Hani bazı çocuklar vardır, iki insan görünce kudurur. Şımarır, şımarıııır; pedagojik analizini şu aralar pek de yapamayacağım bir şov yapma iştahı kabarır. Zincirini vakitsiz koparmışçasına yemeklere saldırır, anneyi utandırır, babayı utandırır, gereksiz aile sırlarını deşifre eder, oradan oraya zıplar, dere tepe düz gider... Milletin yanında; şaplağın patlamayacağını, azarlanmayacağını, azarlansa dahi cezai potansiyelin minimuma indiğini keşfeden bu çocuk, mevcut otorite boşluğunu doyasıya kullanır; hatta bu da kesmez, iktidarı ele geçirir! Bunlar büyüyünce ne olur? Kırpılıp kırpılıp yıldız yapılmadığına göre "Ortam mantarı" olur. Ki, bunların dişi olanları zehirlidir. Efendim; ortam mantarımız, iki insan görünce kocasını hedef alan bir şov yapma iştahıyla yanar. "Delişmen" hareketlerle ilgiyi üzerine toplamaya çalışır, kocasına insan içinde sokacağı iki çift lafı kâr sayar. Kınıyoruz ve mantarımızı elimize alıp inceliyoruz. *** Şov içeriğini; mimikle fırçalama, kaş gözle ihtar verme, laf sokma, ezme, küçük düşürmeye yönelik imalar ve azarlamaya kadar uzanan geniş bir spektrum üzerinde konumlandırabiliyoruz. Misal; bir akraba yemeği. Üst üste toplanan tabak takırtıları arasında eşler çoktan koltuklara gömülmüş, askerlik anılarına karbonat muamelesi yaptırmakta. Adamcağız almış sazı eline bir iki tıngırdatacak; "Nizamettin Başçavuş dedin miydi tel örgüler bile titrerdi. Şafağı tersten saydırırdım beah!" Pıfırrrrt!.. Ortam mantarı bitiverir; "Nizamettin, Nizamettin! Bir beni annene saydırtamadın ama. Kırk yaşında adamsın hâlâ ödün kopuyor!" Vaay beee... Kadın, tepkinin gelişine göre ya üsteler ya da mırıltıyla yandan yandan mekandan ayrılır. Lütfen ayrıntıyı kaçırmayalım; "otogara ufo indirmiş şoför şuurunda, kurumlu bir tebessüm ise ağızdadır." Fark edildiği anda sinir bozukluğuna yol açan bir başka durum ise, mantarımızın toplum içinde eşiyle giriştiği ego yarışıdır. Boyuna iyice yapıştırılmış bir gıdı konuşuyor; "Bizim de elimiz armut toplamaz herhalde Nizaaamettin!" Şak şak şak! Hatta bir de aferin! "Olimpik Üre Yarışları'nda altın madalya Çaçaronyalı bayan atletin..." İktidar açlığındaki bu baskın karakterler, tribünlere oynar. Kitleden aferin alacak, kocasından veresiye defterindeki hınçlarını çıkaracak, bire bir iletişim kuramadığından ve nezaketsizliğinden habersiz; ezilmeyen, etkin, yetkin, gözü pek kadın imajını ele güne onaylatacak! "Kral sen değilsin, benim! Ben işte adama böyle yaparım, benim egom daha boncuklu, ben bilirim!" Bilmedikleri bir şey var; "ben bilmem beyim bilir" kadınlarıdır esas akıllı olan. Kaç tanesi sosyoloji tezi elinde dekanlığa yürümüştür bilemem ama birikim insanıdır onlar. Dinleyin bu kadınları, gözlemleyin. Sükut içinde "süper kadın sendromundan" uzaklar. Bir dakika şekerim saldırmayın, durun iki satır, bir dinleyin. Kariyer basamaklarında nefesleri kesilip tırabzanlarına yaslandıklarında aile, çocuk gibi doğal isteklerini suç sayıp "biyolojik saatim istiyor" kılıfında sunmuyorlar. Hiç hafta sonu eklerindeki ilişki testlerinden medet ummadılar, koca ya da baba parasıyla sözde feministlik yapmanın komik olduğunun da farkındalar. Her şeyden haberdarlığın insanın başına neler açacağını biliyorlar, belki biraz kolaycılar ama kabul edin, akıllılar. Kralı gönüllü seçmişler, bildiğine inandıkları bir kralları var, mevzuyu kavramış kraliçeler