutular mini kilerinizin kullanışlılığını ve kapasitesini artıracaktır. * Dolapları tavana yakın monte ederek, yükseklik oluşturun. Veya dolapları en uzunundan başlayarak en kısa olana doğru sıralayın. En sondaki kısa dolabın altına da cezve ve kepçe takımlarınızı asın. * Önü açık raflar ve dolaplar mekanı daha geniş gösterir. Pastel renkler, cam kapaklar, kabloları gözönünden kaldıracak kaplamalar mutfağınızı aydınlatacaktır. * Dolapları, tezgahı ve beyaz eşyaları bir üçgen oluşturacak şekilde yerleştirin. Böylece buzdolabı, fırın ve lavabo arasındaki hareket alanınız genişleyecektir. * U şeklindeki tezgah dizilimi geniş mekanlara uygun olduğundan siz, L şeklinde ya da tek duvara monte edilmiş tezgahları tercih edin. * Mutfağınızı renklendirirken, ışığın geliş yönünü dikkate alın. Sabah güneşini selamlayan doğu pencereleri için; sarı veya portakal gibi güler yüzlü sıcak renkleri, güneye bakan mutfaklar için; ılımlı tonları ve naturel renkleri seçin. Işık kuzeyden geliyorsa; parlak renklerle vurgulanan açık tonları, batıdan geliyorsa; renk paletinde maviden mora doğru uzanan daha soğuk renkleri tercih edin. * Duvarları kaldırın. Eğer mutfağınızın balkonu varsa balkonu içeriye alarak, bitişiğinde yemek odası varsa aradaki duvarı açarak yer kazanın. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Pisi pisi / ir kediniz olması demek; mırıltıyla uyanma keyfi, oturma odasında bol yırtıklı bir dekorasyon, angora görünümlü tüy dolu kazaklar, kedi kumu ve maması taşımaktan gelişmiş pazular demektir! Sırf rahatsız olmasın diye koca bir yatakta avuç kadar yerde uyuma sabrını göstermektir. Sevmenin ve bağlanmanın kontrol dışı olduğunu usulca idrak etmektir. Hayatı öğrenmektir. Her şey iyi giderken, en beklenmedik anda bir tırmık yeme ihtimalini sevmektir. Pekii kediler, mesela benimki konuşabiliyor olsaydı neler söylerdi? Yemekte; - Hihi hi, sen niye çanağa ot doldurup yiyon ki? Böğk, karnın mı ağrıyor? - Dök dök, dööök... Biraz daha mama dök! İlaç mı veriyorsun? - İttirmesene be! Ne yiyorsunuz diye bakıyorum. Bana da bir servis açsanıza, aileden sayılırız!.. Gün boyu; - Tavan! Şu tavanda bak, dümdüz... Dingin bir ırmak gibi. Moavv, bir tavan var bu tavandan içerü. Ha? Ne depremi yahu? Bakamaz mıyım? Bir rahat felsefe yaptırmıyorsunuz, gideceğim bu evden.. - Alooo sev diyoruz.. Mıncıklamaa! Hah, kaşı, kaşı, boynumdan enseye doğru, hah orası... - Nee? Kedi mi yapmıştır? Ben yapmadım! Yalan nedir, aha işte budur! Gördüm valla, kardeşin kırdı. - Gündüz kremi, gece kremi, ısırgan özü toniği, yosun maskesi... Bunların hepsini yüzüne mi sürüyorsun? Bırak yaav, yala gitsin! - Ablaa, ben de röfle attırsam mı ki? Şöyle benek benek, leopar deseni falan ha? - Vazoyu kırdım! Gaçhayımmm.. - Ben de basarım bu klavyeye! Yazı yazıyormuş. Yazar kesildin başımıza. Kalk da bi mama koy! Uyurken; - Ablaa, uyudun mu ? Az bi kaysana öteye.. Ablaa. Ben de yatarım kafanın üstüne. - Anaa o ne yastık kıpırdıyo? Atlasam mı napsam? Dur bi çömelelim iyice, arka ayakları kontrol edelim. Tamam çalışıyorlar, hoppaa! Hay Allahım yaa! Kızın eli çıktı yastığın altından biz de bi şey sandıydık TV seyrederken; - Rikardo yine ağlattı kızı. Bi Mariya'yı seviyorum diyo, bi Rosanna'yı... Bıyıksız ya bu adam. Dengeyi nasıl tuttursun ki? - Ahah, yine enflasyon yükselmiş. Uff yaa, gene birkaç ay Eminönü'nden açık mamaya talim.. - Matrix de neymiş bee! Hişş, Halime, bırak şu bilgisayarı, bana baak! Ben Keanu Kediiivs oldum. Şimdi şu koltuğun altına yatayım, sırt üstü evvet! Pençeleri de koltuğa geçirdik mi tamam. Haydi gidiyoruz (ptıkrt kı pırıkırt ) Evet kaptan görevi başarıyla tamamladık, ama höö? Koltuk yırtıldı. Ne bağırıyorsun kızım? Alırıss yenisini... Mantıksız değil mi? Evet, çünkü kedilerin mantığı yok. Sadece içgüdüleriyle hareket eden bir hayvan; sevgiyi, iyiyi, kötüyü algılayabiliyorken, hem mantığı, hem zekası bir de üstüne iç güdüleri olan insanlar neden çoğu şeyi hâlâ anlayamıyor ki? Kedi sahibi olmak, kediden felsefe yapmak demektir! Ninem diyor ki: Dostluğa yer bırakacak kadar savaş, savaşa yer bırakacak kadar dost ol. Profesör Muallâ Para; çoğu kapıyı açar, ama, kilitleyemez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.