Anaokulları, sosyal ilişkilerin temelinin atıldığı, hayatın gerçekleriyle miniklerin yüzleştiği kurumlar. Belki öğrencilerde not derdi yok ama çok daha önemli sorunlar meşgul eder küçücük kafaları. Anaokuluna gitmek durumundaysanız dert etmeyin, öğütlerimize kulak verin. -Herkes oyun oynarken uyuyun. Oyuncak kapmaya çalışmak, çoluk çocuğun zırıltısını dinlemek zorunda kalmayın. Millet uyurken kalkarsanız oyuncakların tek sahibi siz olursunuz... -Öğretmeni seçemezseniz bile, arkadaşlarınızı siz seçin. İleride işinize yarayabilecekleri ayıklayın, şimdiden yatırım yapın. Çevre her şeydir... -Herkese, sevdiği bir oyuncağı sınıfa getirmesi söylenirse duymazlıktan gelin ya da en dandik olanı götürün. Saflığın alemi yok; oyuncağı eve tek parça halinde geri götürebileceğinizi hayal bile etmeyin... -Boşuna sayfalarca çubuk filan çizmeyin. Fotokopi makinesi diye bir şey var... -Ne kadar yaramazlık yaparsanız yapın, kimse sizi sınıftan dışarı atamaz. Anne babanız oraya para ödüyor. Siz de müşterisiniz. Müşteri her zaman haklıdır unutmayın... Unutturmayın... -Öğle uykusunun kıymetini bilin. Sonradan çok arayacaksınız bak bunu. -Bir torba şekerle herkesin en sevdiği arkadaşı olursunuz, deneyin... Sırtınızı kaşıtır, tuvalet sırasını hatta böreğini alır, istediğiniz oyuncakla oynarsınız. Evcilikte her seferinde doktor olmak da bonustur. Annene el salla, hadi canım. -"Patates o" diye her verdiklerini yemeyin. Evet o tadı biliyorsunuz, bal gibi kabak ya! -Kırmızı pastel boyaların oyaların tadı, maviye göre daha lezzetli. Ayrıca oyun hamurları, yutulduktan on dakika kadar sonra çok fena mide ağrısı yapar. Demedi demeyin... -Serviste şoföre yakın oturmaya çalışan gruba itibar etmeyin. Bütün geyik arka beşlide olur. Bunu, lise sona kadar uygulayın.. -Her ne kadar şiddetle sinir olsam da, maalesef yaşanıyor... Anaokulunda kız arkadaş, erkek arkadaş olayına girmeyin. Altınıza kaçırdığınıza şahit olan biriyle hiçbir zaman şansınız yok. -Öff, çok mu sıkıldınız? Sabahın köründe uyanıp okula gitmek zor mu geliyor? Bırakın ya da bir dönem kaydınızı dondurun, kafanızı rahatlatın derim. -Hatta bence gidin annenize babanıza söyleyin alsınlar sizi kreşten. Varsa ve bakabilecek durumdalarsa anneannenin, babaannenin yanına bıraksınlar sizi gündüzleri. Ki, bol masallı, bol kültürlü bir çocukluk yaşabilin... Yok olmasa, mahalle hayatını tadabileceğiniz bir yere taşınmayı talep edin. -Bu makaleyi okuyabiliyorsanız gidip annenizi çağırın, durumu izah edin. Deyin ki; "benim anaokulunda ne işim var?" Hemen burs murs bulsunlar, yurt dışına mastera yollasınlar bir şekilde. Hadi bakalım, hadi hop hop... Ninem diyor ki: Çok söyleme arsız olur, aç koyma hırsız olur