gibi yaşıyorlar. Haydi size rastgele... Ninem diyor ki: Çürük tahta mıh tutmaz Profesör Mualla: Şiirle evlenmek için romandan vazgeçmeye hazır kadınlar vardır ------------------ > MUTLULUK hayatın ta kendisi! * Günümüz insanının en büyük problemidir stres ve beraberinde gelen mutsuzluk... Sebebini bile çok zaman bilmediğimiz şeylere kafamızı takarız, gerçekleşmeyecek hayaller peşinde koşup, günümüzü harcarız. Elimizdekinin farkına varmayarak, onunla nasıl mutlu olacağımızı bilemeyiz. Ve yaşadığımız anı şuursuzca sürekli harcar dururuz. * Oysa ki mutluluk; hayatın tam içinde! Bir evcil hayvanda, bir çikolatada veya muzda, spor yapmakta, paylaşmakta, renklerde, çiçeklerde, çocuklarda ve en önemlisi manevi değerlerde... Bunların farkına varmak için, bu hayatı biraz daha gerçekçi yaşamakta, ayaklarımızın biraz daha yere basmasında ve çevremize bakmakta fayda var... Manevi inanç: İstatistiklere göre Allah'a inananlar zor durumlarla karşılaştıklarında daha dayanıklı ve duyarlı oluyorlar. Yaradana inanmak insanı mutlu ve sağlıklı kılıyor. Çocuklar: Anketlere göre en büyük mutluluğun yaşandığı anlardan biri; çocuklarla birlikte geçirilen zaman... Dünyayı çocuk gözüyle algılamak daha "pembe" olacağı için beraberinde mutluluğu da getiriyor. Bol bol çocuklarla oynayın ilgilenin. Çiçekler: Tabiata saygı gösteren mutlu olmayı da bilir. Araştırmalara göre çiçekler insanın mutluluk düzeyini yüzde yüz artırıyor. Mor renk: Araştırmacılara göre mor renk insan ruhunu dengeye kavuşturuyor. Kırmızı insanı aktif yaparken mavi dinlendirirken; kırmızı ve mavinin karışımı olan mor, dengeyi sağlıyor. Muz ve çikolata: Kendinizi güçsüz ve sinirli mi hissediyorsunuz? Hemen bir muz yiyin. Magnezyum ve kalsiyum içeren bu meyve, mutluluk hormonu salgılayarak stresi engelliyor. Çikolatanın da benzer etkileri var. Gülmek: Her şeyi ciddiye alanlar baştan kaybediyor. Gülümsemek insanı sağlıklı ve mutlu yapıyor. Spor: Spor yaparken de, sonrasında da mutluluk hormonu salgılanıyor. Açık havada tenis oynamak, koşu yapmak, sıkı bir yürüyüş vb. aktiviteler de mutluluk hormonu salgılanmasını sağlıyor. Bulduğunuz her fırsatta spor yapın. Günlük tutmak: İnsanın gerçek mutluluğu dışarda değil iç dünyasındadır. Günlük tutmak insanın pusulası olabilir. Başımızdan geçen olayları, mutlu anıları özellikle vurgulayarak kağıda döküp bunları kalıcı hale getirebiliriz. Masaj: Masaj yaptırmak vücuttaki toksinlerin gitmesini sağlıyor, rahatlatıyor ve mutluluk hormonunu çalıştırarak sakinleştiriyor. Bitki çayları: Bilinen bir sürü faydası olan bu çaylar, insanı hem sağlıklı hem dinç kılıyor. İyimserlik: Tüm zor anlarda insanların iyimser olması bağışıklık sistemini olumlu etkiliyor. Dostluk: Arkadaşları ile olan insanlar kendilerini daha mutlu hissediyor. Dostluğun en iyi yanları; karşılıklı güven ve birbirlerini dinleme yeteneğidir. Meditasyon: Gevşeme teknikleri, insanın ruhundaki sıkıntıları atar. Gevşemiş bir insan yaşadığı anın tadını çıkarır, çevresindeki küçük mutlulukları bulabilir. Evcil hayvan: Muhabbet kuşu ve balık gibi ev hayvanları ile uğraşanların çok mutlu ve sağlıklı yaşadığı bilimsel olarak da ispatlandı. Ev işleri: İnanılır gibi değil ama gerçek! Erkeklerin yüzde 12'si yemek pişirip ütü yaparak ve ev temizleyerek mutlu olduğunu söylüyor. İşin en iyi yanı erkekler ev işi yapınca kadınlar da mutlu oluyor!..