Oruç çocuk!

A -
A +

Ramazanda çocuk olmak, yarı tok, ama tam mutlu olmaktır... Tekne orucu tutmaktır... "Tekne/paşa/kuş orucu", çocukların yarım günle başlanarak bütün gün oruç tutmaya hazırlanmasıdır... "m" şeklinde martı çizebildiği yaşlardan başlayıp, yaz tatilinde Kaportacı Yalçın'ın yanına çırak verilecek yaşa gelmeden önceki zaman aralığındadır. Ramazanda çocuk olmak, içindeki oruç sevdasıyla gözleri ovuşturmaya bile takati olmaksızın sahurda el yordamıyla yemek yemektir. "Susarsın bak!" ikazlarıyla su stoklayıp ertesi gün mahalle maçında lök lök etmek, yahut imsağa bile varmadan yatağı göle çevirmektir... "Anneağğ Sabriye su içiyooooo!" diye ağzı köpürte köpürte ispiyonlamak, "yutmuyorum, billa yutmuyom" çırpınışlarına boynu kısıp "tabii tabii" yapabilmektir... Mini bedenin iradeye kâh yenilgisi kâh zaferidir. Bazen de dayanamayıp, "Allahım orucumu açıyorum" cümlesiyle yemek, "Allahım orucumu kapatıyorum" diyerek oruca devam etmektir... Ramazanda çocuk olmak, ayakları terliğin önünden fırlattıra fırlattıra koşarak pide kuyruğuna dalmak, parmak uçlarında yükselip avuçtaki bozukları tezgaha savurarak pideyi kapmak, kuyruktakilerden fırça yememek ve kolu sıcak pideye yaktırmamak için bu defa daha hızlı koşmaktır. İftar saatinde gözü cami şerefelerine dikmek, menzildeki bütün cami kandilleri yanana dek nöbet yerini terk etmemek, hazır olunca da avazı çıktığınca bağırmaktır... Ramazanda çocuk olmak, iftara misafir geldiğinde sevinmektir. Çay faslında tepsi ardından elde şekerlikle gezinip, bir aferin, bir maşallah duyana dek tribünlere oynamaktır... Ramazan hatırına uslu, sabırlı olmaktır. Misafir "kardeşi" ittirmemek, burnunu ısırmamak, uyuya kalmışsa göz kapaklarını açmaya çalışamamak, yeni bebeği post modern bir oyuncağa çevirse bile kafasını duvara duvaraa duvaraaa vurmamaktır... Ramazanda çocuk olmak, bir büyüğün eline eteğine takılıp teravihe gitmektir... Herkes secdedeyken tavan çinilerini incelemek, 'büyük adam oldum ben' havalarıyla yalandan öksürmek, belki de bir daha hiç yakalanmayacak huşuyla ibadet etmek, sonra da ön saflardaki arkadaşa "pısst, Necmiiiiğh" diyebilmektir... Yandaki arkadaşın eteğine basıp koro halinde kikirdemek, az önce incelenen tavanın akustiğinde yankı bulan enseye "şrakkk" sesiyle, yahut yabancı bir teyzenin etinizi burkarkenki "kikirdemeyin" ikazıyla feyiz dolmaktır!.. Veleddallin'den sonra cemaatle birlikte olanca gücüyle "Amiiin!" diye bağırmak, masumiyeti de, tebessümü de kaybetmemek, et burkan o yabancı teyzenin dizinde tesbih çekerken uyuyakalmaktır... Ramazanda çocuk olmak, tertemiz avuçları açıp, mantıktan, riyadan bağımsız yakarmaktır. "Allahım, orucumu kabul et. Annemi babamı koru, annem bayramda şekeri yasaklamasın, salonda gofret ağacı çıksın, bana minik bir kedi gönder, bu seferki pireli olmasın, mmm bir de kimse masa örtüsünü yaktığımı fark etmesin, amin" Ramazanda çocuk olmak, iftar kadar mutlu olmaktır... > Ninem diyor ki: Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez > Profesör Mualla: Çocuk doldurulacak bir kap değil, ısıtılacak bir ocaktır Halime Gürbüz --------------------- Ruh halinize göre beslenin İnsanların ruhsal durumu, iştah üzerinde de etkisini gösterip; aşırı beslenmeye ya da tamamen yemekten kesilmeye sebep olabilir Hayal kırıklıkları, endişe, bezginlik, aşırı öfke, çekingenlik gibi durumlarda ister istemez iştahımız da olumsuz etkilenir. Öyle ki; bazen sinirlenince hemen buzdolabına koşup ne var ne yoksa hepsini silip süpürebiliyor, sigara