"sizin hiç babanız öldü mü? benim bir kere öldü kör oldum" C.Süreya 'Saf acıdır' babanın ölmesi!.. Kalbin üzerine inen yumruğun acısıdır. İçini sızlayan açık yaralar kaplar. Mezar topraklarına dikilen çiçeklerle boy atar babası ölen çocuklar. Özlemlerden, yarım kalan umutlardan, kırık kanatlarından oyuncaklar yapar oynarlar... Bir gün yalnız uzandığın yatağında yetim bir çocukla uyanmaktır babanın gitmesi!.. Tek renk bir yapbozun kaybolmuş parçası gibi kalakalmaktır... Sen gibi, cam kenarındaki sardunyalar da cansızlaşır. Güneşe değil, artık kimsenin oturmadığı 'o' koltuğa döner yaprakları... Hüznün sindiği duvarlara yapılan her konuşma kesik kesiktir. Sanırsın giden babanın konuşması gereken yerlerdir o susulan anlar. Sağır eder sessizlik, açar ağzını, konuşamaz... Evin direğinin yıkılmasıdır babanın ölmesi!.. El ele verip çöken damdaki kiremitler yerine konmaya çabalansa da, hep bir yerlerde eksik kalır. Çatı başımızda duruyor zannederken, ilk yağmurda inceden inceden ıslanılır... Onun yerine çiçekleri koluna takıp kabristana gitmektir, babanın ölmesi!.. Koyu keder rengi gözlerle yarım kalmaktır... Yetim kalmaktır... Kalbinin odacıklarını kilitleyip anahtarları üzerinden temizlediğin otlarla birlikte atmaktır... Babanın ölmesi boşluğa haykırmaktır, defalarca seslendiğim gibi ona soğumadan önce, "baba, baba, baba!.." diye! Dört mevsimi de sonbahar kaplar bencilce. Sen gibi çırpınır tellere takılan uçurtmalar. Bir ölünün iç çekmesi olur rüzgar... Sana da önce alışmak, sonra unutmak, en sonunda da hatırlamak düşer! Yüreğini yamasan da tüm eskilerden, belki de bir ömür, tek bir anıyı ağırlamakla geçer!.. *** Sevgili babamı, aramızdan ayrılışının on ikinci yılında rahmetle anıyor ve yine bugün Isparta Sütçüler'de açılışı yapılan Süleyman Demirel Üniversitesi Prof. Dr. Hasan Gürbüz Meslek Yüksekokulu yeni öğretim binasının hayırlı olmasını diliyorum... Ninem diyor ki: Baba gölgesi serin olur. Profesör Mualla: Mezarlıklar vazgeçilmezlerle doludur. Halime Gürbüz ---------------------------- 4. haftadan itibaren emzik verin Yeni doğan bebekler, meme ucundan emziğe geçişte problem yaşayabilir. Bu durum hem anne hem de çocuk için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple ilk 4-6 haftanın ardından bebeğe emzik verilmeye başlanmalıdır Emme, yeni doğan bebekler için en doğal reflekstir ve bu olmadan hayatta kalmaları mümkün değildir. Beslenmenin haricinde emme duygusu, bebeğinize güven verir. Emzik veya biberon, hayatın ilk 4-6 haftası önerilmez, çünkü bebeğiniz "meme şaşkınlığı" yaşayabilir. Alıştırmalısınız Meme şaşkınlığı; 'annenin göğüs ucu ile emzik veya biberon ucu arasındaki yapı farkını anlayıp, yalnızca göğüs ucunu emmeye çalışma' haline denir. Bunun önüne geçmek için, ilk 4-6 haftanın ardından emzik verilmeye başlanmalıdır. Özellikle anne memesinden hiçbir şekilde vazgeçemeyen ve annelerinin istirahat etmesini ciddi boyutta engelleyen bebekler, 6-7 aylık olana kadar emziği istemeyebilir. Üçüncü ay civarında bebeğiniz yavaş yavaş parmaklarını ağzına götürmeye başlar. Öncelikle emmenin bebeğinizi rahatlattığı ve annenin istirahat etmesine fırsat verdiği bilinir. İki yaşından sonraki döneme kadar devam ederse kalıcı diş, damak ve parmak bozukluklarına yol açabilir. Dolayısıyla parmak veya emzik emme, iki yaşına kadar geri dönüşümlü değişikliklere yol açabilse de bu dönemde zararı yoktur hatta, faydaları bile vardır. Zayıflamanın doğal çözümü Sevdiği yiyeceklerden zayıflamak için uzak kalan bir çok insan, diyetle zayıflasa da daha sonra bu kiloları tekrar geri alıyor. Çünkü diyetten sonra beden, kıtlık sendromuna girmiş gibi psikolojiye giriyor. Yağsız, tuzsuz yiyeceklerle bir müddet yaşamak, insanı diyet sonrası olumsuz etkileyebiliyor. Sonuç olarak rejimden sonra verilen kilonun iki mislini alan insanlar başka formüller arıyor. Bu aralar zayıflamada tabiattan metodlar dikkat çekiyor. Yani bitkiler, sadece hastalıklar için değil, kilo vermek için de etkili. Şifalı bitkilerin bedendeki yağları yaktığını belirten uzmanlar, "Özellikle kekik, yeşil çay, biberiye, funda yaprağı, mate yaprağı tamamıyla doğal ve yan etkisi bulunmayan bitkiler olarak olumlu sonuçlar veriyor" diyor. Özenle toplanmış, kurutulmuş ve saklanmış bitkilerin alınmasını öneren uzmanlar, bu bitkilerin yağ yakıcı ve selülitleri giderici özelliğinin de bulunduğunu belirtiyor. Bitkilerin bedendeki zayıflamadan kaynaklanan bütün sinirsel ayaklanmayı yok ettiği, bedenin ihtiyacı olan vitaminlerin alındığını, dolayısıyla yemeğe karşı olan zayıf iradenin güçlendiği de ifade ediliyor. Kuaför steril olmalı Her müşterinin saçlarının şekillendirildiği fırçalar, makyaj malzemeleri veya manikür-pedikür araçlarıyla ilgili şüpheler oluşabilir. Bu tür risklerden korunmak için gittiğiniz kuaförde enfeksiyon gibi ekstra riskleri değerlendirmelisiniz. Belgelere bakın Manikür, pedikür, saç kesimi, makyöz gibi işleri yapanların belgeleri olup olmadığına bakın. Belgelerini duvarda asılı bir şekilde görmezseniz sebebini sorun, yeterli açıklama almadığınızda ilgili yerlere şikayetinizi iletin. Sadece malzemelerin temizlenmesine değil, bütün çalışanların enfeksiyon açısından temiz olup olmadıklarına dikkat edin. Epilasyon ortamı ve kullanılan malzemeler de oldukça önemli. Aynı şekilde tıraş malzemelerinin de steril olup olmadığını önemseyin. Pedikür için gittiğinizde ayak banyosu yaptığınız kabın temiz olmasına dikkat edin. Kafanızın rahat olmasını istiyorsanız, bedeline razı olup kendi araç ve gereçlerinizi alıp, bunları kullanabilirsiniz...