Ah şu tezgahtarlar... Kalçanızı su tankeri gibi gösteren pantolonu 'size çok yakıştı' diyerek kakalamaya çalışanlar... "Düşünmeyin derim, tek kaldı elimde çünkü." benzeri uydurmalar... Defo değil o, eskitme yapmışlar... "Zengin gösterdi!" cümlesiyle iltifat mı hakaret mi ettiği belli olmayanlar... İyileri de var elbette. Onları takdir ediyor, "ablasının gülüüüü" diyerek yanaklarından sıkıp bir kenara oturtuyor ve "diğer modellerimize bakmak istemez miydiniz" diyoruz. Beni rahat bırak! Adam adama markaj prensibiyle çalışan tezgahtar modelidir. Geceleri duvarlara 'Müslüm sana mecbur!' yazan aşık haleti ruhiyesiyle peşindedir! İçeri girer girmez radara yakalanır, yaklaşan ayak seslerine karşın "gelme ya! Çıkıcam ben zaten şimdi, valla..." dersin içinden. Fakat o, "nasıl bir şey bakmıştınız?" diye sorduğu an itibariyle yapacak bir şey kalmamıştır. Tebrikler! Artık bir kuyruğunuz vardır... İlla karışacak, senle beraber turlayacaktır. Ensende nefesi... Aniden arkanı dönüp "bö!!" desen korkacak yani, o derece! Sıkma beni arkadaşım!.. Peşimde 'nasıl bir şey baktığıma bakan' biriyle dolaşmaktan hoşlanmıyorum arkadaş. Kendine yapılsa hoşuna gider mi? iyi ben de 'nasıl bir şeye baktığıma bakan satıcıya bakan görevli' talep ediyorum o halde. Nasıl bir şeymiş anlasın! Canım, şekerim! Doğal olmayan doğallıkta, iki dakikada senli benli olur. "nerden tanışıyoruz, ne diye bana bu şekilde hitap ediyorsunuz" gibi sorular sorarsanız, tezgahtar size asıl saygısızlığı siz yapmışsınız gibi, hatta tezeğe bakar gibi bakar! Bir üst modelleriyse "şekerim, bebeğim, bitaanem" demekte ısrar eder. Hele de yaşça sizden büyük bir bayansa, üzerinizde hakimiyet kurmaya kalkar, sınırları zorlar! Bunlar, istedikleri samimiyette cevap alamadıklarında sinirlenebilir. "nasıl oldu ay bakiiim" eşliğinde kabininize eli kolu sallayarak dalıp oranızı buranızı çekiştirebilir ki, kafalarının üst bölümü kabin duvarına vura vuraa morartılasıdır... Pres baskıcı. Dibinizde gezmese de, hangi reyona giderseniz gidin mutlaka bir yan rafta düzeltecek kıyafetler bulan, yoksa düzenli olanları bozan, göz ucuyla ne yaptığınızı süzen, soru sorduğunuz takdirde ise sanki o kadar saattir sizi dikizlemiyormuş gibi aptal rolü yapan, 'alacaksan al almayacaksan bi defol git' bakışlarıyla insanın üzerinde ağır baskı oluşturan tezgahtarlar... Tepe noktasında; 'Hişş, elleme olmaz o gömlek sana, sana diyorum, hoop, babanın uşağı mı katlıyor sonra onları!" bakışları vardır ki... Tamam tamam gidiyoruz, yedik mi? > Ninem diyor ki: Yenecek aş buharından bellidir.