tüketimini artırabiliyorsunuz. Tam tersi durumlar da söz konusu olup. tamamen iştah kaybı da görülebiliyor. Eğer böyle dönemlerde nasıl beslenmemiz konusunda bilgiliysek, olumsuz etkilenmez ve bu dönemleri kolayca atlatabiliriz. * Yorgunluk: Bu dönemde iştah olumsuz etkilenir. Kişiler yemek bile yemek istemezler. C vitamini yönünden zengin, taze meyve ve sebzeler imdadımıza yetişir. Portakal, kivi, havuç, yeşil biber, maydanoz ve içecek olarak kuşburnu ile bitkisel çaylar önerilir. * Çekingenlik: Fosfordan zengin olan balıklar, kuru baklagiller ve bulgur, bu dönemi çabuk atlatmanıza yardımcı olacaktır ve kendimize olan güveni tekrar kazanmamızı sağlayacaktır. * Aşırı öfke: Bu dönemlerde yağlı tohumlar, özellikle fındık, ceviz ve fıstık tüketilmesi uygundur. Kafeinli içeceklerden ve kırmızı etten mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. * Endişe: Böyle bir ruh halinde, vücutta aşırı sıvı kaybı olur. Bu sebeple hafif çorba, komposto ve meyve suyu içilmelidir. * Bezginlik: Bu dönemde özellikle kalsiyum açısından zengin süt, yoğurt ve peynir en büyük yardımcımızdır. C vitamini ihtiyacı da bu dönemde artacağı için taze meyve ve sebze tüketimi artırılmalıdır. * Hayal kırıklığı: Sebzelerin hayal kırıklığını hafifletici özellikleri vardır. Özellikle enginar ile kereviz oldukça etkilidir. > Mutluluğun sırrı çözüldü Evli çiftlerin ses tonlarını ve davranışlarını inceleyen bilim adamları, sonunda hangi evliliğin yürüyüp hangisinin yürümeyeceğini bulmayı başardı. Uzmanlar yaklaşık 100 genç çifti 10 yıldan fazla bir süre boyunca inceledi ve hangi davranışların boşanmalara yol açabileceğini anlamaya çalıştı. Yeni evli çiftlerin genellikle evle ve çocuklarla ilgili tartışmalarının yaklaşık ilk 15 dakikasını izlediler ve çiftlerin nabız atışlarından, ses tonlarından, davranışlarından evliliklerinin ne kadar süreceğini hesaplamaya çalıştılar. Hızlı göz hareketleri, alay ve eleştiri, olumsuz puanlar olarak haneye yazılırken; şaka, gülümseme ve olumlu jest ve mimikler olumlu puanlar olarak işlendi. Araştırmaya başkanlık yapan Prof. John Gottman, "Evliliğin tarafları önemli bir şey konuşurken tartışıyor olabilirler, ancak gülüyor, birbirlerine takılıyorlarsa burada duygusal bağın işaretlerini görüyoruz" dedi. Prof. Gottman, duygusal bağı koruyamayanların boşandığını söyledi. > İlişkiniz ne yönde? Aşağıdaki soruları birden beşe kadar derecelendirerek, evliliğinizin nasıl gittiğini siz de test edebilirsiniz: (1- Kesinlikle katılmıyorum 2-Katılmıyorum 3-Nötr 4-Katılıyorum 5-Kesinlikle katılıyorum) 1- İlgiye ihtiyacım varken ihmal ediliyorum. ( ) 2- Eşim genelde duygularımı algılayamıyor. ( ) 3- Anlamlı diyalog kurmakta zorlanıyorum. ( ) 4- Beklediğim ilgiyi görmeyince çıldırıyorum. ( ) 5- Genelde gergin bir ortamda bulunuyoruz. ( ) 6- Aynı görüşte olmadığımızda sinirleniyorum. ( ) 7- Kendimi dinletme konusunda problemim var. ( ) 8- Bana açılmasını sağlamakta zorlanıyorum. ( ) 9- Onu konuşturmak konusunda sıkıntım var. ( ) > Değerlendirme 1-2-3. sorular Sekizin altında: Eşinizden ne beklediğinizi doğrudan ifade edebiliyorsunuz. Sekiz ve üstü: Çok ketumsunuz. Eşiniz, ne istediğinizi anlamakta zorlanıyor. 4-5-6. sorular Sekizin altı: Eşiniz sizi dinleyip, ne istediğinizi anlayabiliyor. Sekiz ve üstü: Tek taraflı yaklaşmanız, aranızı soğutuyor. 7-8-9. sorular Sekizin altı: Birlikteliğinize çok güveniyorsunuz. Sekiz ve üstü: Güven sağlamak için daha fazlasını yapmalısınız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.